nineteen.

3.3K 480 111
                                    

saçma sapan bir dönemden geçiyorum, sınav stresidir, aile baskısıdır derken buraları unutmuşum. Bir oy vermeniz yok mu depresif yazarınıza?

Ben korku değilim, ama korkuldu benden; bu yüzden korkunç olan oldum ben. Her din, giydirdi bana en kötü elbisesini ve benimle korkutarak, hakim oldu insanlara.

"Arkandan geliyor Jimin!" Jeongguk yanağından süzülen kanı silerken onlara çığlık atarak gelen yüzlerce ruhu süzmüş, yorulduğu için derin bir nefes vermişti. Ruhlar varlıkları öldürecek kadar büyük hasarlar veremezdi lâkin kalıcı hasarlar verme oranları da vardı.

Jimin Jeongguk'un sesi ile hızla arkasına dönmüş, ona doğru süzülen ruha elindeki kılıcı saplayarak yüzüne sıçrayan kanı elinin tersi ile silmişti. "Tanrı aşkına, bu iğrenç." Dediğinde Jeongguk birkaç saniye Jimin'in yüzüne bakmış, ardından sırıtarak yeniden onlara atlamaya çalışan ruhlara kılıcını geçirmişti. "Yüzünü yakabilir, dikkat et."

"Ah, hepinizi öldüreceğim pislik yaratıklar!" Hoseok'un sesi herkesin kulağını sıyırıp geçse de kimse ona dönüp bakmamış, daha doğrusu bakamamıştı. Etrafta yüzlerce ruh varken bu kesinlikle zordu. Hoseok elinde bulunan kılıcı sallayarak önüne gelen tüm ruhları tek hamlede yok ediyor, çığlıklar içinde yere düşmelerini izliyordu.

Ne kadar süre o alanda savaştıklarını bilmiyorlardı lâkin tek bir ruh kalmayana dek ter dökmüşlerdi. Jeongguk nefes nefese olduğu yere çökmüş, sonunda farkına varabildiği yanağındaki çiziği tekrar elinin tersiyle silmişti. Canı yanmıyordu, Taehyung o lanet iblisin ellerindeyken Jeon acı çekemezdi.

Hoseok ufak adımlar ile şeytanın önüne adımlamış, onun gibi yere çökerek mırıldanmıştı. "Hadi Jeongguk, gidelim. Yeterince dinlendik." Dediğinde başını sallamış, birlikte ayağa kalkmışlardı. Bu sırada Namjoon yavaşça Hoseok'a yaklaşmış, belinden tutarak onu kendine çekmişti. "İyi misin?"

Hoseok gülümseyerek başını sallamış, bu sırada onlara dik dik bakan Jeongguk'a dönerek yutkunmuştu. Jeon Taehyung'u özlediğini bilmem kaçıncı kez anlamıştı yeniden. Hoseok bunu fark etmiş olacak ki Namjoon'dan yavaşça ayrılmış, Jeongguk'u arkalarında bırakarak atlarına doğru yürümeye başlamıştı.

"Taehyung'a bir şey olursa kendimi asla affetmeyeceğim." Demişti kısık sesiyle, Namjoon dediğini duymuş olacak ki elini yeniden beline yerleştirmiş, mırıldanmıştı. "Taehyung'un kaçırılması senin suçun değildi, kendini böyle suçlayıp durma."

Hoseok başını iki yana sallamış, kanlı ellerini yavaşça üstüne silmişti. Ruh kanından kesinlikle iğreniyordu. "Belki Taehyung'un yanına girmeseydim ona bir şey olmayacaktı." Diyerek atına binmiş, derin bir nefes vermişti. "Cidden aptalın tekiyim, sanki Mastema'nın aklıma giremeyecek gibi yanına gittim."

"Minik şeytanımız kendini suçlamaya mı başlamış?" Jin'in sesi ile ikisi de ona dönmüş, meleğin mavi gözlerini süzmüşlerdi birkaç saniye. "Tanrı aşkına, ruhlar seni öldürmedi mi?" Namjoon umursamaz bir şekilde konuşmuş, atına bindikten sonra Jin'e dik dik bakmaya devam etmişti. "Maalesef öldüremediler, en güçlü meleklerden biri olmak çok zor."

"Sikimin güçlüsü." Joon fısıldadığında, Hoseok iki erkeği boş bakışlarla izlemiş sonunda dayanamadığını hissettiği için gözlerini devirmişti. "İkiniz de sesinizi kesin artık, gidelim. Jeongguk'lar ilerlemeye başladı." Gözlerini kısarak uzakta atıyla ilerleyen Jeon'u incelemiş, Jin'e dönmüştü. "Atına bin, hadi."

mastema - taekook. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin