(Gökhan Türkmen - Lafûgüzaf)
[#thinkabout]
Yarışma bitmiş, geçirdiği baygınlık nedeniyle genç adam ikincilik kazanmıştı. Stüdyodan çıkıp koridordan beri arka mutfağa girdiğinde üzerindeki önlüğü çıkardı ve elinde tıpkı bir kağıtmışcasına gelişigüzel buruşturup fırlattı tezgaha doğru. Başını eğdi bir eliyle tezgaha dayanırken. Dolmuş gözlerinden yaşlar boşaldı mermer zemine doğru, parmaklarıyla göz pınarlarına bastırarak yaşlarını durdurmaya çabaladı.
Kaybetmişti.
Genç kızın iyileşmesi ve sağlığına kavuşması umuduyla aylar boyu çalıştığı yarışmada ikincilik kazanarak elenmiş ve ameliyat ücretini karşılayacağı parayı kazanma hakkını da böylelikle kaybetmişti.
Hayat zordu, insanlar çocuklarını okutabilmek uğruna bir umut hayata tutunmaya ve ayakta durmaya çabalarken ne zorluklar çekiyorlardı. Verilen tüm emekler bir anlık yaşanılan boşlukla birlikte gidiyordu ve ardında bıraktığı koca bir hayal kırıklığıyla beraber 'hiçbir şey' oluyordu.
Bu olay Jungkook için iyi bir hayat tecrübesi olmuştu. Hiç unutmayacağı bir an, bir hikaye kesitiydi. Rakibinin sözlerini hatırladığında ağlamaktan kıpkırmızı kesilmiş yüzü utanç içerisine büründü.
Sırtını mutfak tezgahının dolabına vererek dizlerini kırıp çömeldi ve acısını hissetmediği bir küt sesiyle yere düşer oldu, oturdu. Ellerini yüzüne kapatıp alnı ve şakaklarına bastırdı.
Birkaç dakika. Bütün emeklerinin çöpe gidişi yalnızca birkaç dakika sürmüştü.
Kapı açılma sesini işitti fakat başını çevirip bakma gereği duymadı. Umursamıyordu ve umursamak da istemiyordu.
"Jungkook!" Miyeon'un sesini duyduğunda gözlerini yumdu, genç kız yanına doğru koşar adımlarla gelip önünde çöktüğünde bileklerini tuttu ve çekmeye çalıştı. "Jungkook, gayet iyiydin. Gayet iyiydin, duydun mu beni? Sorun yok, gerçekten. Duyuyor musun? Cevap ver bana. Hadi Jungkook, geldim bak."
Jungkook yüzünü buruşturduğunda gözyaşları yanaklarından çenesine doğru süzüldü. Bunu gören Miyeon'un yüzü düştü, üzüldü. "Yapma böyle, elinden geleni yaptın sen..."
Başıyla reddetti Jungkook. Titrek bir nefes aldı ağlayışlarının arasından. "Kazanamadım... Onun ameliyat parasını ödeyecek gücüm yok, tek şansımız buydu."
Kalınlaşmış ve değişmiş ses tonuyla ne söylediğini anlamakta güçlük çekti Miyeon. "Jungkook-"
"Yanında olabilmemin tek yoluydu, onu da kaybettim!" Ağlaması şiddetlenince Miyeon ağzını açmaktan, konuşmaktan vazgeçti ve sadece yapması gerekeni yapmayı tercih etti: Jungkook'un bileklerini yüzünden çekerek ona sımsıkı sarıldı. "Sorun değil."
Miyeon kalınlaşan ve titremeye başlamış ses tonunu azalttı fısıldar gibi. Dolmaya başlamış gözlerini etrafta dolaştırdı. "Sorun değil..."
Izdırap duygusu. İnsanı en savunmasız olduğu yanından vuran acımasız tarafıdır derler.
Ailesi, sevdiği kız, bir zamanlar nişanlandığı kişi, evi arabası, arkadaş çevresi, parası pulu, kendi benliği... Hayatını kaybetmişti Jungkook. Farkında değildi. Her şeyini kaybetmişti.
Onun için bu yarışma çok büyük bir önem arz ediyordu ve kumara girmiş de batmış gibi hissediyordu. Miyeon ise ona acı haberi vermek için uygun zamanı beklemesi gerektiğini düşündü, genç adamın en ihtiyacı olduğu zamanda yıkıcı haberle ruhunu da kaybedecek olmasından korktu.
Lalisa'nın o sabah vefat ettiğini söylemeye gelmişti ve söyleyemedi.
(Bölüm Sonu)
"1 bölüm..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
think about® | #drama (✓)
Roman d'amour"Ben hastayım Jungkook... Her geçen gün beni ölürken görmeni bilmektense, benden nefret ettiğini bilmek daha iyi olurdu belki. Beni affet, çünkü sana aşık olduğumu hiçbir zaman söyleyemeyeceğim..." 〄 Karakterler: #jeonjungkook #manobanlalisa Kategor...