7. Bölüm Ölüm Kalım Meselesi

465 56 46
                                    


Ertesi gün öğleye doğru gözlerimi hastanede açmıştım. Başta buraya nasıl düştüğümü hatırlamakta güçlük geçmiştim. Çünkü verilen ilaçlar fazlası ile ağırdı. Kolumdaki serumu söküp atmıştım. Damarıma daha fazla ilaç girmemeliydi.

O sırada kapı açıldı. Ve Clarke bana içten bir gülümseme sundu. Ve ne olduğunu anlayamadan saniyeler sonra ağzından kanlar fışkırmaya başladı. 'Clarke' diye bağırmama rağmen her şey çok için çok geçti. Ve ardından yere düştü. Clarke düşer düşmez arkasında beliren maskeli bir adam ile göz göze geldim. Kar maskesinin altında masmavi gözleri gözüküyordu. 

Tam ayağa kalkıp ateş etmeye niyetlendim ki, silahımın olmadığı ve yaralı olduğum aklıma geldi. 'O bir şeytan Dedektif Alicia' diyen sesten sonra yatağımdan fırladım. Bu ses tanıdıktı. Ve Clarke'ın koltukta unuttuğu ceketine yöneldim. Ceketinin cebindeki silahı aldım. İçinde tek mermi vardı. Kısaca tek atış hakkım vardı. İsabetli olmalıydı.

Maskeli adam o ara, Clarke'ın cansız bedenine dokunarak kafasını kaldırdı yukarıya doğru. 

'Bak dedektif. Sende göreceksin'

Derken, silahı bekletmeden hedefsiz bir şekilde ateşledim. Mermi sağ göğsüne isabet ederek sıyırdı geçti. Ardından yere yığıldı. Ona doğru yaklaştım. Ve maskesini kanlı elleriyle beni tutmasına rağmen çıkarttım.

'Baba!'


Çığlık atarak, Ter içinde uyandım. Evet gördüklerim bir rüyaydı. Aslında kabus demek daha mantıklıydı. Babamın sevdiğim insanı öldürmesi, kabustan başka bir şey olamazdı çünkü. Aynı zamanda babamın katil olması. 

 Aniden Clarke kapıyı açarak girdi içeriye. 

'Sorun ne?'

'Hemen çekil ordan, hemen'

'Alicia...'

'Hemen dedim' diyerek bağırdım. Sesim biraz yüksek çıkmıştı. Ve koşarak durduğu yerden yanıma geldi.

'Sakin ol!' diyerek elimi tuttu. Gördüklerimden sonra (ki hem rüyayı hem de otelde olanları söylüyorum) anlamsızlık çökmüştü hayatıma. O adam Clarke için kuşku dolu şeyler söylerken, inanmamıştım. Bütün bunların anlamı neydi peki?


'Sen kimsin Clarke Griffin?' dedim gözlerimi gözlerine dikerek.

'Ne demek istiyorsun?'

'Sen kimsin Griffin? Tabii gerçek adın buysa!'

'Ben LA emniyet müdürü Clarke Griffin! Başka sorun var mıydı Dedektif Alicia?'

Sadece yutkundum ve gözlerine bakmaya devam ettim. Bir insan neden yalan söylesin ki zaten? Azılı bir suçlu olan ve insanları deşip onların iç organlarını yiyen bir adam neden doğruyu söylesin mesela?'

'Bak anlıyorum. Otelde olanlar yüüzünden diken üstündesin. O adam muhtemelen benimle ilgili sana saçma sapan şeylerde demiştir. Eminim buna. Ama onunla LA'da müdür olmadan önce karşı karşıya geldim. Vücudundaki yara izi benden ona hatıra. İntikam için bizi Hollywood'a çekti zaten. Kendini gizlerken birden böyle ortaya çıkması sence normal miydi?'


Haklıydı. Birden ortaya çıkması ve gizli gizli cinayetler işlerken, ipucu bırakması hepsi tutuyordu. Bu adam hiç iz bırakmayan ve sayısız kurbanı harcayan bir adamdı.

'Gördüğün şey? Neydi o?'

'Önemli bir şey değil. Oteldeki olanları anımsadım sadece' diyebildim sadece. Kıza ne diyecektim ki zaten. O adam sana şeytan dedi. Ardından bende rüyamda babamı seni öldürürken gördüm felan mı? Saçma insan sevdiği insana güvenmez mi hem? 

DEDEKTİF (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin