Bölüm-8 [Part-2/Hangover]

787 48 17
                                    

Fırlattığı yastığı alıp tam karşı atağa geçeceğim sırada küfür dağarcığımı genişletmemi sağlayacak günün en keskin çığlığı Baekhyun sayesinde kulaklarımın ırzına geçti.

"CHAAANYEEEOOOOL!"

---

Nanosaniyeler içinde bu çığlığın hangi duyguları barındırdığı konusunda seçenekleri gözden geçirdim.

Canı yandığı için bağırmış olabilir miydi?

Hayır. Sesinde kesinlikle acı yoktu.

Belki bir yardım?

İkinci kez hayır. Bu öylesine bir çığlıktı ki beş metre yakınındaki her şeyi yıkabilecek güce sahipti; kesinlikle acizliğe değil.

Şehvet olabilir miy-TABİKİ DE HAYIR. Bu seçeneği göz önünde bulundurduğuma bile inanamıyordum. Dün gece her ne içtiysem kafası hala devam ediyordu. Buna eminim.

Son seçenek de zihnimde belirdiği sırada Kai saniyeler içinde az önce yerden aldığı pantolonu ayak bileklerinden geçirdi ve bir yandan pantolonunu çekerken diğer yandan da telaşla sese doğru koşturdu.

Çünkü Baekhyun'un çığlığının ardındaki sebep her ne ise, Baekhyun elle tutulur şekilde sinirlenmişti. Etrafını çevreleyen gri bulutlarla kaplı simsiyah aurasını buradan hissedebiliyordum.

Vakit kaybetmeden Kai'nin peşine takılıp neler olduğuna bakmaya karar verdim fakat kapıdan dışarı atacağım ilk adımda henüz giyinmemiş olduğum kafama dank etti. Ama şu an Chanyeol'un başı dertte olabilirdi, ben de bu yüzden 'yiğidin malı meydanda' olur dedim kendi kendime ve hız kaybetmeden Kai'nin ardından ilerledim.

Salona adım atmamızla beraber Kai zaten oldukça hızlı olan adımlarını daha da hızlandırdı ve odanın köşesindenduyduğumuz garip ve kesik seslerin kaynağına ulaştı. 

Gördüğüm şeylerle şok olmuştum çünkü hayatımda görüp görebileceğim en delice sahne karşımdayı.

Baekhyun'da beni aratmayacak derecede çıplak bir şekilde, yine aynı şartlardaki elleri doğalgaz borusuna bağlı Chanyeol'a en sıkı yumruklarını savuruyordu. Yeolun çoktan kaşı ve dudağı patlamıştı. Baekhyun'un sinirlendiğinde korkunç olduğunu fark etmiştim ama bu hayallerimin de ötesindeydi.

Kai tüm gücünü kullanarak Baekhyun'u Chanyeol'un üzerinden almayı başarmıştı ama Baekhyun'un durmaya niyeti yoktu. Ben de bu sırada devreye girmemin iyi olacağını düşündüm. Hani olur ya filmlerde, gözü dönen kişiyi durdurabilecek tek güç onun en değer verdiği kişinin sözleridir. Ben de öyle olur sanmıştım. Bu yüzden Kai'nin kolları arasında havaya tekmeler savuran Baekhyun'u Kai'ye yolladığım 'Merak etme, bende' bakışıyla kendime çevirdim.

Sandığım gibi de oldu. Harbi harbi Baekhyun beni görünce biraz sakinleşti ve hüzünlü olduğunu tahmin ettiğim bakışlarla bakmaya başladı. Bu sırada da Chanyeol Kai'ye artık ellerini çözmesini istediğine dair bir şeyler çığırıyordu.

Şimdi tüm bu kargaşanın esas sebebini öğrenme vakti gelmişti.

"Baekhyun sen manyak mısın? Ne saldırıyorsun çocuğa deli danalar gibi?"

"NEDEN Mİİ? NEDEN MİİİĞĞĞ! ŞUNA BİR BAKSANA SEN" diye bağırıp arkasını döndü ve hafifçe eğildi. İlk önce olayı anlamayıp bulunduğumuz pozisyondan ötürü afallasam da -yalnızca baksırla duran iki adamın bu halde durmasıinanın hiç hoş değil- birkaç saniye içinde Baekhyun'un bana asıl göstermek istediği şeyi fark ettim.

Best LuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin