(Bu şarkının akustik versiyonunu bir başka bölümde kullanacağım. Ciddi anlamda dünyanın bütün şarkıları bir yana, bu bir yana benim için. Aşırı sevdiğim ve sebepsiz yere soğuyamadığım tek şarkı.)
(Gökhan Türkmen - Ben Unuturum)
[#thinkabout]
Hazırlanan siparişin konulduğu tepsiyi alan Lalisa, adımlarını kapıya doğru yönlendirdi koridorda ilerleyerek ve bahçeye çıkıp siparişin verildiği masaya doğru adımladı. Masanın yanına geldiğinde elindeki tepside bulunan milkshake'lerden başladı ilk, yerleştirmeye.
"Zaten o ayrılmamış mıydı Sharron'dan, ben mi yanlış hatırlıyorum?" Diye konuştuğunda sadece erkeklerden oluşan 6 kişilik arkadaş grubundaki açık kahve saçlı oğlan, bir diğer arkadaş yanıtladı. "Ayrılmışlardı kanka, ama kız özür dileyince yeniden birleştiler."
"Bunlar da ne salak çıktılar, bir ayrılıp bir barışıyorlar. Hiç de sevmem öyle tipleri." Dedi siparişi veren sarışın genç adam. Lalisa'ya baktığında başıyla selam verdi. "Teşekkür ederiz Lalisa."
Lalisa bakışlarını kaldırıp kendisine teşekkür eden genç adama baktı tebessüm edip. Başıyla rica ederken son milkshake'i de verip Big Yum Menü'yü ortaya koyarken bakışları tam karşısında iki yanında oturan arkadaşlarını takmadan telefonunda mesajlaşan adını Jungkook olarak bildiği genç adama takıldığında genç adam onun kendisini izlediğini fark etmeden elindeki telefonda gelen mesaja güldü. Lalisa bakışlarını kaçırıp hızla doğruldu ve hafif bir selam verip kafenin içine doğru uzaklaşırken dudak büzdü bilmediğini belirtirmiş gibi.
Vay canına, o genç adamın gülüşü ne kadar da güzel görünüyordu öyle. Lalisa bir an kendisinin de gülüşünün o kadar güzel olmasını diledi. "Keşke."
Kasanın başına geçerek tüm kafenin dikkatini üzerine toplayacak şekilde aşırı gürültülü çalan telefonu koşarak açtı ve kulağına götürdü. "Buyrun, ben Martine Kafe görevlisi?"
Sipariş verildiğini anladığında omzuyla kulağı arasına sıkıştırdı telefonu ve hızla bir kalem alarak eline, boş bulduğu bir kağıda not almaya başladı. "Evet dinliyorum, hm hm..."
O siparişini verirken kapıdan giren genç adam, hızla kasaya ilerleyip kendisine baktı. Lalisa kendisine işaret parmağını kaldırıp bir dakikalık süre isteyerek siparişi not almayı bitirip telefonu kapattığında başını kaldırdı ve kendisine baktı. Jungkook dudaklarını araladı. "Bir şişe su yazabilir misiniz?"
Lalisa başıyla onaylayıp verilen siparişe bir şişe su eklerken eğildi ve dolabın kapaklarını açıp paketin içerisinden bir şişe suyu kaparak doğruldu, kapakları kapatıp elindeki şişeyi karşısındaki genç adama verdi. "Buyrun."
Yüzüne baktığında anlık duraksadı belli etmeden.
Genç adamın gözleri, dudakları, burnu, çenesi o kadar orantılıydı ki bakışları bile cezbediciydi... Kirpiğine kadar her bir detay aşırı güzeldi...
Lalisa'nın nefesi kesilmiş gibi görünüyordu.
Hala elindeki su şişesini hafifçe uzatırken Jungkook eğilerek şişeyi aldı. "Sağ olun." Başıyla hafifçe selam verirken Lalisa tebessüm etti. "Bu arada, dişleriniz güzelmiş."
Jungkook bir an afallayıp arkasına dönerek şaşkınlıkla kendisine bakınca Lalisa çekindi. "Gülüşünüzü gördüm de, dişlerinize iyi bakıyor olmalısınız."
Jungkook hala sessizlik içinde şaşkınlıkla kendisine bakarken garipseyerek başıyla teşekkür etti. Lalisa teşekkürünü başıyla selam verip aldıktan sonra Jungkook adımlarını kapıya doğru yönlendirdi, ve bahçeye çıkıp masaya ilerledi. Lalisa dudaklarını birbirine bastırdı ve kendisine lanet okudu. "Kesin yanlış anladı. Keşke söylemeseydim, kahretsin-"
"Pardon bakar mısınız?" Başını elini kaldırarak kendisinin dikkatini üzerine çekmeye çalışan genç kadına çevirdiğinde başını salladı elinde kağıt kalemle kasadan ayrılırken. "Hemen geliyorum!"
[🎶]
Bir süre sonra saat ilerlediğinde, Miyeon yanına geldi ve kendisine baktı. "N'aptın?"
"Hallettim birazını." Diyerek yanıtladı Lalisa. Başını kaldırıp yanındaki genç kıza baktı. "Bugün erkenden çıkacağım, patrondan izin aldım."
"İzin mi?" Miyeon garipseyerek bakınca Lalisa açıkladı. "Tamam, tam olarak izin sayılmaz. Çünkü kendisine mesaiye kalayım mı dedim bakarız dedi, ben de hayır dediğini düşündüm."
"Bakarız dediyse hayır demiştir zaten, ama erken çıkacaksan da fark eder hemen. Bence şimdi çıkma." Miyeon kasanın kapağını kapatırken Lalisa kenara çekildi. "Bilmiyorum. Eve gidip dinlenmek istiyorum, uyumak. Çok uykum var, sabah erken kalktım hem."
"Ben kaldırdım." Dedi Miyeon tebessüm edip. "Ben kaldırmasam akşama kadar beklerdik kafede senin gelmeni."
Lalisa mahçupça tebessüm edince Miyeon hazırladığı fişi çöpe attı. "Boşver, birazdan çıkarsın. Eve gidince güzelce yatıp dinlenmeyi unutma."
"Birtanesin sen." Lalisa kollarını sevinçle Miyeon'un boynuna sarıp sarıldıktan sonra çekildi ve kasayı düzenleyip yeniden verilmek üzere bekleyen sipariş için müşterilerin masasına doğru adımladı. Miyeon arkasından bakarak tebessüm etti.
Tatlı kızdı Lalisa. Omuzlarına dökülen karamel rengi kahküllü saçlarını toplamış, üzerine giydiği beyaz gömleğin altında siyah dar pantolon ve siyah bir önlükle oldukça hoş görünen bir garsondu. Kafede çalışmaya başlayalı yaklaşık 2 sene oluyordu ve Miyeon'la tanışalı da yaklaşık 1 sene olmuştu. Arkadaş canlısı ve bazen fazlasıyla utangaç, çekingen biri olabiliyordu. Yine de, o her haliyle gayet iyi kalpli ve kötülüğün ne olduğunu bilmeyecek kadar saf ve masum kişiliğe sahip bir insandı.
Miyeon başını dışarı çevirdi. Hava güzeldi gayet, güneşin ortalığı yakıp kavurmasına rağmen esen rüzgarla dengeleniyordu. En azından bir nebze de olsa geçiriyordu bunalmayı.
Lalisa'yla bakıştığında yeniden gülümsedi ve genç kızın kendisine gönderdiği güzel gülümsemesine karşılık başıyla teşekkür edip önüne döndü.
(Bölüm Sonu)
"Şarkıyı ilk defa dinleyenler için, beğenebildiniz mi? Gökhan Türkmen'i çok severek dinlerim, şarkıları bambaşka oluyor. Daha bir sürü şarkısını kullanacağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
think about® | #drama (✓)
Любовные романы"Ben hastayım Jungkook... Her geçen gün beni ölürken görmeni bilmektense, benden nefret ettiğini bilmek daha iyi olurdu belki. Beni affet, çünkü sana aşık olduğumu hiçbir zaman söyleyemeyeceğim..." 〄 Karakterler: #jeonjungkook #manobanlalisa Kategor...