İşimi bitirdikten sonra banyodan çıktım ve yatağın üzerinde uyuyakalmış Yeosang'ı izlemeye başladım.
Parmaklarımı ipeksi saçları arasında gezdirdim. Onun saçlarına dokunurken aklıma dünkü konuşmalarımız geldi.
Düşündükçe delirecek gibi oluyorum. Benim dokunmaya kıyamadığım vücuda acımasızca zarar vermek, yaralar açmak...
Seonghwa yemin ederim ki sana hayatı zehir edeceğim!
>***<
"Dohyon, bulabildin mi tam konumu?"
"Tam belli olmuyor ama yakınlarda bir ormanda gösteriyor."
"Tamam teşekkür ederim. Sen genede ne olur olmaz diye sinyali takip et, eğer bir değişim olursa anında bize haber ver."
"Tamam efendim."
"Wooseok her şey hazır değil mi?"
"Evet efendim ama onu öldürmek istemediğinizden emin misiniz? Akıl hastanesine yatırmak istemenizin sebebi nedir?"
"Sence de ölmek onun için ödül olmaz mı? En iyisi yaşaması ve acı çekmesi."
Yaklaşık 1 aydır bu plan için uğraşıyordum ve şu an son aşamadaydık: uygulama. Onu akıl hastanesi denen cehenneme göndermek istiyorum. Onun gibi biri için ölmek kesinlikle ödül olurdu. Bu gece her şey bitecekti.
Seonghwa akıl hastanesine gidecekti ve Yeosang artık daha kaliteli -kabussuz- uykular çekecekti. Benimle birlikte :).
Odama gittim ve gece için hazırladığım kıyafetlere yeniden göz gezdirdim. Siyah, rahat bir pantolon ve boğazlı kazak. Çelik yelek ve gerekli aletler. Saati incelediğimde bombaların daha da konumu inceledim.
Bu olayda her detay aşırı önemli, en ufak hatamda bütün plan mahvolur ama ben buna izin vermeyeceğim. Bu gün bu iş bitecek!
>***<
>>>***<<<
y/n: baştan söyleyeyim orada yaşanılanlardan bahsetmeyeceğim ve direk sonuca geleceğim.
>>>***<<<
"Umarım oradakiler ile iyi anlaşırsın Seonghwa."
"Bunu sana ödeteceğim Jongho!"
Oradan seni hiçbir şey, hiçbir kimse çıkaramaz Park Seonghwa. Üzgünüm ama yapabileceğin hiçbir şey yok.
Polisler onu ilk önce karakola götüreceklerini ve ifade alacaklarını söylediler. Sonrasında ise akıl hastanesinde uzun süreli tedaviye vereceklermiş. O yerden hiç çıkamaması dileği ile...
Ben ise şimdi arabamla evimin yolunu tuttum. Normalde hızlı olmazdım ama Yeosang'ı merak ediyordum. Onun bu yaşananlardan hiçbirinden haberi yoktu ve ondan sakladığım için suçluluk hissediyorum.
Bana kızacaktı bundan eminim ama daha çok korktuğum bir şey vardı; beni bırakması. İkinci kez onu kaybetmek istemiyorum. Bıraksanız cebime koyup saklayacağım onu...
"Jongho! Nereye gittin?"
"Aşkım bir sakince otur da konuşalım."
" 'Aşkım bir otur da sakince konuşalım.' olacaktı o cümle..."
"Aklımı başımdan alıyorsun diyorum ama sen bana inanmıyorsun. Hala inanmıyor musun?"
"Konuyu kaynatarak sorumdan kaçamazsın Jongho."
Beni kolumdan çekiştirerek kanepeye oturttu ve cevap bekleyen gözler ile bana baktı.
"Kızmayacağına söz ver önce."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Giant «JongSang»
Novela JuvenilGerçekten her şey göründüğü gibi mi? Belki de en güvendiklerimiz bizi en çok kandıranlardır... Jongho × Yeosang Yunho × Mingi Wooyoung × San Seonghwa × Hongjoong Aşk insana yaşama sevinci verir... Smut içerir.