Çağın insanlarının anladığı anlamda bir inancım yok, çünkü tutkum yok. Bende inanç için gerekli temel yok. Ben bu dünyaya inanmıyorum.
Kanat çırpma sesleri başta kulağımı tırmalerken, sonunda bunun huzur dolu bir ses olduğunu anlamış ve kendimi dinlerken bulmuştum. Jeongguk üst katta gerekli eşyalarını toplarken, ben bahçede oturuyor ve ayaklarımı sallıyordum.
Bazen sinirlerini kontrol edemediğini, hatta bu yüzden beni öldürecek seviyeye geldiğini bile hatırlıyorum. Bu nedenle bu duruma alışıktım ancak bir anda böyle soğuk davranması canımı yakıyordu. Ortada bir neden yokken bir anda aramıza duvarlar koyuyordu. Biliyorum, onu bu şekilde olması için ben yetiştirmiştim ancak neden şimdi bu benim canımı yakıyordu?
Derin bir nefes almış, gözlerimi öylece çimenlerde dolaştırmaya devam etmiştim. Birkaç dakika sonra aralanan kapının sesiyle, bakışlarımı o yöne çevirmiş ve gördüğüm beden ile gözlerimi büyültmüştüm. Mastema'nın kurban olarak istediği küçük kız, kanlı canlı şatodan çıkmış ve minik gözleriyle etrafa bakmıştı.
Sonunda beni gördüğünde gülümsemiş, hızlıca elini sallamıştı. "Tae oppa! Uyuyakalmışım sanırım.. Ne zaman size geldim ki?" Sona doğru kendini sorgular ses tonuna şahit olmuştum, muhtemelen Jeongguk çoktan hafızasını silmişti.
Ancak neden Mastema bu çocuğu öldürmemişti? Tanrım, kime ne?
Gülümseyerek oturduğum yerden kalkmış, küçük kıza ilerlemiştim. "Minik Helion, demek uyandın." Yanına vardığımda önünde durmuş, dizlerimin üzerine çökmüştüm. "İki gündür bizde kalıyorsun, seni yurttan iki günlüğüne kaçırmıştık ya. Hatırlamıyor musun?"
Sona doğru ufak bir kahkaha attığımda, insan olması gereği o da kahkaha atmış ve hemen kabullenmişti. "Evet, hatırladım sanırım. Sen bizimle kalmak ister misin diye soruyordun ve o sırada Jeongguk oppa da lavaboya gitmişti." Hatırlamaya çalışıyor olduğundan, gözlerini kısarak yere bakıyordu. "Sonra.. senin gözlerine baktığımda teki aniden kırmızı olmuştu ve Jeongguk-"
"İnpetra!"
Jeongguk'un aniden arkamızdan gelip bağırması ile donakalmış ve gözleri anında kapanan Helion'a bakmıştım birkaç saniye. Önünden hızla kalkıp Jeongguk'a döndüğümde, yutkunarak bedenini incelemiştim. Helion'a yeniden hafıza silme büyüsü yapmıştı, onu kaçırdığımız anı nasıl hatırlamıştı ki? "O sanırım hatırlıyordu, ne yaptığımızı."
Jeongguk ise mimik dahi oynatmamış ve küçük kızın kulağına bir şeyler mırıldanmaya başlamıştı. "Seni iki günlüğüne evimizde misafir ettik, sen bir yetimhanede büyüdün ve biz iki iyi insanız." Sonunda kız gözlerini aralamış, az önce hiçbir şey olmamış gibi hızla elimi tutmuştu. "Öyle işte, hadi artık beni arkadaşlarımın yanına götürün!"
Ani değişimi ile Jeongguk'a bakmış, sonunda hızla kıza dönerek gülümsemiştim. "Bizim şimdi gitmemiz gerekiyor, bu yüzden seni Hoseok bırakacak tamam mı? Bizimle kaldığın için teşekkür ederiz Helion." Diyerek bir adım gerilemiş, Hoseok'un onu alıp gitmesine izin vermiştim.
Sonunda Jeongguk ile baş başa kaldığımızda, gözlerimi ona çevirmiş ve yutkunmuştum. "Benimle neden konuşmuyorsun?" Diyerek başımı sağa eğmiş ve dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Bir tepki vermesini beklerken, sadece yüzüme dik bir şekilde bakmış, çantasını eline alarak ilerlemeye başlamıştı.
"Diğer evrende yanımdan ayrılma, fazla tehlike var. Melezlerin bizim katımızda sevilmediğini biliyorsun." Ardından şatonun içine girmiş ve yavaşça zindanlara doğru yürümeye başlamıştı. Göremeyeceğini bile bile başımı sallamış ve sıkıntılı bir nefes alarak arkasından ilerlemeye devam etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mastema - taekook. ✓
FanfictionJeon Jeongguk, yüce Mastema'nın soyundan gelen bir iblistir. Yapılacak savaşa kadar, eğitilmek üzere melez Kim Taehyung'a bırakılır. semekook uketae tamamlandı.