Galiba kimseyi hiç bu kadar kıskançlık yaşamamıştım, hiç bu kadar sinirlenmemiştim...
Onları takip etmeye devam ettik ve bir ara sokağa girdikleri fark ettik, uzaktan onları izliyorduk.
Seonghwa Yeosang'ı sırtını duvara yaslamış kolunu Yeosang'ın yüzünün yanına koymuştu ve birbirlerine çok yakındılar, bir süre birbirlerine baktılar.
Sonra Seonghwa'nın ne yapacağını anladım, her zaman ki hareketini yapacaktı...
Hongjoong'un beni ittirmesi ile kendimi onların yanında buldum, bana baktılar. Aslında biraz utanmıştım ama bu sefer çekinmeyecek idim.
Yeosang'ı kolundan çektim ve oradan uzaklaşmaya başladım. Tam Seonghwa bana engel olacaktı Hongjoong ve diğerleri ona engel oldu.
"Jongho! Jongho! Bırak kolumu ya!"
"Hayır."
"Neden ya!? Hem neden oradaydın, aramıza girdin ve şu an beni çekiştiriyorsun?"
"Çünkü seni o pisliğe bırakmam!"
Bir anda durdu ve sert bir şekilde beni kendine çekti. Gözlerimiz kesişti ve ikimizde sinirliydik.
"Jongho bunları neden yapıyordun? Seonghwa ile ne sorunun var ya!?"
"Onunla tahmin edemeyeceğin kadar çok sorunum var ama sen en büyük sorunsun. Seni kaybedemem anladın mı? Özellikle o pisliğe karşı."
"Ne kaybetmesi, ne pisliği ya!? Ayrıca bu sorunlarınız ne? Eğer anlatmazsan hiçbir yere gelmem seninle."
"Öyle mi? Çok merak ediyorsun yani?"
"Evet, anlatacak mısın?"
"Anlatacağım."
"Sonunda."
"Ama şimdi değil."
Yeosang'ı sırtıma aldım ve ilerlemeye başladım, sırtıma vuruyordu ama vuruşları hiç acı vermiyordu.
"Jongho bırak beni!"
Onu bırakmaya niyetim yoktu. Sonunda evime gelmiştik.
Eve girdim, arabanın anahtarını aldım ve evden geri çıktım. Garaja ilerlemeye başladım. Yeosang bağırmayı ve vurmayı kesmişti.
"Ne oldu, vaz mı geçtin vurup bağırmaktan?"
"Hiçbir işe yaramıyor ki."
"Geç fark ettin ama olsun."
Bana yeniden vurdu ama bu vuruşu baya sertti. Galiba gerçekten onu kızdırmıştım.
Arabanın kapısını açtım ve onu sırtımdan indirdim. İndirir indirmez arabanın içine soktum ve emniyet kemerini bağladım. Yeosang ise şaşkın bir şekilde hala ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Şoför koltuğuna oturdum ve arabayı çalıştırdım.
"Nereye gidiyoruz?"
"Sürpriz."
"Neden böyle davranıyorsun bana? Neden yapıyorsun bunları? Ne yaptım ben sana?"
"Bana gerçekten çok büyük bir kötülük yaptın ve bunun cezasını çekeceksin."
"Gerçekten de Seonghwa'nın anlattığı gibi biriymişsin."
"Nasıl anlattı Seonghwa beni sana?"
"Egoist, kibirli, kendini beğenmiş, insanlara zorla istediğini yaptıran, acımasız ve duygusuz biri... Ve galiba haklı da."
"Peki hafta sonu?"
"Hafta sonu derken?"
"Birbirimize sarılarak uyuduğumuz, birlikte vakit geçirdiğimiz, orada ki Jongho öyle biri miydi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Giant «JongSang»
Teen FictionGerçekten her şey göründüğü gibi mi? Belki de en güvendiklerimiz bizi en çok kandıranlardır... Jongho × Yeosang Yunho × Mingi Wooyoung × San Seonghwa × Hongjoong Aşk insana yaşama sevinci verir... Smut içerir.