Episode | 19th

230 24 2
                                    

(Rauf & Faik - Sunset And Dawn)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Rauf & Faik - Sunset And Dawn)

[#thinkabout]

Aradan 1 saat geçtiğinde nihayet saat meydanına ulaşıp bisikleti kaldırıma bırakarak boştaki taksilerden birine binen Jungkook, elindeki telefonun ekranından adresi gösterdi şoföre. "Hızlı olursak çok iyi olur."

Şoför başıyla onaylayarak arabayı çalıştırdığında Jungkook telefonunu kapattı ve başını cama doğru çevirerek dışarıyı seyretmeye başladı.

Nedensizdi, belki her anlamdan saçmaydı. İçinden onun yanında bulunmak geçiyordu, babası yoktu, nişanlısı yoktu artık hayatında. Annesi birkaç gün öncesinde şehirdışına çıkmıştı, uzun bir süre dönmeyecek görünüyordu. Arkadaş çevresi ondan uzaktı, genç adamın kimsesi kalmamıştı.

Dakikalar sonra taksi durduğunda Jungkook cebinde kalan son parayı şoföre uzatıp taksiden indiği gibi hastaneye giriş yaptı. Danışmandan oda numarasını öğrenip asansörlere bakındı. Bekleyemezmişcesine merdivenleri ikişer ikişer çıkmaya başladı.

Çıktığı her basamakta ona daha da yaklaştığını hissedip istemsiz bir heyecana kapılıyordu.

Kata geldiğinde soluklanmaya fırsat tanımayarak koşar adımlarla koridoru ilerledi. Odaların kapı numaralarına bakarken gözüne ilişen 206 numarasıyla odanın kapısına doğru atıldı. Hışımla açılan kapı nedeniyle dikkati aniden dağıldı bir anlığına, yutkunarak yavaşça kapatıp girişi ilerleyerek odanın içerisine girdiğinde bakışları direkt olarak yatakta yatan genç kızın uykulu yüzüne çevrildi.

Dışarıya bakıyordu, tülü çekilmiş pencereden içeriye sızan gün ışığına doğru.

Jungkook aniden nedensiz bir çekingenlikle bakışlarını zemine çevirdi. Dalarmışcasına girdiği için utandı. Derken Lalisa'nın gripliymişcesine çıkan ses tonuyla bakışları kendisine çevrildi yeniden.

"Neden buradasın?" Diye mırıldandı Lalisa kendisine bakarak. Yüzünde tek bir ifade yoktu. Jungkook dudaklarını birbirine bastırarak başını eğdi. "Geçmiş olsun demeye... Geldim."

Lalisa başıyla onaylayarak teşekkür ederken Jungkook kendisini ürkütmeden sandalye çekip oturdu. Bir süre kendisini süzdü sessizce. "İyi görünüyor gibisin."

"Ciddi bir şey yok," dedi Lalisa başını çevirip kendisine bakarken. "En azından şimdilik. İyiyim."

Jungkook başıyla onayladı.

"Miyeon'la konuşmuşsun." Dediğinde Jungkook çekingen bir tebessüm etti. "Söyledi demek..."

"Benden bir şey saklamaz." Lalisa kaşlarını kaldırdı. "Neden beni görmek istedin?"

Bu soruya nasıl cevap vereceğini bilemedi Jungkook, sonradan kafasında kurduğu cümleyi toparladı. "Geçen sabah beni görmeye gelen sendin, öyle değil mi?"

Lalisa dudaklarını birbirine bastırdı. Jungkook cevap için kendisine bakarken Lalisa bakışlarını ayırmadan konuştu kısık tonda. "Önceki gecesinde beni aramıştın. Kötü olduğunu ses tonundan anlamıştım, biliyorum, insan tanımadığı birisini merak etmez. Tüm gün hem numaramı nereden bulduğunu hem de neden o halde olabileceğini düşündüm. Sabah da ilk işim iyi misin diye gelip bakmak oldu."

"Kontrol etmeye mi geldin yani?" Jungkook kaşlarını kaldırdığında Lalisa endişeyle baktı kendisine. "İyi gelmiyordu sesin. Ne yapabilirdim?"

Haklıydı belki de, sonuçta ihanete uğradığını öğrendiği günün gecesinde intihar etmeyi bile düşünmüştü.

Kendi kendine fısıldadı Jungkook. "Anladım."

"Seni henüz tam anlamıyla tanımıyorum, sen de beni tanımıyorsun." Dedi Lalisa. "Buna rağmen hastaneye kadar gelip benimle konuşmayı seçtiğin için teşekkür ederim."

Eğdiği başını kaldırıp kendisine baktı Jungkook. "Nasıl yani?"

Lalisa başını çevirip dışarıya baktı. Kendi kendine mırıldandı.

"Beni kimse görmeye gelmez, merak etmez."

Jungkook beklemediği bir yanıt alınca cümlenin devamını tamamladı kendi kendine. "Çünkü kimsenin umurunda değildim, olmayacağım da."

Lalisa başını çevirip kendisine bakarak ışık saçan bir gülümseme sunduğunda Jungkook'un gözleri doldu. Genç kızın fark etmemesi için başını eğip parmak etlerini koparmaya başladı.

Buğulanan gözleri yavaş yavaş düzelmeye başlarken Lalisa sakin ses tonunu yeniden duyurdu. "Sanırım arkadaşın olabilirim."

Jungkook başını kaldırdı. "Arkadaş olmak için tanışmak gerekir."

"O halde başla." Dedi Lalisa. Jungkook kendisine baktı, anlık afalladığı için güldüğünde Lalisa gülümsedi. "Hadi ama, başlasana."

"Peki," dedi Jungkook itiraz etmeye gerek duymadan. "Jeon Jungkook ben."

"Hmm," Lalisa yüzünü ekşitti. "Çok klişe oldu, böyle tanıtılmaz."

"Nasıl tanıtılır?" Jungkook bilmiş bir bakış ve sırıtışla baktı. "Sen tanıt o zaman."

"Diyeceksin ki, selam güzellik, ben Jeon soylularının varislerinden Jungkook."

Jungkook kaşlarını kaldırıp güldü. "Kız tavlamaya çalışmıyorum yalnız."

"Gençlerin klasiğidir, erkeksen tavlama taktiğini kullanırsın tanışırken." Lalisa omuz silkti. Jungkook başıyla onaylarken bakışlarını duvara dikti. "Demek erkek olsan kendini tanıtırken kız tavlama taktiğiyle tanıtırdın."

"Yoo, ama karşı cins olunca ister istemez centilmenlik taslarsın. Erkekler yapar." Lalisa yattığı yatakta doğrulup yastığını sırtına yerleştirirken Jungkook garipsedi. "Ne alaka, hem kız tavlamaya gerek yok ki. Herkes işine gücüne bakıyor, belki bir toplantıdasın? O zaman da kadına kendini tanıtırken tavlama taktiğiyle mi tanıtacaksın?"

"Kadının kim olduğuna göre değişir." Dedi Lalisa. Jungkook kaşlarını kaldırarak kendisine baktığında güldü genç kız. "Rahatla, şaka yapıyorum sadece. Ben de Lalisa, günler önce kafede garsonluk yapan ama patronuyla tartışarak kafeden kovulan talihsiz Lalisa."

Jungkook dudak büzdü. "Üzücü."

"Yaa yaa, ne demezsin. Öyle." Lalisa bıyık altından kıkırdayarak başını çevirdiğinde Jungkook kendisine baktı.

İçten bir gülümseme sundu gizliden.

(Bölüm Sonu)

"Yb geldi, devam edelim mi?"

think about® | #drama (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin