"Planımız işe yarıyor öyleyse desene."
Duyduğum cümleyle tam anlamıyla şoka uğramıştım. Demek bunların hepsi bir oyundu. Ve ben çok büyük potlar kırmıştım.
Ve tüm bunları gerçek sanıp umutlanmışta olabilirdim. Eğer şu an bu kapıyı dinlemeseydim daha fazla umutlanıp kötü şeylere yol açabilirdim.
Bunun hesabını ödeyeceklerdi. Kapıyı açıp karşımdakileri ağzı açık bir şekilde bırakıp asıl adamımızın kolundan sürükleyip dışarı çıkardım.
"Sen her şeyi duydun mu? Ne zamandır ordaydın?"
Çok yanlış insana çattınız. Bana, Kai'ye yapılacak en son şeydi bu.
"Kendini bir oyunculuk ajansına falan yazdırmalısın. Havada karada kaparlar seni."
Konuşmamı bitirmemle yutkunması bir oldu.
"Hayır, Kai düşündüğün gibi değil. Aslınd-"
"Aslında ne? Aslında düşündüğünden daha fazlasını mı planladık diyecektin."
Bir şey demesine fırsat vermeden konuşmaya devam ettim. Aynı zamanda ona doğru yaklaşıyordum.
"Şimdi sana ne yapacağımı merak ediyor musun?" dediğimde yüzü bembeyaz olmaya başlamıştı bile.
Kafasını aşağı, yukarı salladığında şirinliğine gülümsememek için kendimi zor tuttum.
"Bence yüzün beyazlamak yerine kızarmalı Chen. Bu oyununuzun hesabını sen ödeyeceksin çünkü."
Y/N: İşte sürprizzz :D