Bugünlük bu kadar olay yeter de artar diye düşünürken son dakika golüyle sinir kat sayım ibrenin sonuna dayanmıştı.Karşımda gördüğüm manzara tam olarak içler acısıydı. Onca boş sıra varken kendime, en arkada gözden uzak bir yerde oturmayı tercih ettiğim sıram şu anda işgal altına alınmıştı resmen.
Kimseyle daha fazla muhattap olmak istemezken şimdi bir de sırama oturmuş okula yeni gelen çocuk ve o da yetmezmiş gibi yanındaki Larenle uğraşmak zorunda kalacaktım.
Daha olaylar soğumamışken, ben üzerimdeki siniri atamamışken kendime hakim olamadım ve bir hışımla sırama doğru gittim.
Hayır yani bu kız hep şansını zorlamak zorunda mıydı? Neden ben kaçtıkça üzerine geliyordu ki hiç anlamış değilim.
İsminin aksine huysuz, işine geldiği gibi davranan şımarık bir kızdı Laren ve tahmin edersiniz ki hiç çekilecek tipden biri değildi. Bu da benim şansımdı işte.
Yanlarına gelip gözlerimi dikerek baktım ve içimden bildiğim bütün küfürleri sıraladım. Bunları bir gün yüzüne söylemek üzere kenara koydum.
İşte şimdi başlıyorduk.
- Orası benim yerim! Kalkarsanız çok sevineceğim!
Ne kadar sakin kalmaya çalışarak da konuşsam dişlerimi sıktığım için öfkem belli oluyordu.
Laren gözlerini kaldırıp sinirli sinirli bana bakarken yan tarafında ki okula yeni gelen çocuk konuştu:
- Buranın boş olduğunu söylediler. Kalkmaya niyetim yok ama yanımdakini kaldırmaya ne dersin?
Söylediği şeyle birlikte az kalsın kahkaha atacaktım ki kendimi zor tuttum. Bu da neydi böyle? İlk defa birinin Laren’e böyle davrandığına şahit oluyordum.
Bilirsiniz okulun popüler kızını herkes sever, herkes onunla birlikte olmak ister ama bu çocuk farklıydı. Neden böyle davrandığını düşünmeyi sonraya bırakarak Laren’e döndüm.
Kıpkırmızı olmuş suratıyla ayağa kalkıp yanımdan geçerken attığı öldürücü bakışlardan ne kadar sinirlendiğini anlamak zor olmuyordu.
Evet Laren kendini seven bir insandı, istediği her şeyi bir şekilde elde ederdi ama onu yanında istemeyen birinin yanında olmaya devam etmeyecek kadar kendini beğenmiş ve gururlu biriydi.
Tahmin ettiğim gibi kibirinden ve egosundan taviz vermeden yavaşça kalkıp kendi yerine doğru geçti.
İçim rahatlamadı desem yalan olurdu. Onun o halini görmek bana epey zevk vermişti.
Umarım bu olayı daha fazla uzatmaz da en azından kısa bir süre de olsa nefes alabilirim diye düşünürken gölgeler içindeki tarafım o sinsi gülüşüyle ortaya çıktı:
- Hadi ama Bellatrix. Bu kadar kolay olmayacağını ikimiz de biliyoruz.
Hayır hayır yanlış okumadınız. Bana seslendi kendisi. İsmim Trixy evet ama babam bana çok özel bir isim daha vermişti.
Bellatrix.
Bu ismi sadece babamın kurmuş olduğu krallıkta -sanki bir gün onun yerine geçeceğimi bilirmiş gibi- beni daha iyi ifade etmesi için seçmişti. Çok özel bir isimdi.
Hem çok sevdiğim babamdan bana bir hatıra hem de anlamıyla göz korkutacak kadar cesur olduğumun kanıtıydı benim için.
Bellatrix.
Savaşçı kadın.
Emilia.
Rekabetçi.Evet işte ben herkesin bildiğinin aksine buydum.
Babasının krallığını devam ettirecek savaşçı kadındım.
Karşıma ne çıkarsa çıksın pes etmeyecek olan rekabetçiydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN KRALİÇESİ:İKİ HAYAT
Misterio / SuspensoBir beden iki hayat. Aynı anda iki farklı kişi olmak zorundaydı ama bunu yaparken duygularını birbirine karıştırmamalıydı. Bir tarafı o kadar görünmez, silikken diğer tarafı ben buradayım diye haykırıyordu. ••• Bellatrix, mafya dünyasının gözdesi o...