twenty four.

3.6K 469 90
                                    

oy vermeyi unutmuyoruz, okumadan önce yıldızlayalım şu yazarımızı.

Sabaha doğru yatakta uzanan iki bedenden teki çoktan uyanmış, üstüne gömleğini geçirirken kırmızı gözlerini cama doğru yöneltmişti. Henüz güneş doğmamıştı, belki de birkaç dakikaya doğacaktı, zaman kavramından soyutlanmıştı o an.

Gecenin verdiği karanlıkta parlayan kırmızı gözlerini birkaç kez kırpıştırmış, yatakta uyuyan güzel melezine dönmüştü. Boynundaki mühürü kendini büyük bir istekle gösteriyor, onu daha güzel kılıyordu sanki. Kaç dakika eşine öylece bakmıştı bilmiyordu ancak sonunda odaya vuran güneş ışınları ile kendine gelmişti.

Dün babasına karşı gelmiş, tüm şeytan birliğini o an karşısına almıştı. O an sinirden gözü dönmüş, yaptığı şeylerin sonuçlarını düşünememişti. Babasının tarafını tutacak binlerce şeytan vardı, ancak kendi tarafını da tutacak binlerce şeytan olduğunu biliyordu.

Şeytanlık ikiye bölünecek gibi duruyordu, babası ölene kadar şeytanların kralı olarak kalacaktı ve Jeon'un o adamı öldürmeden başa geçmesi imkansızdı. Başa geçmesi gerekiyordu, kendine ve sevdiklerine zarar gelmemesi için başta olması gerekiyordu. Önceliği kesinlikle eşiydi. Kaderin oğlu olması onu eşsiz kılıyordu, Taehyung'un kendinde fark etmediği güçler olduğuna emindi ve zamanla bunları bulacağını da biliyordu. Ancak bunu bilen tek kişi o değildi, onu korkutan da buydu. Diğer şeytanlar, melezler hatta melekler onun oluşabilecek güçlerini elde etmek için Taehyung'u onun ellerinden almaya çalışabilirlerdi.

Dşünceleri arasında boğulduğunı hissetti, melezini mühürlediği anda şans eseri tam o anda sonsuzluk yaşına erişmişti. Bu onun için paha biçilmez bir andı ancak artık her şey daha zor olacaktı. Sonsuzluk yaşına geldiği için işte şimdi daha çok sorumluluğu olması gerekiyordu. Neyse ki Mastema ölmüş, babası ile ilişkisini dün kestiğini göstermişti. Bu yüzden çok daha fazla sorumluluktan kurtulmuştu.

Dudaklarını hafifçe ıslatmış, yatakta uzanan ufak bedenin saçlarına bir öpücük kondurduktan sonra duş almak adına lavaboya ilerlemişti. İşini en hızlı şekilde yapmış, giyindikten sonra tekrardan hiç hareket etmeden uyuyan bedenin yanına uzanmıştı.

×××

Taehyung gözlerini yavaşça araladığında ilk gördüğü şey yanında huzurla uyuyan Jeongguk'tu. İstemsizce kendini gülümserken bulmuş, nasıl bu kadar güzel olabileceğimi düşünmüştü.

Tam bu sırada kalçasına saplanan keskin bir ağrı ile gözlerini sıkıca kapatmış, ses çıkarmamak için kendi ile mücadele vermişti. Evet şimdi güzeldi ama dün gece tam bir katildi.

Ağrıya alışmaya çalışarak yattığı yerden yavaşça doğrulmuş, Jeongguk'un bedeninin temiz olduğunu fark edince dudaklarını büzmüştü. Tek başına duş almış olmalıydı. İçten içe üzülsede umursamamıştı, belki de çok kirli hissetmiş ve onu rahatsız etmemek için kendisi duş almıştı. Çünkü aynı şeyi birazdan o da yapacaktı.

Sırıtarak yataktan sarkıttığı ayaklarını yere basmış, yeniden sızlayan kalçasını düşünmemeye çalışarak duşa ilerlemişti. Zaten üstünde bir şey olmadığından direkt küvete girmiş, suyu bedeninden aşağı akıtmaya başlayarak bedenindeki kurumuş menilerden kurtulmuştu.

Saçlarını da iyice yıkadıktan sonra küvetten yavaşça çıkmış, etrafta havlu aramaya koyulmuştu. "Nereye kayboldu bunlar?" Diye kendi kendine söylenmiş, tam bu sırada kapının pervazına dayalı bedeni fark ettiğinde utançla küvete geri atlamıştı.

"Havlu mu arıyorsun?" Jeongguk sırıtarak ondan gizlenen meleği süzmüş, dolabın kapağını açarak arkalarda kalan havluyu elleri arasına almıştı. "Birileri burnunun ucuyla etrafa bakıyor sanırım." Dediğinde Taehyung kaşlarını çatmış, omuz silkmişti. "Ben alayım onu, çık hadi!"

mastema - taekook. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin