Episode | 32th

63 7 0
                                    

(Dedublüman - Yok)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Dedublüman - Yok)

[#thinkabout]

Arabayı evin önüne park etmiş, anahtarı kapatıp montunun iç cebine atmıştı ve yaya yürüyordu sokakları. Ucu bucağı belli olmayan sokak aralarında dolanıp duran Jungkook, kafasının içindeki olayı (2 saat önce bardaki randevusundan çıkarken yıkılmış vaziyette oluşunu) düşünüyordu. Canı çekişir gibiydi. Ciğerine batıyordu kalbinin kırıkları yeniden. Aylar sonra, nihayet toparlandığını zannederken Miyeon'un gelmesiyle altüst olmuştu yeniden. Nasıl düzeleceğini hiç bilmiyordu. 3 ay içinde çok şey değişmişti.

Akustik gitar çalmaya başlamış, nota yazmaya ve resim çizmeye adamıştı kendisini. Yapabileceği her türlü işi yeteneği haline getiriyor, en iyisini yapmaya çabalıyor ve bu sayede kafasını az da olsa meşgul edecek, onu duygularından, içine düştüğü enkazdan uzaklaştıracaktı. Geçen ay bir şirket tarafından fark edilmişti ve grafik tasarımcı olarak işe girmişti. İyi kazanıyordu, en azından ayakta durabilecek kadar. Yetiyordu da artıyordu bile.

Miyeon'un sözlerini düşünüp duruyordu. Kızın hali gözünün önünden bir türlü gitmiyordu ki düşünmeyi bıraksın... İçi, yüreği alev alev yanıyordu duyduklarından sonra.

Ölüyordu demek... Ona olan aşkı sönmüş olabilirdi kırgınlığına karışıp lakin kızın ölecek olması haberi içine fil oturmasına sebebiyet vermişti.

Belki de Miyeon ona geri dönmesi için yalan söylüyordu? Kim bilir, rol yapıp kendisini kandırıyor bile olabilirdi! Lalisa için her şeyi yapardı o kız, emindi bundan Jungkook.

Lalisa'yı anlayamıyordu. Ona git demişti önce, şimdiyse geri dönmesini istiyordu Miyeon'un söylediklerine göre. Ne yapmaya çalışıyordu bu kız?

Sokakta kaldırımdan beri ilerlerken önünden geçtiği karşı kaldırımdaki reklam panolarına takıldı gözü. Yola bakınarak karşı tarafa geçti, yerlere saçılmış tonlarca afiş ve asılmış yeni afişler arasında dolandı gözleri. Asılanlara baktı önce, ilgisini çeken bir şey bulamayınca yere düşmüş afişlere bakındı. Ayağıyla kağıtları devirerek altlarda kalanları görmeye çalışırken üstündekini kenara sıyırmasıyla ortaya çıkan kırmızı bir afiş dikkatini çekti. Durup birkaç saniyeliğine inceledi, ardından eğilip afişe eline alarak okudu yazıları.

"2023 Yılı İl Geneli Aşçılık Müsabakaları! Başvuru yapmak için aşağıda yazılı olan internet sitesine erişim sağlayınız: *******."

Jungkook bir müddet boyunca afişe bakarken durup düşünme fırsatı tanıdı kendisine ve afişin yayım tarihini kontrol ederek kağıdı katlayıp cebine koydu. Sokağı ilerlemeyi sürdürürken cebinden çıkardı telefonunu ve gelen bildirimlere kısa bir göz attıktan sonra cebine attı tekrar.

Sahile vardığında insanların az olması işine geleceğinden hemen boş bir banka oturdu ve cebinden afişi çıkardı, kağıdı açtı.

Yarışmanın detayları başvuru sitesinde yazıyordu, kağıtta yazana göre. Bunun üzerine Jungkook telefonunu çıkarıp siteyi yazdı internete ve giriş yaptı. Başvuru kurallarıyla birlikte yarışmanın içeriğiyle ilgili başlıca yazıyı tümden okuyup ekranı kilitledi genç adam. Arkasına yaslanarak bakışlarını dalgalı denize çevirdi. Karalar bağlamış denizde hiçbir gelgit yoktu.

Sanki o bile genç kızın ölecek olmasına yas tutar gibiydi.

Onunla geçirdiği güzel anlarını düşündü. Hastaneye geldiği günlerde elindeki çiçekleri görünce yüzüne oturan kırmızılığı, gülüşünü saklamak için elini dudaklarına kapatışını, bakışlarını kaçırışı... Daha da eskiye gitti bu sefer, kafede çalıştığı zamanlara döndü. Onu ilk görüşü, müşterilerin masalarına yanaşarak elindeki deftere not alışı, siparişleri taşıyışı...

"Ya da yok ihtimali, ateş olsam cürmümle seni yakmaz."

Hiç mi ümit yoktu?

"İçimdeyim, yanında.
Ya hiç görmez ya da fark etmez beni sandım."

Afişe baktı tekrar Jungkook.

Ne yapacaktı ki? Yarışmaya katılıp finale çıkarak kazanacağı servetin tümünü onun adına mı alacaktı? Lalisa bunu zaten kabul etmeyecekti. Kızın iyileşmeye ihtiyacı vardı, paraya değil. Lakin parayla iyi bir doktor tutabilir ve ona bir müddet daha dünyada kalabilmesi adına süre tanıyabilirdi.

Sonra aklına bir fikir geldi. Afişteki numarayı tuşladı ve arayarak iletişime geçti görevli kişiyle. "Alo?"

Bir müddet sessizlikten sonra elindeki afişe baktı, cevapladı karşıdaki şahısın sorusunu. "Evet, yarışmacıyım: Jeon Jungkook, acemi aşçı."

(Bölüm Sonu)

"Hazır mıyız gençler?
Neye hocam?...
:)"

think about® | #drama (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin