#edebiyat etiketinde 93. Sıradayız. Seviliyorsunuz, daha çok büyüme dileği ile 🧚
Bavuluma salak salak bakarken kızlar ne giyeceğini seçmiş üstünü değiştirmeye bile başlamışlardı.
- Off.
Birazdan akşam yemeği için otelin restoranına inecektik. Ve evet güzel de olmalıydık ne yazık ki. Kanun gibi bir şeydi bu. Otelde akşam yemeklerinde grand tuvalet giyinmek şarttı. Nedeni bilinmez ama öyleydi işte. Tüküreyim böyle hayatın içine.
Bavuldan bu kıyafetleri çıkarıp hemen üzerime geçirdim. Çok şık olmak beni hep rahatsız ediyordu. Bir akşam yemeği içinde çok süslenmeye gerek yoktu. Hem şık hem spor olan bu kombin tam bana görelikti. Altına tişörtün renginde spor ayakkabı giydim. Aslında bej rengi bilekten, orta topuklu ayakkabı da güzel olurdu ama ben ve rahat olma alışkanlığım yine spor ayakkabıya yönlendirmişti. Orta uzunlukta ki saçlarımı açık bırakıp güzelce taradım. Fön de çekebilirdim ama bu doğal dalgalı hali hoşuma gidiyordu. En sevdiğim lavanta kokulu parfümümü sıkıp çok küçük bir makyaj yapmıştım.
Erkekler bizi beklemeyeceklerini söylemişlerdi. Ve açıkça çok geç kaldığımızı, hazırlanmamızın çok uzun sürdüğünü söylemişlerdi. Yalan... Belki çok az doğru ama çok az.
Tamamen hazır olunca odadan çıkmış asansörün gelmesini bekliyorduk. Biz beklerken Pelin, Merve ve Zülal de bize katılmış hep birlikte restauranta doğru sohbet ede ede varmıştık. Kendimize bir masa bulmuş açık büfeden ne istiyorsak almış yemeklerimizi yiyorduk. Erkekleri satmış sayılabilirdik ama kız kıza muhabbet daha bir çekiciydi.
Merve: Bence Billie aldığı tüm Grammy'leri hak ediyor. Kız her şeyi ile kusursuz, hemde bu yaşta!
Zülal: Evet ama geçen sene 5 tane birden alması da çok dikkat çekti. Keşke böyle olmasaydı.
Miray Ece: Ben Harry ödül alınca çok mutlu oluyorum ya, o adam da hak ediyor.
Doğa: Evet evet.
- Bence Dua yerine başka birisi alabilirdi. Ya bende çok seviyorum aslında ama ne bilim.
Pelin: Ama Dua'nın kıyafeti yakıyordu. Bayıldım.
Tabakta ki fırın patatese çatalıma batırıp ağzıma attım. Onu içerken bardakta ki fantamdan bir yudum aldım.
Pelin: Ee bu akşam içiyor muyuz?
Doğa: Elbette!
- İlk günden mi? Hem yaşınız küçük ya niye içiyorsunuz?
Zülal: Nasıl yani sen içmiyor musun? Ya da hiç içmedin mi?
- Yo sadece tadına baktım bir kere. O kadar.
Pelin: Bence kaçırıyorsun. Hem bir süre sonra bir şey hatırlamıyorsun zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bela Mısınız Lan Siz?
Teen Fiction"Yapma..." Dedi. Dediğinden hiç bir şey anlamadığım için hala bulanık olan gözlerimi masmavi denizden çekip ona çevirdim. -Ne? : Ağlama -İyide bu seni ne alakadar eder? : Çirkin oluyorsun, zaten çirkinsin. Sinirden güldüm "çorkon oluyorsun bla bla...