9.

490 35 68
                                    

"Melis mi? Melisle bir ilişkim yok ki" O kadar emin bir şekilde söylemişti ki bir an acaba ben mi yanlış gördüm diye düşünmedim değil.

"Gördüm sizi Azra. Şirketten çıktıktan bir az önce odana geliyordum. İstemeden şahit oldum" Yanakları kızardığında gülmemek için zor tuttum kendimi. Bu hali onu daha da tatlı yapıyordu.

"Tamam kabul ediyorum Melisle diğer çalışanlarımla kıyasta daha yakınım ama sevgili değiliz. Ona aşık değilim ben."

"Buna sevindim." Söylediğim şeyden sonra kafasını hızla kaldırıp bana baktı.

"Sevindim derken?"

"Ya Azra bu Melisi hiç sevmiyorum ben. Gıcık oluyorum. Şimdi sen sevgili olsaydın mecbur iyi geçinmek zorunda kalıcaktım. Bu yüzden sevindim"

"Ha o anlamda mı? Anladım. Neyse ben kalkayım artık. Teşekkür ederim kahve için"

"Ne demek rica ederim" Kapıya taraf giderken durup bana taraf döndü. Yine bir şey söylemek ister gibiydi ama korkuyordu sanki.

"Deniz eğer bir kızla sevgili olduğumu öğrenseydin benimle konuşmaya devam eder miydin? Tahmin ettiğim gibi vereceğim tepkiden korkuyormuş. Bana ne kadar değer verdiğini her hareketiyle belli ediyordu. Şimdi bu yüzden ondan uzaklaşacağımı düşündüğü için benden sakladığını düşünüyorum.

"Tabiki ederdim Azra bu nasıl soru. Kimse senin hayatına karışamaz öyle değil mi"

"Ben sen de beni hayatında istemezsin diye düşünüyordum hep" Sen de mi? Başka kim istemiyodu ki onu hayatında.

"Sen de derken?"

"Yok bir şey. Öylesine söyledim. Yarın görüşürüz" Bir şey söylememe izin vermeden kapıyı açıp çıktı. Benden bir şey saklıyordu ama yakında öğrenecektim.

Sabah kahvaltı yaptıktan sonra hazırlanıp evden çıktım. Şirkete vardığım zaman aynı zamanda Azranın geldiğini gördüm. Arabadan inip beni bekledi. Sanki biraz solgun gibi görünüyordu ama bana öyle gelmiştir diye düşündüm.

"Günaydın Azra hanım"

"Ya boncuk saçmalama ne hanımı"

"Sizin her çalışanlarınız size Azra diye mi hitap ediyo"

"Hayır Deniz hanım bu size özel" Gülüp şirkete girdik. İkimizde odalarımıza gidip işe başladık. Bazen Melisin bana olan sinirli bakışlarını yakalıyordum ama bu hiç umrumda değildi. Tam tersi sinirlenmesi hoşuma gidiyordu. Sanırım Azrayla olan yakınlığımı kıskanıyordu. Böyle giderse daha çok kıskanmaya devam edecek gibi geliyor. Bana da eğlence oluyordu.

Bu gün Azra hiç odadan çıkmadığı için hiç karşılaşmamıştık. Her kes gittikten sonra yine Melisle ben kalmıştım. Bende hazırlanıp çıkarken Azranın da odasından çıktığını gördüm. Ama hiç iyi görünmüyordu. Zar zor yürüyo gibi bir hali vardı. Hemen yanına gitdim.

"Azra çok kötü görünüyorsun. Neyin var?"

"Yok bir şeyim. Sadece yorgunum" Elimle alnına dokunduğumda çok sıcak olduğunu fark ettim.

"Evet belli bir şeyin yok gerçekten. Azra yanıyorsun resmen. Hadi gel hastaneye gidiyoruz yalnız bırakmam bu halde seni"

"Ya boncuk bakarım ben sen merak et-"

"Azra!" Melisin buraya geldiğini gördüğümde gözlerimi devirdim.

"Noldu canım neyin var?"

"Melis yok bir şeyim. Eve gidip dinlenmek istiyorum sadece"

"Olmaz öyle Azra. Ben de geliyorum seninle iyileştiririm ben seni" Yok daha neler. Azrayı bu halde yalnız bırakacak değilim heralde. Hele ki Melisle.

"Gerek yok Melis sen git. Ben ilgilenirim" Azraya baktığımda az önceki halinden eser yoktu. Yine sırıtıp bana bakıyordu. Melisten hoşlanmamamdan keyif alıyordu sanki.

"Ben dururken sana noluyo acaba sen kimsin?" Sinirlenmeye başlıyordum. Azra da anlamış olacak ki müdahale etti.

"Melis git sen. Boncuk ilgilenir benimle" Melis bozulsa da bir şey söylemeyip gitti. Bende de gayet mutlu bir şekilde Azranın kolundan tutup yürümesinde yardımcı oldum. Arabayı sürecek hali olmadığı için anahtarı alıp evine doğru sürmeye başladım.

"İnat etmesen de hastaneye gitsek keşke"

"Ya sen değil miydin Melise ben ilgilenirim diyen. İlgilen işte" Hasta olunca ne kadar huysuz olduğunu da anlamış oldum.

Eve gelip onun yatağa uzanmasını sağladıktan sonra elimle ateşine baktım. Ateşi çok yüksekti. Uyuduğunu görünce mutfağa gidip çorba yapmaya başladım. Hazır olduktan sonra odaya giderken odadan sesler geldiğini duydum. Hemen Azranın yanına gittim ama sayıklıyordu.

"Beni bırakma. Lütfen" Kimden bahsettiğini anlamak için yanına yaklaştım ama konuşmuyordu artık. Kimden bahsediyo ola bilir di ki?

"Yapamam sensiz. Lütfen beni sensiz bırakma Deniz" Deniz mi?

İmkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin