Bölüm-3

692 60 18
                                    

Kapı sesiyle kendime geldim. Kaç saat uyumuştum bilmiyorum ama ne zamandır bu kadar uzun uyumamıştım. Ağrılarımı umursamamayı başarabilirsem eğer, bu hastane olayı hiç de fena değildi. Tabi sonrasını düşünmezsem.

"Umarım bugün daha iyisindir Kai. Taburcu olma vaktin geldi."

Ah sonunda buradan kurtuluyordum. Gerçi fena sayılmazdı.Yatmaktan başka birşey yapmıyordunuz sonuçta.

"Ah,tabi herşey için teşekkürler." Hemşire'ye gülümseyip üstümü giyinmek için dolaba doğru yürüdüm.

"Çıkış işlemlerin için giriş kattaki danışmaya uğrasan iyi olur."

Birde işlem ıvır zıvır olmasa hastane fikri aklıma yatabilirdi. Ve birden aklıma aslında hastane macerama sebep ve ortak olan kişi geldi. Tamam ağır yaralı olabilirdi ama paramı, gitarımı ya da herneyse çalmaya nasıl cürret edebilirdi.

Üstümü giyinip şu olayı çözmeye gittim. Normalde her cumartesi bu saatlerde en sevdiğim abur cuburları hazırlar televizyon karşısına geçerdim. Şimdi ise böyle şeylerle uğraşıyorum.

Açıkçası direk polise gidip ifade vermem gerektiğini biliyordum ama onun yanına gidip tüm öfkemi yüzüne kusmak daha çekici geliyordu. Olabildiğince dikkat çekmemeye çalışarak üst kata çıktım. Neredeyse Min Seok'a yakalanıyordum ama son anda paçayı kurtarıp kendimi malum şahsın odasına attım. Yine.

Ve yine uyuyordu. Hani eğlencesine morfin mi yiyordu bu çocuk anlamadım. İçeri adımımı atmamla tişörtümün kapıya takılıp dengemi kaybetmem aynı anda oldu. Dengemi kaybedip yatağa düşmem de aynı şekilde. Siktir! Acılı bir şekilde inleme duymam da o saniyede gerçekleşti.

"AAAAHH--"

Hayır. Kesinlikle cani birisi olduğumu söyleyemezsiniz. Ağzını kapamak zorundaydım yoksa herkes buraya toplanıcaktı. Üzgünüm ama acısını içinde yaşamalıydı. En azından bir süreliğine.

"Canının yandığını biliyorum ama sesini kes tamam mı? Tüm bu olanların üzerine başıma yeni belalar açma. Sakın!" diediğimde boş gözlerle bana bakmaya başladı. 

Hala elimi çekmekte tereddüt edip, diğer yandan da kimsenin gelmediğine emin olmaya çalışırken elimde hissettiğim ıslaklıkla neye uğradığımı şaşırdım.

Bu çocuk şimdi de elimi yalıyordu. Elimi yalıyordu! BENİM! ELİMİ!

Hızlıca elimi çekip tiksinmiş bir ifadeyle elimi pantalonuma sürterek kurulamaya başladım. Ama tahmin etmediğim bir şey vardı...Siktir! Yine...

"YARDIM EDİİİN! ADAM ÖLDÜRÜYOLAAAAR!"

Ben sana bunu sonra ödetirim. Nasıl bir insan ya böyle. Hem onun yüzünden hastanelik olayım. Hem başıma belalar açsın. Bu düşüncelere dalmışken içeri beklediğim gibi doktor ve hemşireler girdi. Sesli bir şekilde nefesimi dışarı verdim.

"Lütfen dışarı çıkar mısınız? Şu an burda durmanız uygun değil beyefendi, lütfen." Diyip beni dışarı sürüklemeye çalıştılar.

"Ya bir saniye, onunla konuşmam gerek, bana borçlu!"

Çok sevgili doktor beni de peşinde dışarı sürükleyip dışarı çıktı. Sanki içerdekilerin duymasını istemiyormuş gibi kapıyı kapattı ve kafasına bana yaklaştırarak konuşmaya başladı.

"İçerdeki hastayı tanıyor musunuz?"

"Sayılmaz. Onun yüzünden bu haldeyim ve şimdi içeri girip onun kim olduğunu öğrenmeliyim."

Best LuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin