Kapının önüne geldik, Yeosang kapıyı tıkladı ve kapıyı bir kadın açtı.
"Hoş geldiniz efendim."
Eğilerek bizi saygıyla karşıladı. Yeosang hala kolumdan tutuyordu. Hayır... kalbim gene hızlı atıyordu.
Nasıl bir etki yaratıyordu bende, neden kalbimi bu kadar hızlı attırıyordu?
Tam üst kata çıkacakken annesi seslendi.
"Yeosang sen mi geldin?"
"Evet anne."
Annesi yanımıza geldi. Bana şaşkın bir şekilde baktı.
"Bu kim?"
Dediğinde Yeosang oldukça mutlu bir şekilde gülümsüyordu. Gülüşü ile birlikte meleğe benziyordu.
"Jongho, sınıftan arkadaşım. Dün gece onlarda kalmıştım. Bugünde o bize kalacak."
Bir anda dediği ile şok olmuştum. Bundan benim niye haberim yoktu?
"Ne!?"
Diye bağırdım neyse ki annesi de benimle aynı zamanda bağırmıştı. Annesi bana ters bir bakış attı ve Yeosang'ı kolundan çekerek mutfağa gittiler. Annesi fısıldayarak konuşmaya başladı. bende istemsizce kulak misafiri oldum.
"Ne dediğinin farkında mısın Yeosang? Dün bana zorba dediğin adamın evinde kaldın şimdi de bizim evde kalacağını söylüyorsun."
"Anne ben emin değilim onun zorba olup olmadığı hakkında ama o iyi biri, bundan eminim."
"Hayatım o zaten zorba biriyse kötüdür, biliyorsun zaten eskiden yaşadıkların..."
"Biliyorum anne ama farklı, bize bir şans ver. Ben ona güveniyorum."
'Bana güvendiğini mi söyledi? Farklı mıyım? İyi biri miyim? Neden bir anda benim hakkımda fikirleri değişti ki?' Ben bunları düşünürken onlar konuşmaya devam etti.
"Tamam Yeosang ama dikkatli ol, arkadaş seçimleri gerçekten önemli. Eğer sen istiyorsan arkadaşında bu gecelik burada kalabilir."
"Teşekkür ederim anneciğim."
Birbirlerine sarıldılar. Bu manzara o kadar hoşuma gitti ki, gerçekten bir aile gibiydiler...
"Yeosang."
"Efendim anne?"
"Bak eğer sana zarar vermeye kalkarsa ya da seni üzerse bize hemen söyle tamam mı? Yeniden kötü günler yaşamanı istemiyorum."
Dedikten sonra Yeosang'ı alnından öptü.
"Tamam anne."
Konuşmanın bittiğini anladığım için ilk olduğum yere gittim ama aklımdaki düşünceler bitmiyordu.
'Eskiden neler yaşadı? Gerçekten çok kötü şeyler mi yaşadı?' Kötü bir şeyler yaşamış olmalıydı yoksa ailesi bu kadar üzerine düşmezdi. Ona neler yaşadığını da soramazdım, onları dinlediğim ortaya çıkardı.
Aramızın bozulmasını istemiyordum.
Ben bunları düşünürken yanıma geldi.
"Gidelim hadi!"
Hala gülümsüyordu. O güldükçe benimde gülesim geliyordu. Ben hareket etmeyince beni kolumdan çekmeye başladı yeniden. Sonradan elime dokunması...
Ahh hayır, yeniden kalbim hızlı atıyor, sanki patlayacak gibi...
Sonunda odasına gelmiştik, kapıyı açtı ve beni içeri itti.
"Odam nasıl, hoşuna gitti mi?"
"Evet, çok hoş..."
"Ben üstümü değiştirip geliyorum sende odama bak istersen."
Dedikten sonra dolabına gitti ve birkaç kıyafet alıp banyoya gitti.
Bende etrafa bakınmaya başladım. Duvarlarında Emma Watson posterleri vardı, galiba Emma Watson'u çok seviyordu. Ben posterlere bakarken o da banyodan çıkmıştı.
"Ee odam nasıl?"
"Galiba Emma Watson fanısın."
Utanmış gibiydi biraz, boynunu eğdi ama hala gülümsüyordu. Bu hali çok tatlıydı. Aramızda bu kadar mesafe bile varken kalbim nasıl bu kadar hızlı atabiliyordu?
"Evet"
Oldukça kısık bir sesle söylemişti.
"Nelerden hoşlanırsın genelde?"
"Bana mı soruyorsun?"
"Evet, senden başka biri yok ki burada zaten. Neden bu kadar şaşırdın ki?"
"Şey, ilk defa biri bana nelerden hoşlandığımı sordu da..."
Onda anlık kendimi gördüm. Benim ailem yoktu evet ama onunda arkadaşı yoktu. Sanki bu özellikler ile birbirimizi tamamlıyor gibiydik. Uzun bir süre boş boş bakıştık.
"Ee söylemeyecek misin?"
"Neyi?"
"Nelerden hoşlandığı?"
"Doğru, şey ben... Dronelardan ve kaykay sürmekten hoşlanırım."
"Dronelar mı? Çok iyi..."
"Bir şey sorabilir miyim?"
"Tabii."
"Drone kullanmayı biliyor musun?"
"Yanii, birazcık biliyorum."
"O zaman birlikte bahçede drone uçuralım mı? Eğer seninde hoşuna giderse..."
"Fark etmez bana ama drone'un var mı?"
"Evet var."
Beni yeniden kolumdan çekmeye başladı ve birlikte bahçeye çıktık, arka tarafta kulübe tarzı bir yer vardı. İçinde dronelar ve kaykaylar vardı, ve bir kaç bahçe aleti. İki tane drone aldı ve birini bana verdi.
Dışarı çıktık, ön bahçeye ilerledik. Sonra kumanda üzerinden bana nasıl kullanılacağını anlattı. Rahatça uçurabilirdik çünkü evleri ormanlık bir yerdeydi. Yakınlarda hiç ev yoktu.
Aile hayatı için çok uygun bir yer...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Giant «JongSang»
Teen FictionGerçekten her şey göründüğü gibi mi? Belki de en güvendiklerimiz bizi en çok kandıranlardır... Jongho × Yeosang Yunho × Mingi Wooyoung × San Seonghwa × Hongjoong Aşk insana yaşama sevinci verir... Smut içerir.