Bölüm 8 [Part 1]

607 50 20
                                    

Karşımdaki kişi beni tanıdığını söylüyordu. Hafızamı kaybettiğim için bir şey hatırlamadığımı söylemek istiyordum. Ama bana sevecen gözlerle baktığından onu tanımak istiyordum.

Anlamsız gözlerle bakmaya devam ettim. Büyük bir sorun içerisindeydim. Şimdiye kadar hafızam bana pek sorun yaşattırmamıştı. Birkaç baş ağrısı dışında. Ama şu an gerçek yüzümde bir bomba etkisi yapmıştı.

Ben hafızasını kaybeden bir insandım. Beni seven bir ailem, arkadaşlarım vardı belki de. Ve ben onları hiç araştırmamıştım. Araştıracak pek bir bilgim olmayabilirdi ama hiç çabalamamıştım da. Kai ile düzgün bir şekilde yaşamaya alışmıştım belki de. Yaşamaya mı yoksa Kai'ye mi bunu şu an düşünmemeliydim.

Biri boğazını temizlemişti. Kim olduğuna bakmak için eğdiğim başımı yerden kaldırmamla başımın dönmesi bir oldu. Gözümü kapatıp açtım.

"Ben içerideyim. Sehun, bir şeye ihtiyacı olursa Chen'e yardımcı olursun." demişti yeni patronum. Gerçi kafenin ismini gördükten beri hala gülesim geliyordu. Bu ciddi ortamda gülme fikrini sonraya bıraktım.

"Teşekkürler efendim." diyip eğildim. Suho gülümseyip içeri gitti.

"Chen mi? Şimdi de bu takma isimle mi dolaşıyorsun. Cidden şakayı kes Jongdae, sıkmaya başladı."

İsminin Baekhyun olduğunu öğrendiğim en yakın arkadaşıma üzgün bakışlarla bakmaya devam ettim. Ne diyeceğimi bilmiyordum ama artık konuşmam lazımdı.

---

"Vaay bee! Demek sen bizim Chen'in en yakın arkadaşısın?" derken aynı zamanda eliyle Baekhyun'un omzunu patpatlayan Chanyeol hayatımda gördüğüm en etkili ölüm bakışına maruz kalmıştı.

Henüz bir kaç saat olmuştu yanımızdan ayrılalı ama nasıl olduğunu çözemediğim bir şekilde yine burada, yanımızdaydı. Ne zaman bir olay olsa dibimizde bitiverdiğini farkedeli henüz çok olmamıştı ve bu Chanyeol'dan tırsmam için yeterli bir sebepti.

"Sence de bu çok bayağı bir tesadüf(!) olmadı mı Chen? Bence ona güvenmemeliyiz." dediğinde Kai'nin yaratmaya çalıştığı 'buralar komple benim' imajına gülmemek için zor durmuştum. Neyse ki Baekhyun'un aniden cırlamasıyla gülünecek bir ortam da kalmamıştı.

"SANA ONUN ADI JONGDAE DİYE KAÇ KEZ DAHA TEKRAR ETMEM GEREK HAA!"

"..."

"..."

"..."

"E-evet... Jongdae... Bir soyadı da vardır eminim?" diye sorarcasına konuştuğunda Chanyeol'un sürekli yanımızda oluşuyla ilgili düşündüğüm tüm o haince şeyler için özür dilemeyi kendime borç bildim.

Neyse ki Baekhyun da birden parladığı gibi yine birden sönmüş, sevimli gözlerle bakmaya başlamıştı. Az önceki tavrını görmesem sırf şu bakışları için bile onu evimde besleyebilirdim.

"Kim. Jong. Dae." diye tekrar etti her heceyi özenle telaffuz ederek. Ben tam ismimin ne de şirin olduğu hakkında derin düşüncelere dalacakken Baekhyun konuşmasına ara vermeden devam etti. Keşke etmeseydi... (Y/N: Bunun için üzgünüm :'( )

"Ama sen ona kısaca Jong d(a)e." dediğinde yaptığı espriyi(!) idrak edebilmem için on saniye kadar boş gözlerle Baekhyun'a bakmam gerekmişti.

Chanyeol şimdiye kadar hiç görmediğim büyüklükte tepkiler sergileyerek kahkahalara boğulurken Kai'nin bile yandan yandan attığı gülüşleri fark ettiğimde toplandığımız masanın ortasına kusmak istedim. Evet. Kesinlikle kusmak istiyordum.

Best LuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin