tek ve değişmez bir kitaba ihtiyacım olmadı benim hiç. Çağa göre değişir, kitapların hükmü de. Ama bu, kitaplarımın eskimesinden değil, sizin gelişmenizdendir. Bakın! Size hiç uyuyor mu, sahte dinin, yüzlerce yıl önce gelmiş olan kitapları şimdi?
Melez elinde bulunan sepeti sıkıca tutmuş ve gözlerini kırpıştırarak büyük parkı incelemişti. Neredeyse akşam oluyordu ve bu saatlerde kimse olmazdı. Taehyung yalnız kalmayı sevdiğinden, her gün bu saatte buraya gelmeyi eksik etmezdi.
Adımlarını çimenlere yönlendirmiş ve bedenini otlara yaslayarak derin bir nefes almıştı. Elbette elindeki sepeti de yanına koymayı unutmamıştı, içinde bir sürü kek vardı, onları yemek için sabırsızlanıyordu. Keklerin yanında biraz kuş yemi getirmeyi de ihmâl etmemişti, yere serpecek ve kuşların yemesini sağlayacaktı. Geçmişteki hâli onu böyle görse yüzüne kusabilirdi.
Önce derin bir nefes almış ve gözlerini turuncu ve biraz da mor gözüken gökyüzünde gezdirmişti. Yattığı yerden yavaşça kalkarak esnemiş ve mırıldanmıştı. "Nerelerdesiniz güvercinler?"
"Buradayız."
Taehyung duyduğu sesle irkilmiş ve hızla o yöne bakmıştı. Seok Jin elinde bulunan kuş yemlerini yere yavaşça atmış ve kıkırdamıştı. "Selam." Demişti gülümseyerek, Taehyung ise gerilmiş bir şekilde ona bakmaya devam ediyordu. "Burada ne işin var?"
Seok Jin bedenini Tae'nin yanına atmış ve gözlerini kapatarak çimenlere uzanmıştı. "Bu park herkese açık oluyor sanmıştım, eğer seninse hemen gidebilirim." Taehyung istemsizce kıkırdamış ve ardından dizlerini kendine çekmişti. "Hayır, benim değil. Sanırım burada istediğin kadar kalabilirsin." Demiş ve sepetinin içinden iki tane kek çıkarmıştı. "Ah, bunu duyduğuma sevindim. Eğer bu park senin olsaydı çok kıskanırdım kesin."
Taehyung gülümsemekle yetinmiş ve kekin bir tanesini Seok Jin'e uzatmayı ihmal etmemişti. Bu sırada onlara eşlik eden kuşları izlerken, aynı zamanda tanışmak adına güzel bir an yaratmışlardı.
"Şey, erkek arkadaşım sana vurduğu için üzgünüm." Taehyung elindeki kekinden bir ısırık almadan önce konuştuğunda Jin büyük bir kahkaha atmış, omuzlarını silkerek cevap vermişti. "İnan bana bende olsam aynı şeyi yapardım, biraz kaşındım sanki."
"Neden öyle yaptın ki?" Taehyung ironiyle karışık homurdandığında Jin istemsizce yeniden gülmüştü, Taehyung'un bu şirin tavırları ilgisini çekmişti. "Enerjin hoşuma gitti, belki onu bir anda bırakır bana gelirsin sandım." Jin'de Taehyung gibi ironik bir biçimde konuştuğunda ikisi de gülmüş yeniden yemlerini yiyen kuşları seyretmişlerdi.
"Nerede yaşıyorsun?" Taehyung yeniden sohbet açma amacıyla mırıldandığında Jin hızla cevap vermişti. "Ttuoski Sokağında, ya sen?"
"Buradan birkaç kilometre uzakta olan kaleyi biliyor musun? Orada." Jin aldığı cevapla şaşkınca kaşlarını kaldırmış, hızla doğrulmuştu. "Sahiden mi? Bir kalede yaşayacak kadar zenginsin ve parkta kek yiyip kuşları mı besliyorsun?" İstemsizce güldüğünde Taehyung'da gülmüştü yeniden. "Jeongguk ticaretlerle uğraşıyor, böyle işlerde biraz korunmaya ihtiyacı oluyor, işleri kötüye kullanan oldukça pis iş adamları var. Kale oldukça güvenilir, yalnızca 3 kişi yaşıyoruz."
"Jeongguk sanki biraz korkak, merkezde yaşasa ölür mü sanki?"
"Çalıştığı bazı insanlardan zarar gördü, en iyisi geçekten uzak yerlerde yaşamaktı." Taehyung iyi bir yalan söylediğine inanıyordu çünkü Jin ona gerçekten inanmışa benziyordu.
"Hem ayrıca zengin olsam ne olur, bu güzel varlıkları beslemezsem sorumluluğumu yapmamış olurum." Taehyung yeniden eline yem alıp atarken Jin donuk ancak gülümseyen bir ifade ile Taehyung'u süzmüş ardından sertçe yutkunmuştu. Kalbi cidden çok temiz, melek içgüdülerim bunu onayladı. Demişti içinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mastema - taekook. ✓
FanfictionJeon Jeongguk, yüce Mastema'nın soyundan gelen bir iblistir. Yapılacak savaşa kadar, eğitilmek üzere melez Kim Taehyung'a bırakılır. semekook uketae tamamlandı.