Episode | 21th

138 16 44
                                    

(Emre Aydın & Yaprak Çamlıca - Ölüm Kalım Meselesi)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Emre Aydın & Yaprak Çamlıca - Ölüm Kalım Meselesi)

[#thinkabout]

Merdivenlerin son basamağını da çıkarak koridora giren Jungkook, yanından geçen genç hemşireye çarpmamak üzere kenara çekildi ve ilerledi. Yüzünde ufak tefek bir tebessümle elindeki beyaz çiçeklere baktı usulca.

Lalisa içindi bu çiçekler. Aradan geçen 3.5 haftanın ardından nihayet ona olan duygularını itiraf etme vaktiydi artık.

Acaba tepkisi ne olacaktı...

Çiçeklerden kaldırdığı bakışlarını koridorda dolaştırırken kaldığı odanın önünde olduğunu fark ederek üzerine kısa bir göz attı ve kapıyı tıklattı. Koridordaki sesler yüzünden içeriden gelebilecek sesi duymadığını düşünerek kapı kulpunu çevirdi ve araladı. İçeriye girdi yüzüne bir sırıtış kondurarak. "Lalisa~"

Peşinden kapıyı kapatarak odanın içerisine doğru adımlamadan önce elindeki çiçekleri yüzüne kapattı. Yatağın karşısına geçtiğinde bir süre öylece durdu.

Galiba genç kız uyuyordu, kendisini görmemiş olması gerekirdi bir tepki vermemesi için.

Yüzündeki çiçekleri yavaşça indirdiğinde derin bakışları boş yatakla karşılaştı genç adamın. Elindeki çiçekler hızla zeminle buluşurken yüzündeki sırıtış yavaşça kayboldu.

Yatak toplanmıştı ve Lalisa gitmişti.

Yutkunarak dehşet içerisinde kendisine gelmeye çabaladı, odadan koridora fırladı ve doktorlar odasına doğru koşmaya başladı. Koridorda kendisine çarpan insanlara bakmaya bile tenezzül etmedi, nefesleri düzensizleşmişti adeta. Bedenini aniden derin bir korku kaplamıştı.

Odaya varmak üzereyken içeriden çıkan iki üç doktorun kendi aralarında konuştuklarını fark etti. Tek nefeste seslendiğinde doktorların görüş açısına girmesiyle beraber doktorlardan birisi diğerlerine müsaade verdi.

Jungkook kendisine bakan doktora dehşet içinde merakla bakarken titreyen sesiyle sordu. "202 numaradaki hasta... Lalisa Manoban- O nerede?"

Doktor bir süre sessizce yüzüne bakarken Jungkook yutkundu. "C-Cevap verir misiniz?..."

Derin bir nefes alarak başını eğdi doktor. "Hastayı kaybettik."

Jungkook'un aniden nefesi kesildi.

'Hastayı kaybettik.'

Dolan gözleri görüş açısını kısıtlarken bakışlarını kaçırma gereği duydu. Bacakları titriyor, ayakta durmakta zorluk çekiyordu. Gözlerinden birer birer firar eden yaşları zeminle buluşuyor, dudakları titriyordu.

Ölmüştü...

Konuşmak istiyor, ancak iki dudağı arasından tek bir kelime dahi çıkmıyordu. Boğazına dizilmişti tüm sözcükler, ciğerleri sanki oksijensizmiş gibi içine çekilmişti. Aldığı her nefes kalbine batıyor, sıkıştırıyordu.

Canı acıyordu, çok fazla acıyordu.

Doktor kendisine bakmadan kısa bir sözle veda etti. "Başınız sağ olsun."

Genç adam o kadar kötüydü ki doktorun gidişini dahi fark edemedi. Titreyen bacakları onu her an yere yığacakmış gibiydi, ellerini duvara yapıştırıp sırtını yasladı. Dolu gözlerinden her saniye akan yaşları yüzünü ıslatırken dizleri dayanamadı, ve kendisini yere bırakan Jungkook o anki acıyla gözlerini yumarak yüzünü buruşturdu, yaşların akmasına izin verdi.

Sevdiği kadına onu sevdiğini bile söyleyememişti.

Ölmüştü.

Onu kaybetmişti...

Bunu kabul etmek istemedi. O kadar kolay mıydı bir insanın ölümünü kabullenmek? İmkansızdı.

Ölüm asla kolay bir şey olamazdı. Basit görünürdü lakin kolay kelimesi için fazla zordu, hafif kelimesi için fazla ağır hisler barındırırdı içinde.

Bu gerçek olamazdı.

Tanrıya yalvarmaya başladı içinden. 'Lütfen,' diyordu defalarca. 'Beni öldür, bununla yaşamak için güçlü değilim. Öldür beni tanrım, onunla olmama bir kez olsun izin ver yalvarırım...'

Ama tanrı, izin vermiyordu.

Lalisa sonsuza dek gitmişti.

(Bölüm Sonu)

"Ölümü nasıl anlatabilirim bilmiyorum ancak sonraki bölümde anlatmaya çalışacağım.
Biliyorum, sindiremiyoruz.
Üzülmeyin. :')
Geçecektir."

think about® | #drama (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin