Başımda beynimi patlatacak derecede bir ağrı vardı. Gözümü araladığımda gri bir tavanla karşı karşıyaydım. Nerede olduğumu bilemememin vermiş olduğu panikle kalkmayı denedim fakat başarılı olamayacağımı anlayınca vazgeçtim. Kıpırdamaya çalıştıkça daha çok geri çekiliyormuş gibi hissediyordum. İçimden bağırmak, haykırmak istiyordum. Sessiz çığlıklarım boğazıma dizilmişti. Hiç bir şey yapamayacağımı anladığım da çırpınmayı bırakıp mecburen etrafı incelemek zorunda kaldım.Odanın her yeri özenle gri ve siyah renkleriyle kuşatılmış gibiydi. Duvarların boyası açık gri bir renkteydi. Yatağın karşısında küçük siyah etrafı minik gri taşlarla çevrilmiş bir tablo vardı. Basit bir tablo olamayacağını bağırır şekilde gözüme takıldığı için daha dikkatli incelemeye başladım. Biraz sonra tablo görünümlü özel bir bölme olduğunu fark ettim ve içimi bir merak kapladı. Aslında bu kadar meraklı bir insan değildim ama odayı inceledikçe içimdeki merak daha da artmaya başlamıştı.
•••
Kendime gelip gelmediğimi anlamak için kıpırdanmaya başladığım sırada kapının açılma sesini işittim. Okula yeni gelen çocuk uzun boyu ve suratsız ifadesiyle kapıya dikildi.
Bana dönerek sert ama incitmekten korkar gibi bir ses tonuyla:
- Korkma. Sadece ilaçların etkisi altındasın. Doktor uyandıktan bir saat sonra kendine gelebileceğini söylemişti.
Söylediklerini sadece gözümle onaylayabilmiştim.
•••
Hadi ama... Şimdiye çoktan buradan çıkıp gitmem gerekiyordu. Hem bu çocuk bir saat dememiş miydi? Bu şey sandığımdan da uzun sürüp canımı sıkmaya başlamıştı.
Biraz sonra elinde bir tepsiyle geri gelmişti bay suratsız. Evet bay suratsız çünkü onu ilk gördüğüm andan beri suratı hep aynı ifadedeydi ve bu artık can sıkıcı bir hal almaya başlamıştı.
Tepside özenle hazırlanmış bir tost ve elde sıkılmış meyve suyu vardı. Ne yalan söyleyeyim bay suratsızdan hoşlanmasamda içten içe sevinmiştim. Biraz daha yemek yemezsem açlıktan ölebilirdim.
Yatağın başucundaki siyah komodinin üzerine elindeki tepsiyi yavaşça bıraktı. Belimden tutup beni hafif doğrultur pozisyona getirdi. Arkama nazikçe yastık yerleştirdi. Bir suratsız için fazla kibar ve misafirperver bir hareketti. Yatağın köşesine oturarak eline tepsiyi aldı. Şaşırsamda ne yapacağını anlayınca engel olmadım ve ağzımı açmayı denedim, başardığıma sevinmiştim çünkü kendimi yeterince yorgun hissediyordum.Yemeği yedirdikten sonra odadan çıktı.
Yemeği yerken biraz olsun kendime gelebilmiştim. Kimseye minnet duymayı sevmediğim için daha fazla burada durmak niyetinde değildim. Artık kendime de geldiğime göre gizlice buradan çıkmayı düşünüyordum.
Tam ayaklandığım sırada aklıma o siyah bölme takıldı. Normalde böyle şeyleri umursamazdım ama bay suratsızın tavırlarından olsa gerek içimdeki merak beni o bölmenin önünde durdurmuştu.
Bölmeyi incelemeye başladığım sırada kapının açılma sesiyle içimden bir siktir çekerek olduğum yerde yaramazlık yapmış çocuklar gibi kalakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN KRALİÇESİ:İKİ HAYAT
Mystery / ThrillerBir beden iki hayat. Aynı anda iki farklı kişi olmak zorundaydı ama bunu yaparken duygularını birbirine karıştırmamalıydı. Bir tarafı o kadar görünmez, silikken diğer tarafı ben buradayım diye haykırıyordu. ••• Bellatrix, mafya dünyasının gözdesi o...