Giant «JongSang»

-15-

Gözüme vuran güneş ışığı ile elim gözümü ovuşturdu. Etrafa baktığımda Yeosang üzerine geçen gece çıkardığım tişörtümü giymiş, perdeyi açmış, camdan dışarı bakınıyordu. Gülümseyerek etrafa bakınıyordu. O gerçekten melek gibi...

"Günaydın kedicik."

"Hey bana kedicik demeyi kes."

Gülen yüzü sinirli bir hal almıştı

"Tamam tamam kızma, banyo yaptın mı?"

"Hayır, seni bekledim."

"Güzel."

"Ne?"

"E hadi gel yapalım."

"Birlikte mi?"

Yanına gittim ve onu kolundan çekiştirmeye başladım.

"Hadii..."

Yanakları kızarmıştı, elinden tutarak çektim ve onu kabine soktum...

RTÜK'ün size selamı var canlar :3

>***<

Birlikte üstümüze bir şeyler geçirdikten sonra mutfağa indik ve birlikte yemek hazırlamaya başladık. Ben yumurta pişirirken Yeosang masayı düzenliyordu. Ben yumurtayı pişirdikten sonra yardım etmeye başladım. Sonra birlikte kahvaltı yapmaya başladık.

"Jongho."

"Efendim meleğim."

Dediğim şey ile yüzü kızarmıştı.

"Ş-şey bir şey soracağım da."

"Sor güzelim."

"Şunu söylemeyi keser misin?"

"Bu tatlı hallerin çok hoşuma gidiyor ama..."

Tatlı bir yüz ifadesi ile ona baktım ve gülüşmeye başladık.

Biraz sohbet ettikten sonra kahvaltımızı bitirmiştik, bu yüzden masayı topladık ve salona geçtik. Koltuğa oturduk ve düşünmeye başladık.

"Sence ne yapabiliriz?"

Yeosang bunu sorduktan sonra dizime yattı.

"B- bilmem, aklıma bir şey gelmiyor."

Yüzünü benim yüzüme döndü ve bana bakmaya başladı.

"Sen az önce kekeledin mi?"

"Hayır. Sadece diyeceğim kelimeden emin olamadım."

"Yalana bak."

"Yalan değil."

Aslında yalandı ama ona belli etmemeliydim.

"Yalancısın."

"Değilim güzelim."

"Beni nasıl etkileyeceğini biliyorsun."

"Evet biliyorum."

Bana baktı.

"Sen geçen sefer ne yapmıştın ben böyle deyince? Hatırladım."

Dizimden doğruldu ve dudağıma yapıştı. Öpüşü, gerçekten beni baştan çıkarıyordu. Elimi beline doladım ve kendime daha da yaklaştırdım, o ise elleri ile boynumu tutuyordu. Dudaklarımızı ayıran ben oldum.

"Dışarı çıkmaya ne dersin?"

"Bunu sormak için mi böldün?"

"Ev-"