-22-

358 37 34
                                    

Uyandığım da yanımda Yeosang'ı göremedim. Oda da yoktu, etrafta kıyafetleri duruyordu fakat kendisi yoktu...

Tam yataktan kalkacak iken kapının açılması ile olduğum yerde kaldım ve kapıdan gelene baktım.

Gelen Yeosang'tı ve elinde bir tepsi vardı. Kahvaltı hazırlamıştı benim için...

"Günaydın Sevgilim."

Yanıma geldi ve yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. Elindekini gösterdi.

"Senin için hazırladım... İyi bir aşçı değilim ama elimden geleni yaptım."

Saçları biraz ıslaktı ve odayı şampuanın tatlı kokusu sarıyordu. Galiba kalkınca yeniden banyo yapmıştı. Üzerinde kendine çokça büyük olan bir tişört ve altında salaş bir eşofman vardı. Bu hali bile çok çekiciydi.

Yanıma geldi ve yatağın içine girdi. Tepsiyi bana doğru uzattı.

"Yemeyecek misin?"

"Zehirlenmem değil mi?"

Omzuma hafifçe vurdu ve bende bu hareketi ile gülmüştüm. Tepsiyi elinden aldım ve yaptığı yumurta ile yemeye başlamıştım.

O ise beni izliyordu. Elimdeki kaşığı onun ağzına doğru tuttum ve dudaklarına değdirdim. Dudağını büzerek araladı. Bu sayede ikimizde yemiş olduk.

Bir süre sonra yemeğim bitmişti. Tepsiyi komodinin üstüne bıraktım ve komodindeki ilk çekmeceyi açtım. İçindeki not defterini çıkardım ve Yeosang'a uzattım. O ne der gibi bakıyordu. Bu hali beni güldürmüştü. sonra beni dürtmeye başladı. Bu daha da gülmeme neden oldu.

"Bu senin not defterin. Okuldayken düşürmüştün ve ben almıştım."

"Ve şimdi mi veriyorsun?"

"Hm, evet."

"Bekle, içindekileri okudun mu?"

"Hayı- bekle... İçinde önemli bir şey mi yazıyordu?"

Telaşla defteri elimden çekerek aldı. Yüzü kızarmıştı.

"H-hayır."

Defteri elinden çektim ve son yazılı olan sayfayı açtım ve okumaya başladım.

Bugün yeni okuluma geldim.
İnsanlar bana kötü davranmadı.
Belki de doğum lekemi görmedikleri içindir...
Sınıfa girdiğimde ilk dikkatimi çeken kırmızı saçlı oğlandı.
Sınıfa girdiğimde cam kenarında oturuyor ve camdan dışarı bakıyordu.
Şansıma onun önündeki sıra boştu ve bende oraya oturdum.
Neden onun yüzünü görmesem bile kalbim hızlı atıyor?
Neden sadece sesini duyduğumda bile kalbim yerinden çıkacak oluyor?
Galiba o ve onun çekici cazibesinden etkilendim.
Kim bilir kaç kız ondan hoşlanıyordu?
Ders bittiğinde herkes başıma toplandı ve aynı anda sorular sormaya başladı.
Ben sadece arkamdaki kırmızı saçlı oğlanla konuşmak istiyordum ama o da bir süre sonra sınıftan çıktı ve onunla konuşamadım.
Bir süre sonra Seonghwa geldi ve beni o karmaşadan kurtardı.
Diğer iki arkadaşı ile birlikte kantine gittik.
Seonghwa iyi biri gibiydi ama arkadaşları...
Arkadaşları için aynı şeyi söyleyemem.
Onlardan rahatsızlık duyuyordum.
Ve kantine gittiğimde gene o kırmızı saçlı çocuğu görmüştüm.
Yeniden kalbim hızlı atmaya başladı ama bu sefer masada kilerde fark etti.
Benimle dalga geçmeye başladılar.
O an ne kadar eski anılarımı hatırlayıp hüzünlensem de takmamaya çalıştım ve zaten bir süre sonra konu değişmişti.
Sonra kantinden gidip içecek almıştım, daha doğrusu Wooyoung alıp vermişti.
Galiba içecek bozuktu ve bu yüzden karnım ağrımaya başladı.
Okulun çıkışına kadar dayanabilirim diye düşünüyorum ama galiba olmayacak.
En iyisi çıkışta bir süreliğine tuvalete uğramak.
Hem çıkışta kimse tuvalette olmaz.
Bu sayede rahatça kusabilirim.
Eskiden kilo vermek için kendimi kusturduğum zamanları hatırlıyorum da...
Ah...
Ne saçma günlerdi.
Ortaokul yıllarım gerçekten kolay geçmemişti ve çok fazla zorbalığa uğramıştım...
Kilom ile tahmin edemeyeceğiniz kadar çok dalga geçildi ve bu beni oldukça kötü etkiledi...
O kadar çok kez intihar etmeye kalkıştım ki...
Ama neyse ki lise öyle geçmeyecekmiş gibi hissediyorum.
Umarım hissettiğim gibi olur...
Eve gittiğimde yazmaya devam edeceğim ama şimdilik görüşürüz.

Çünkü birazdan zil çalacak ve karnım...
Galiba daha fazla bekleyemeyeceğim.
GÖRÜŞÜRÜZ!!!

Gülümsememe engel olamadım ama içimde de minik bir acı hissettim. Ortaokul yılları kim bilir ne kadar zor geçmişti... ama şimdi bu konuyu açıp moralini bozmak istemedim.

"Duygularım karşılıklıymış. Seni o gün kantinde Seonghwa ve arkadaşları ile birlikte görünce canımın nasıl yandığını bilemezsin. Kalbimde bir ağrı hissettim resmen."

"Peki sen sınıftan somurtarak çıktığında ben ne kadar üzüldüm biliyor musun?"

"Ayrıca."

"Bekle-"

Dudaklarımı sol gözünün yanına getirdim ve doğum lekesine minik bir öpücük bıraktım.

"Mükemmel bir doğum lekesine sahipsin."

Utanıp yüzünü eğdi.

"Tamam şimdi bu konuyu kapatalım. Ve sen!"

"Ben?"

"Evet sen! Git ve duş al."

"Niye ya?"

"Çünkü ben öyle istiyorum."

"Kirli halimle sevmez misin beni?"

"Hmm, belki bir gün severim ama o gün bugün değil."

"Kedicik-"

"JONGHO!?"

"Aman be, sende hemen kızıyorsun."

Beni kolumdan çekiştirerek banyoya soktu. Sonra hızlıca kapıya doğru ilerledi. Tam çıkacakken son kez bana baktı.

"Hızlı olursan sevinirim yakışıklı."

Çapkınca göz kırptı ve kapıyı kapattı. Onun bu haline gülmeden edemedim.

Tanrım bu yaşadıklarım gerçek mi?

Eğer rüya ise asla uyanmak istemiyorum. Onunla birlikte o kadar mutluyum ki...

Giant «JongSang»Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin