on

34K 2.7K 2.7K
                                    


Medya: Boran

Enişte bey için isimde karar kılamadım. Lütfen yardım edin, en çok yazılanlar aşağıda rgwkhwrgkrhw tşk. öd. bb.

1. Yaman

2. Aras

3. Karan

4. Barlas

5. Abdulrezzak (bence bu)

*AYRİSDEN*

"Üstüne gittin değil mi?"

"Saçmalama Deniz. Sadece iyi olduğundan emin olmak istedim."

"Nasıl bu kadar düşüncesiz hareket edebilirsin abi? Bugün bıraksaydın kafasını dinleseydi bari!"

"Ne demeye çalışıyorsun? Zaten sana sinirliyim kapat çeneni."

Kulağıma dolan uğuldama şekline bürünmüş konuşma sesleriyle, bilincim bana 'hello mada faka' dediktdn sonra yavaşça yerine gelmeye başlamıştı.

Sonsuza kadar uyanmasaydım ne güzel olurdu be...

"Bugün çok net konuştu yalnız." dedi Mert. Uu demek ki birileri tarafından anlaşılmışım.

"Sizce de haklı değil mi?" dedi Arda da. Eğil lan alnından öpücem.

"Sana bir şey söyledi mi?" dedi Savaş Barkın. Ayıp be. Önümde de sormazsın yani.

"Bana güvenip bir şeyler anlatılmış birisinin söylediklerini başkalarına anlatamam hocam. Kusura bakmayın." dedi Arda kararlı bir sesle.

Al kral, tacını düşürmüşsün.

Ortamda kısa bir sessizlik oldu. Gülsim gelmedi değil yani. Ama hem bu ortamda gülemezdim hem de gülecek halim bile yoktu.

"Ne yapmayı düşünüyorsunuz?" diyen Boranın sesiyle, dikkatle söyleyecekleri şeyleri dinlemeye başladım.

"Bilmiyorum. Dinlemiyor. Sinirli ve sinirli olmakta dibine kadar haklı." dedi Savaş Barkın. Sesinde tuhaf bir tını vardı.

"Baştan beri söylemeliydik değil mi? Ya benden uzaklaşırsa?" diyen Egenin, ağlamaklı sesi kulağıma dolunca bi an içim bi tuhaf oldu.

"Saçmalama Ege. Ablan o senin." dedi Mert.

Ablasıyım. Benim kardeşim aloo.

Artık uyanma vaktimin geldiğini anlayınca yavaşça gözlerimi araladım. Arda da dahil olmak üzere hepsi buradaydı. Kolumda da serum vardı.

"Su." dedim çatallaşmış sesimle. Boğazım fena halde ağrıyordu. Ayrıca göz kapaklarımda sanki üstüne dambıl koyulmuş gibi zar zor açılıyordu.

Al işte bi bu eksikti.

Hepsinin gözleri anında bana döndü. Mert hemen küçük masanın üstünde duran şişedeki suyu bi bardağa boşaltıp yanıma geldi.

Kafamı zar zor biraz yastıktan kaldırdım. Ağzıma uzattığı suydan bir iki yudum alıp kafamı geri yastığa bıraktım. Sanki bin kiloydu anasını satayım.

"Nasıl hissediyorsun?" dedi Savaş Barkın yanıma gelip. Aynı zamanda elindeki kalem feneri gözüme tutuyordu.

"Kandırılmış." dedim kısılmış sesimle.

Dediğim şeyle elini yavaşça kafamdan çekti ve yavaşça yutkundu.

Ben ona dik dik bakarken o kafasını iki yana salladı ve kaşlarını çattı.

"Bu havada dışarıya bu şortla mı çıktın? Hasta olmuşsun." dedi sert bir şekilde.

Sanane?

"Ne güzel." dedim ve gözlerimi onun üstünden çektim. Hepsi dikkatle bana bakıyordu.

BarkınlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin