12.BÖLÜM - HERUS'UN DUYGULARI

16 4 0
                                    


Aynı anda bu kadar baskı fazla gelmişti. Koşarak kızlar tuvaletine girdim. Yüzüme hızlı hızlı su çarpmaya başladım. Soğuk su biraz olsun iyi gelmiş beni kendime getirmişti.

Ne yapacaktım şimdi ben?

Laren'den uzak durmak istiyordum. Onun gibi olup onunla uğraşmak istemiyordum ama biricik arkadaşımı da üzmek istemiyordum.

İki ucu boklu değnek dedikleri bu olsa gerek diye düşündüm.

Gölgeler arasındaki tarafım bir adım öne çıkmak için hamle yapmıştı ki bu sefer diğer tarafım izin vermemiş yerini korumuştu.

Bunun bir uyarı olduğunu anlamak zor olmadı. İki tarafı birbirine karıştırmam gerekiyordu. Bunun için yapmak zorunda olduğum şey ortadaydı ama zorunluluklardan nefret ederdim.

Ne yapabilirim diye düşünürken aklıma gelen fikir biraz olsun içimi rahatlattı.

Eğitim almayı kabul edecektim. Böylece hem biricik arkadaşımın yanında olacaktım hem de ne yazık ki Laren'in daha fazla oyuncağı olacaktım.

Bu her iki taraf için de ideal duruyordu. Peki ya ben..?

Aldığım yeni kararla birlikte tuvaletten çıkıp sınıfa gittim. Adelyta'ya gülümseyerek yerime geçiyordum ki sıramda gördüğüm manzara karşısında biraz şaşırmış hafif de tebessüm etmiştim.

Bir dakika, bir dakika. Tebessüm derken? Bu hoşuma mı gitmişti?

Kafamı hafifçe sallayıp at kuyruğu yaptığım saçlarımı arkaya attım. Yüzüme boş bakışlar yerleştirip yerime oturdum.

Sıramın üzerinde okul voleybol takımının olduğunu bildiğim bir forma takımı ve yanında bir kağıt vardı.

Kağıt aile izin belgesiydi. Anneme imzalatmam gerekiyordu sanırım.  Bugün olanlardan sonra tam sırasıydı zaten diye geçirdim içimden.

Formayı alıp çantama attım, kağıdı katlayıp ceketimin cebine koydum.

- Kabul ediyorsun yani?

Herus merakının sesine yansıdığını gizlemeden sormuştu. Hafifçe ona doğru döndüm, nasıl olduğunu anlamadığım bir bakış atıp geri önüme döndüm. Bu tepkime karşılık:

- Adını da öğrenmiş olduk bu sayede majesteleri. Şahsen tanışmayı daha çok isterdim tabi ki.

Hevesle benimle konuşmaya çalışmasının nedenini anlamıyordum. Neden sürekli etrafımda dolaşıyordu ki? Bunları düşünüp kafamı karıştırmak istemiyordum.

Hocanın gelmesiyle ders başlamıştı.

- Bugün gerçekten asilik günündesin belli.

dedi.

Şaşırmıştım.

Bu benim kendimce uydurduğum, çok sıkıldığım zamanlarda yaptığım bir şeydi. Aynı kelimeyi onun ağzından duymak garip gelmişti. Şaşkın bakışlarla ona dönüp:

- S-sen neden sürekli benim etrafımdasın?

Tereddütle başladığım cümlemi sertçe bitirmiştim. Böyle bir soru sormamam gerekiyordu ama sormuştum işte. Merak ediyordum.

- Ş-şey, arkadaş olmaya çalışıyorum. S-sen az önce konuştun dimi yani ben hayal görmedim.

Konuşmuş olmama şaşırmıştı. O da kekeleyerek cevap vermişti. Bu hali hoşuma gitmiş, gülümsememe sebep olmuştu.

- Şimdi de gülüyorsun.

- Ben de insanım, yapıyorum arada öyle şeyler.

Ben konuşurken yüzümü inceliyordu. Dudağının hafifçe yukarı kıvrıldığını görünce kalbim bir an tekledi.

KARANLIĞIN KRALİÇESİ:İKİ HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin