Sessiz geçen yolculuktan sonra Azranın dediği yere geldik. Azra bana yıllar önceki Azra gibi davranmıyordu. O çok başkaydı. Şimdi sanki daha uzak davranıyordu. Ama o da haklı. Aradan yıllar geçti. Hiçbir şey olmamış gibi davranamaz. Ayrıca artık iki arkadaş değiliz. Artık o benim patronumdu. Mesafeli davranması gerekiyordu. Bu durumu daha fazla sorgulamadan Azrayla bir masaya oturduk. Hemen bir garson yaklaştı.
"Hoşgeldiniz. Ne alırdınız?"
Azra hem bana hem kendisine bir şeyler söyledikten sonra garson yanımızdan ayrıldı. Benim hiçbir zaman karar veremediğimi bildiği için benim yemeğimi de o söylemişti. Birinin seni bu kadar iyi tanıması insanı mutlu ediyodu.
Azra elini saçlarına götürdüğünde elindeki yara izi yine her zamanki gibi kendimi kötü hissettirmeme neden olmuştu. Elindeki yara izinin sebebi bendim. Bir gece Azrayla sokakta yürürken karşımıza bir adam çıkmıştı. Sarhoş olduğu her halinden belliydi. Ben çok korkuyordum ama Azraya baktığımda hiç öyle durmuyordu. Adam bi anda cebinden bıçağı çıkarıp hızlı bir şekilde üzerime geldiğinde ben ne olduğunu anlamadan Azra beni yere itip karşıma geçti. Eliyle adamı durdurmaya çalışınca bıçak elini kesmişti. Ama sonra adamı bir yumrukla yere serdi. Sarhoş olduğu için yerden kalkamadı. Bizde o ara kaçmıştık. Azranın benim yüzümden yaralandığı yetmiyormuş gibi birde beni yere ittiği için özür diliyodu. Azra eline baktığımı anladığında gülerek sordu.
"Boncuk hala bu yüzden kendini suçlamıyosun dimi?"
"Benim yüzümden oldu ama"
"Ya deniz kaç sene önce olmuş şey. Unut gitsin" Bir şey söylemeden kafa salladım. Sonra ona neden gittiğini soracağım geldi aklıma.
"Azra bir şey sorucaktım ben sana"
"Sor boncuk dinliyorum"
"Neden git-"
"Azra!" Birinin Azra diye bağırmasıyla soramamıştım. Arkamı döndüğümde iki kızın Azraya taraf koştuğunu gördüm. Azra da ayağa kalkıp kızlara sarıldığında şaşırdım. Çünkü sarılmaktan hiç hoşlanmazdı. Demek ki çok yakındı kızlarla. Nihayet bana döndüğünde konuştu.
"Boncuk seni kızlarla tanıştırayım. En yakın arkadaşlarım Heves ve Derya. Kızlar bu da Deniz"
"Deniz mi?!" İkisi de ismimi söyleyip şaşırınca bende şaşırdım. Beni nerden tanıyolardı ki? Azraya baktığımda o da şaşkındı ve biraz da sinirli bir şekilde kızlara bakıyordu.
"Şey e-evet. Ben biraz senden bahsetmiştim de kızlara ordan tanıyolar seni"
"Anladım" Kızlara baktığımda ikisi de gülümseyerek bana bakıyordu.
"Memnun oldum kızlar"
"Biz de çok memnun olduk" Acaba hep mi bu kadar heyecanlıydı bunlar. Ama çok tatlı kızlara benziyordu. Kızlar da yemek söyleyip masaya oturdu. Derya sanki Hevese göre daha olgun duruyordu. Heves hala bana gülümseyerek bakıyordu. Sonra bir şey hatırlamış gibi Azraya baktı.
"Azra bizim sana söylememiz gereken önemli bir şey vardı. Şu anki duruma bakılırsa artık çok daha önemli bir konu"
Bir anda böyle ciddi konuşması şaşırtmıştı. Deryaya baktığımda onun da Hevesten bir farkı yoktu."Noldu? Kötü bir şey mi oldu? Ailemle ilgili mi?" Kızlar kafa salladıklarında Azraya baktım. O da bana bakıyordu ve gergin görünüyordu.
"Söyleyin" Kızlar bir bana bir Azraya baktığında benim duymamı istemedikleri bir şey olduğunu anlamıştım.
"Denizden çekinmenize gerek yok kızlar. Zaten bir şey saklamam ben ondan. Söyleyin artık ne olduğunu" Hala benden bir şey saklamamasına sevinmiştim.
"Peki sen bilirsin. Kısaca artık yönettiğin şirketin tek patronu sen olmicaksın"
"Nasıl yani? Başka kim ola bilir ki?"
"Selim bir hafta sonra temelli olarak buraya taşınıyo"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız
AléatoireNerden bile bilirdim hayatımın aşkı sandığım adamın hayatımı mahvedeciğini ve kardeşinin beni yeniden hayata bağlayacağını...