3.BÖLÜM-HİS

76 9 0
                                    

Arabanın çıkardığı sesle herkesin dikkatini çekmek -hem de daha okula girmeden- sanırım isteyebileceğim en son şey bile değildi.

Bütün gözlerin üzerimde olmasının verdiği rahatsızlıkla tepeme çıkmış sinirimi içime gömüp arabada bıraktığım çantayı alarak okula girdim.

Arkamdan Mirandus'un bağırdığını duymuş ama cevap vermeyi es geçmiştim.

Neyseki bahçe kalabalık olduğu için kolayca arada kaybolup olayın soğumasını sağladım. Ama buna sebep olan kişi de artık bu okuldaydı ve ben onu ilk kez görüyordum. Yeni gelmiş olacağını ve acemi olduğunu varsayarak çok da üzerinde durmak istemedim.

Okul müdürü her zamanki sıkıcı konuşmasını yaparken konuşmasının çok da önemli olmadığını düşündüm. Kalbim hâla küt küt atıyordu. Çokda önemli bir olay yaşamadığıma kendimi inandırarak sakinleşmeye çalıştım. Astım krizimin tutmasını hele de şimdi bu okul sırasının kalabalığının içinde tutmasını hiç istemezdim. Bir anda kulağım kızların konuştuklarına takıldı.

    ⁃    Az önce olanı gördünüz dimi?
    ⁃    Ayyyyyy evettt.

Kızın ağzını yaya yaya konuşmasına sinir oldum ama esas konuyu kaçırmak istemiyordum. Dinlemeye devam ettim.

    ⁃    Çocuk baya iyi yalnız.

dedi okulumuzun prensesi. Prenses dediğime bakmayın onda o güzellik ve kibarlıktan eser yok. Kendini havalı zanneden ego yığını ..

    ⁃    Laren! Sen az önce ne dedin!?
    ⁃    Hemen abartma Perenna. Sadece iyiymiş dedim.

Perenna ve Aliana birbirlerine küçük bir "evet biz de yedik!" bakışı attıkları sırada içeri girmeye başladık.

Tam adım atacağım sırada bir şeye takılıp yere düştüm aslında yapıştım desem daha doğru olur.

Eveeeeeet başlıyoruz..!

Laren yani okulumuzun prensesi o çakma sarı saçlarını savurarak yanımdan geçerken küçük bir gülüş altından konuştu:

    ⁃    Aaa hadi ama Trixy, hâlâ mı öğrenmedin düzgün yürümeyi.
    ⁃    B-ben...

Kekeleyerek konuşmaya çalıştığım sırada birinin kolumdan tutarak, sanki çok hafif bir şey kaldırıyormuşçasına rahat tavırla, ayağa kaldırdığını fark etmem bir oldu. Laren şaşkınlıktan kocaman olmuş gözleriyle olanları izlerken neden bu kadar abarttığını anlamadan beni kaldıran kişiye doğru döndüm ve aynı yüz ifadesine büründüm.

Hemen kendime gelip kolumu çektim ve kafam eğik şekilde binaya girdim.

Az önce ne olmuştu öyle? O tutuş da neydi... Sanki, sanki demir kadar sert bir el ama incitmekten korkar gibi yumuşak bir dokunuş.. Demirin soğukluğuyla donarken oluşan o garip hissin verdiği sıcaklık...

Sınıfa gitmek yerine hızlıca kızlar tuvaletine girip soğuk suyun beni kendime getirmesini umarak yüzüme çarpmaya başladım.

KARANLIĞIN KRALİÇESİ:İKİ HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin