Bir süre sonra Azradan ayrılıp yüzüne baktım. Ben hariç her yere bakınca yüzünü ellerim arasına alıp bana bakmasını sağladım.
"Sormicam bir şey. Neler oluyor, neden bu haldesin sormicam birdaha Azra. Üzerine gelmek istemiyorum. Sen istediğin zaman bana anlatırsın. Yeter ki iyi ol. Tamam mı?" Bir şey söylemeden bana bir daha sarılınca gülümseyip daha sıkı sarıldım. Arkadan bağırış sesleri geldiğinde Azrayla ayrılıp ses gelen tarafa baktık. Bağıran kişinin Heves olduğunu gördüğümüzde artık bu hallerine alışık olduğumuz için hiç şaşırmadık.
"Yaa çok tatlıydınız. Hadi biz bakmıyoruz siz devam edin"
"Heves saçmalama kızım alt tarafı sarıldık"
"O değilde siz sabah kavga etmemiş miydiniz? Deniz noldu ayrı kalamıyo musun Azrandan?" Hevesin neden bizim yakın olmamıza bu kadar mutlu olduğunu anlamasam da bu halleri onu çok tatlı yapıyordu.
"Aynen öyle. Ayrı kalamıyorum Azramdan" Azraya baktığımda bana yine farklı baktığını gördüm. Aynı sarhoş olduğu gün baktığı gibi.
"Sizin bakışmanızı bölmek istemem ama biz gidiyoruz. İyi geceler size" Heveslerle vedalaşdıktan sonra Azranın beni bırakacağı için arabaya bindik. Azranın bir derdi olduğu için hiç konuşmuyordu. Bende söz verdiğim için bir şey soramıyordum. Ona taraf baktığımda aslında ne kadar değiştiğini fark ettim. Eskiden de güzeldi. Ama yıllar geçmişti, büyümüştü, olgunlaşmıştı. Çok daha güzel bir kadın bir olmuştu.
"Boncuk?" Bana seslendiğinde uzun süredir daldığımı fark edip kendime geldim.
"Bir şey mi dedin?"
"Geldik. Onu söylüyordum ama dinlemiyordun sanki"
"Dalmışım ben kusura bakma. Neyse teşekkür ederim bıraktığın için. İyi geceler"
"Sana da" Eve geldikten sonra bu gün bir taraftan Selimin geri dönmesi, bir taraftan Azranın benden sakladıkları yüzünden çok yoğun geçmişti. Uyumak için yatak odasına gitmek istediğimde telefonum çaldı. Tanımadığım numara olduğunu gördüğümde sessize aldım. İkinci kez arayınca kim olduğunu merak ettiğim için açtım.
"Efendim"
"Deniz" Duyduğum tanıdık ses yüzünden olduğum yerde kaldım. Hiçbir şey söyleyemeden sustum. Yıllardır bir kez bile beni aramayan annem şimdi neden arıyordu beni?
"A-anne?"
"Sen hangi yüzle Selimin çalıştığı şirkette çalışırsın?" Nasıl olduğumu bile sormadan bana söyledikleri gözlerimin dolmasına neden oldu.
"Sen bunu nerden biliyosun?"
"Selim aradı bu gün. Her şeyi anlattı bana. Utanmadan birde onların şirketinde çalışıyorsun. Sen hem adamı düğün günü terk et, hem de onun çalışanı ol. Çocuk birde beni arayıp siz sonra öğrenince yanlış anlamayın diye bunları size anlatıyorum diyo. Hemen istifa ediyorsun ordan. Duydun mu beni?!"
"Bana emr veremezsin sen. Ben senin kızın değilim artık. Beni o işe Azra aldı ve o kovmadan da gitmicem"
"Azra mı? O kim olduğunu sanıyorda seni işe alıyo? Kendisi yıllar önce ortadan kayboldu. Artık ne halt ettiyse. Şimdi seni işe alıp ortalığı birbirine katmak mı istiyo bu kız?" Benimle ilgili söyledikleri değil ama Azrayla ilgili söylediği her kelime sinirlenmeme neden oldu.
"Bir daha Azradan bahsederken dikkat et. Sakın bir daha onunla ilgili bu şekilde konuşayım deme" Bir şey söylemesine izin vermeden kapattım. Gözyaşlarımı daha fazla tutamadan ağlamaya başladım. O benim annemdi. Neden hiç sevmiyordu beni? Neden hiç dinlemiyordu? Aklıma ilk gelen şeyi yaparak Azrayı aradım. Şu an ona çok ihtiyacım vardı. Kısa sürede telefonunu açtı.
"Efendim boncuk"
"Azra yanıma gelir misin?"
"Deniz iyi misin? Sesin niye öyle geliyo senin ağladın mı sen?"
"Gelicek misin?"
"Bekle hemen geliyorum" Telefonu kapatıp onu beklemeye başladım. Neden aklıma gelen ilk kişi Azra olmuştu ki. Ne zaman bu kadar değer vermeye başlamıştım ona. Nedenini bilmesem bile bu yakınlığın bana iyi geldiğini biliyordum.
Kısa süre sonra kapı çaldığında kapıya taraf gittim. Kapıyı açtığım an Azra bana sarıldığında şaşırsam da buna ihtiyacım olduğu için ona sıkıca sarıldım.
"Çok korktum" Annemin bile bana vermediği değeri Azra veriyordu. Bu hayatta birinin sana değer verdiğini hissetmek kadar güzel bir şey yoktu. Benden ayrıldıktan sonra bana bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Deniz neden ağladın? Anlat lütfen"
Ona kafa sallayıp içeri geçince o da peşimden gelip kanepeye oturdu. Annemin aradığını, bana söylediklerini anlattım. Ona yaklaşıp başımı omzuna koyup Azraya sarıldım. Hiçbir şey söylemeden saçlarımı okşaması bile kendimi iyi hissetmeme neden oluyordu. Hiçbir arkadaşım bana bu kadar iyi gelmemişti şimdiye kadar. Azra farklıydı. Arkadaşlarım gibi değildi.
"Deniz Selimi neden terk ettiğini anlatmak ister misin?" Sorduğu soruyla kalbimde bir acı hissetmiştim. Bunun nedeni o anıları hatırlamam değildi. Azranın anneme hak verme ihtimaliydi. Ondan uzaklaştıp yüzüne baktım.
"Sen annemin söylediklerinde haklı olduğunu mu düşünüyorsun?"
"Ne? Hayır Deniz. Bu nasıl bir soru tabiki hayır. Ben sadece kimseye anlatmacak kadar canını yakacak şeyin ne olduğunu bilmek istedim"
"Bu artık canımı eskisi kadar yakmıyor. Çünkü Selimi unuttum. Bir zamanlar aşık olduğum birini unutmak şimdiye kadar yaşadığım en zor şey ama unuttum. Bu yüzden anlata bilirim. Kısaca düğün günü beni aldattığını öğrendim ve onu terk ettim"
"Ne?"
"Duydun işte" Şaşırdığı ve hızlı nefes alıp vermesinden sinirlendiği her halinden belli oluyordu. Bu tepkiyi vermesi çok normaldi zaten.
"Deniz"
"Efendim"
"Az önce yaptığın gibi başını omzuma yaslar mısın?" Gülümseyip başımı omzuna yasladım. Nefes alıp vermesi normale döndüğünde sakinleştiğini anlamıştım. Onu ben mi sakinleştirmiştim? Bu hoşuma gitmişti.
"Azra bu gece gitmesen olur mu?"
"Kovsan bile seni bu gece yalnız bırakmam" Gülümseyip gözlerimi kapattım. Dakikalar önce o kadar kötüyken şimdi kendimi nasıl bu kadar huzurlu hissettiğimi anlamasam da bu beni korkutmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız
RandomNerden bile bilirdim hayatımın aşkı sandığım adamın hayatımı mahvedeciğini ve kardeşinin beni yeniden hayata bağlayacağını...