Ey seçkinlerim! Benim sevincimi yayın Dünya'ya. Beni tanıtın. Bana hizmet edin. İbadetimin sevinci sarsın Dünya'yı; ama yobazlar ve cahiller toplumunda, kendinizi açığa çıkartmayın. Sizi sürek avıyla avlamalarına imkan ve izin vermeyin. Karanlıkta yayın benim bilgimi ve gizlice.
"Yoongi'ye dokunma, ne istersen yaparım." Meleğin çaresiz sesi Jeon ve Kim'in kulaklarında yankılanmış ancak buna rağmen Jeongguk umursamadan gözlerini meleğin üstünde gezdirmişti.
"Yoongi'yi bu kadar önemli kılan şey nedir, bizimle paylaşmak ister misin?" Alaylı sesi Jin'e ulaşmış, başını sallamıştı. Yoongi'nin Jimin'in aşık olduğu insan olduğunu söylemese bile bir aptal bunu her şekilde anlayabilirdi. "Sadece zarar verme Jeonnguk, onu bırak ve beni al."
"Jimin'e kellesini vereceğimi söylersin, sen sikimde bile değilsin."
Jeon sırıtarak melezini kollarının arasına almış, bu sırada meleğe tek bir bakış atarak kolunun çizikler içinde kalmasını sağlamıştı. Hızla kanatları ile havalanıp evlerine doğru giderken Taehyung'un gözlerinden akan yaşlarını fark etmişti saniyesinde. "Neden ağlıyorsun? Elimize koz geçti." Az önceki soğuk ve alaylı çıkan sesine zıt şekilde şimdi sesi endişeli çıkmıştı.
"Yoongi ve Jin benim tek arkadaşlarımdı, şimdi ikisini de öldürmek istiyorsun!" Bunun olması gerektiğini melez de bilsede, istemiyordu. Jeon'un gidip tek arkadaşlarını parçalamasına yardım etmek istemiyordu. Artık bu kadardı, sınırına gelmişti.
Jeongguk sabır dilercesine bir nefes vermiş, kalenin teras kısmına inerek Taehyung'u yere bırakmıştı. "Öldürmek benim doğamda var, beni sen yetiştirdin melez. Beni sen yetiştirdin ve şimdi yetiştirilme tarzıma karşı çıkmamı mı istiyorsun!?"
Jeon'un sinirle gürlemesiyle Taehyung korkuyla gözlerini kapatmış, başını iki yana sallamıştı. Yıllar öncesinde Taehyung belki de Jeongguk'tan daha soğukkanlı birisiydi, şimdi neden, nasıl bu hâle gelmişti anlam veremiyordu. Tek bildiği şey artık bedenini duyguları kontrol ediyordu.
15 yıl önce;
"Kural bir." Taehyung elindeki bıçağı karşısında bulunan hedef tahtasında tutarken sırıtmıştı. "Bu tahta Hoseok olsaydı ve senden ona zarar vermeni isteseydim bunu yapabilir miydin?"
"Hayır, Hoseok iyi biri ona neden zarar vereyim?" Jeongguk'un ince sesi koridorda yankılanırken Taehyung hızla kaşlarını çatmıştı. "Hadi ama, bir şeytanın acıma duygusu olamaz Jeon. Kim olursa olsun, karşındaki ben bile olsam beni de öldürmek zorundasın. Bir şeytan kandan beslenir, bir şeytan acıdan beslenir, bir şeytan asla merhamet hissedemez ufaklık. Gün gelirse ve sana ben bile karşı çıkarsam gözünü kırpmadan beni öldürmelisin."
Jeongguk ürkek bakışlarla Taehyung'u süzerken yavaşça ona adımlamış, kollarını beline sarmıştı. "Melez Taehyung'a zarar vermek istemiyorum, ben seni çok seviyorum." Diyerek yanağını göğsüne sürtmüştü. Boy farkları yüzünden Jeongguk parmak uçlarında duruyordu.
"Vereceksin, istemesen bile sonum olacaksın." Taehyung duyamayacağı şekilde fısıldamış, küçüğünün saçlarını okşamıştı.
Şimdi;
"Karşımdan çekil, yoksa seni öldürürüm Kim Taehyung." Jeon'un soğuk sesi duvarlar yüzünden yankılanmış, Taehyung ise bedenini kapının önünden çekmemişti. "Jeongguk, yalvarırım yapma. Onu kullanabiliriz, öldürmene gerek yok. Yapma!"
Son sözlerini söyleyemeden bedeni sağa savrulduğunda dehşetle şeytanına bakmış, sertçe yutkunmuştu. "Jeongguk.." Koyu kırmızıya ev sahipliği yapan gözleri melezini bulduğunda ona nasıl vurduğunu bile bilmiyordu, yine de bozuntuya vermemiş son kez yerdeki bedene bakarak ilerlemeye başlamıştı. Yoongi'nin odasının önünde durduğunda kapıyı enerjisiyle ittirmiş, yatağında kitap okuyan ufak beden korkuyla önündeki şeytana bakmıştı. "Je-Jeon?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mastema - taekook. ✓
FanfictionJeon Jeongguk, yüce Mastema'nın soyundan gelen bir iblistir. Yapılacak savaşa kadar, eğitilmek üzere melez Kim Taehyung'a bırakılır. semekook uketae tamamlandı.