O cümleleri kurduğu an canım acımıştı. Kendini bana nasıl bir yük olarak görebilirdi ki. Bu saçma konuşmaya daha fazla devam etmemesi için bir şey yaptım. Ya da o an bunu yapmak istediğim için yapmışımdır belki de. Kalp atışlarımı hızlandıran bir şey. Umarım sadece benim kalbim bu kadar hızlı atmıyordur.
--
Can yakıcı sözlerini sona erdirmekte kullandığım yöntem lanet olsun ki dudaklarımdı. Hemen onun dudakları üzerinde olan...
Ansızın yaptığım düşüncesizce atakla birlikte Chen'den daha çok şok olduğuma emindim. Öyle ki bu durumda ne yapacağımı bilemez bir halde durup, kapalı gözlerimin ardından Chen'in yumuşak dudaklarının dudaklarımı okşamasına müsade ediyordum.
Lanet olsun ne yapacağım hakkında tek bir fikrim yoktu. Neden böyle bir şey yaptığım hakkında da.
Ne beynim ne de kalbim bu heyecana dayanamamış olacak ki ikisi de resmen durmuştu. Onları hayata geçiren şeyse durmalarına neden olan şeyle aynıydı.
Chen'in hemen omuzlarımda hissettiğim elleri beni saniyeler içinde geriye savurduğunda kapalı gözlerimi açıp öpücükvari hareketim için mantıklı bir açıklama bulmaya odaklandım. Ama sanırım Chen'in merak ettiği ilk şey bu değildi.
"S-sen... Gay misin?!" derken sesindeki aşağılayıcı ton zihnimde yankılandı.
Farkında olmadan halıyı inceleyen gözlerimi Chen'e odaklamak için başımı kaldırdığımda bana bakışlarında görebildiğim şey açıkça iğrenmeydi. Bir anda içimi yakan o acı hissi örtmek adına yüzüme alaycı olduğunu tahmin ettiğim bir gülüş takındım.
"Hah, cidden mi? Tek sorunun bu mu?" derken oyunculuk yeteneklerimin sınırlarını zorluyordum.
Onu öptüğüm için göstereceği her türlü tepkiye hazırdım ama buna değil. Tercihlerim yüzünden bana bir pislikmişim gibi davranmasını kaldıramazdım. Bu benim suçum değildi.
"Ne demek tek sorunun bu mu?! Bir aydır seninle aynı evde kalıyorum ben; yeri geldi aynı yatakta yattığımız oldu seni sapık herif!" derken gitgide yükselen sesiyle üzerime yürümesi korkmama sebep oluyordu.
Aramızda yalnızca birkaç adım kaldığında kendimi savunmam gerektiğini hissettim.
"Sapık mı? Sana yardım ettim ben! Böyle mi teşekkür ediyorsun!"
Üzerime gelirken attığı her adımda vurgulayarak söylediği sözleri içimdeki kaçma hissini uyandırmıştı. Chen ne zamandır bu kadar korkunç gözükebiliyordu.
"Bir daha. Sakın. Bana dokunma!" dediği anda kasıklarımda hissettiğim tarifsiz acının kaynağı Chen'in ekstra güç yüklenmiş bacaklarından geliyordu.
Attığı tekmeyle kasılıp kaldığımda siniri henüz geçmemiş olacak ki sol şakağıma güzelce bir sağ kroşe indirdi. Ve yere düştüm. Chen'se hala hırsla karnıma tekme atıyordu. Neyse ki bacağı henüz yeterince güçlenmemişti ve darbeleri zayıftı. Attığı her cılız tekmeyle aklına gelen tüm nefret sözlerini kusuyordu.
Malum bölgede hissettiğim yoğun acı Chen'i durdurmamı engellese de zihnimi toparlayıp Chen'in bileğini yakaladım ve onun da düşmesini sağladım. Ardından anın getirdiği adrenalin sağolsun tüm o cazgırca hareketlerini bastırmayı başarıp bileklerini yakaladığımda bacaklarını gelişigüzel havada savurmaya başladı.
Yeterince güçlü değildi ve şimdiden bana karşı koymaktan yorulmuştu. Bunu fırsat bilerek bacaklarını da etkisiz hale getirmek için güç bela Chen'in üzerine yuvarlandım ve bacaklarının üzerine oturdum.