"Önce sen anlatmalısın Chen..." derken kollarımı etrafına sardım. Bedeni adeta kollarım arasında kaybolmuştu. Vücutlarımızın uyumu fazla güzeldi.
"... Dün bu evde yaşananları."
***
Kolllarımın arasında biraz daha küçülürken onu daha sıkı sardım. Aklımdan geçen binlerce senaryo vardı fakat tüm sorunun cevabı Chen'deydi. Bu yüzden kısık sesiyle başladığı konuşmasını dikkatle dinledim.
"Tıpkı babam gibi bir korkak olduğumu söyledi... Üzerime yürüdüğü sırada... az da olsa korktuğumu inkar edemem, Kai. B-ben emin değilim ama onunla ilgili çok kötü bir şey hissettim. Hatıralarım beni yüz üstü bıraksa da onun iyi birisi olmadığına eminim."
Sona doğru sesi kırılmıştı. Ve o pislik adamın söylediğinin aksine o kesinlikle korkak değildi. Geceleyin kötü ruhlardan ve korku filmlerinden korktuğumda yanına sığınmak isteyeceğim kadar cesurdu. Şimdiyse onun bana sığınmaya ihtiyacı vardı ve bunu zevkle yerine getirecektim.
"Shhh, sorun yok Chen. Devam et hadi."
Başını sallamasıyla hareketlenen saçlarının kokusu bir kez daha burnuma doldu.
"Ne demek istedi bilmiyorum ama bildiklerimi kimseye söylemememi istedi. Aksi takdirde sonuçlarına katlanırmışım... Bahsettiği şey her neyse tekrar öğrenmeliyim, Ka- yani Jongin. Bu çok önemli, anlıyorsun değil mi?"
Kafasını beni görebileceği kadar çevirip gözlerimizi birleştirdiğinde dudaklarımı birbirine bastırıp onaylar şekilde başımı salladım.
"Hepsi bu mu? Bunlar başa çıkamayacağımız şeyler değil Chen, biliyorsun. Neden bu kadar..."
"Korktum?" diye tamamladı sözümü. "Çünkü her şey çok karmaşık. Geçmişe dair tek bir şey hatırlamazken, onunla uğraşmak hatta onu düşünmek bile başımı ağrıtıyor. Üzerine amcam olduğu söylenen adam tarafından bir zamanlar bildiğim bir şey için tehdit ediliyorum. Bir de sen varsın tabi. Tanrı aşkına şu pozisyona nasıl geldik, daha birkaç dakika önce önümdeki yiyeceklere gömülmüştüm ben!"
Değişen ruh haliyle sırıtmama engel olamadım.
"Hadi ama memnun olmadığını söyleyemezsin. Değil mi?"
"Aaah Tanrım! Bir an önce araştırmalara başlamalıyız." derken elleriyle saçlarını dağıtarak kollarımın arasından uzaklaşıp ayağa kalktı. Ben de hemen ardından doğruldum.
Demek benden utanıyor :)
"Chen."
"Önce temel bilgilerden başlamalıyım. Bir de amcamın ve benim de yakın olduğum birilerini bulmak işe yaray-"
Konuşurken aynı zamanda odada volta atıyordu.
"Chen."
"...-abilir ama tanımadığım kimsenin samimiyetine güvenemem."
"Chen sana sesl-"
"Arşivleri incelemeliyiz! Evet, bu en doğ-"
"JONGDAE!"
"O-oh! Efendim?"
Cebimden çıkardığım anahtarı parmaklarım arasında sallarken konuştum.
"Eğer bir an önce araştırmaya koyulacaksak önce buradan çıkmalıyız."
***
Ben sapık değilim.
Bazı dürtülere sahip olduğumu inkar edemem tabi ama bu sapık olduğum manasına gelmez değil mi?