》sevgi arttıkça derinleşir bakışlar

2.3K 193 126
                                    

'Teacher'

Final Bölümü: 21

Kim Taehyung'tan..

Bazen bakışlar haykırır sevgiyi ve o haykırışı yalnızca ilgili kişi duyar. Gözleri sever uzaktan ve kalbi atar durmadan, hoş, durursa ölür insan sevdiğinden. Sevgiden.

Ona baktığımda kırılıyordu kalbim bin parçaya. Sevmek böyle birşey miydi? Acı çekmek, aşık olmakla aynı kefede miydi?
O bir öğretmendi. Ve bana en iyi öğrettiği şey; sevginin bir duygudan ibaret olmadığıydı. Üzülmekti, sevgi. Ağlamaktı.. Sevinmekti.. Mutlu olmaktı.. Heyecanlanmaktı.. Coşkuyla bağlanmaktı.. Ve en kötüsü de kaybetmekten korkmaktı.. Birden fazla duyguyu barındıran kutsal birşeydi sevgi.
Bir kar küresinin içerisindeki maket gibi avuçlar içerisinde, incinmesinden korktuğun birşeyi, başkasının alması kadar korkunç birşey yoktu.
Hayatımda kaybedeceğim birşeyim olmuştu. Kaybetmekten korkmayı o öğretmişti. Mesleğini bu kadar hakkıyla yapmayı nerede öğrenmişti? İşi eve getirmemek diye birşey olduğunu sanıyordum.

Beni bu sevgi denen yükün altına soktun, Park Jimin. Utanmalısın.
Çünkü sayende o kar küresi misali kaybetmekten ölesiye korktuğum birisin artık benim için.
Seni gördükçe heyecanlanmaktan bıkmayacaktı kalbim. Belki ikimiz de birer dede olduğumuzda, seni gördüğümde açığa çıkan o gözlerimdeki parıltı sönmeyecekti.
Sana bunun sözünü verebilirim. Çünkü beynim ve kalbim ayrı çalışıyor ve ben seninle konuşurken hep kalbimi dinliyorum. O bana asla yalan söylemez.
Daha doğrusu bize yalan söylemez.
Kalbim sana ait, unuttun mu?

-

Sandviç ekmeklerini aralayarak içlerine malzemelerimi doldururken, bir yandan da şarkı mırıldanıyordum. Bugün Yugyeom'un okul gezisi vardı. O güzel öğretmeni yine her zamanki gibi ince düşünerek bir piknik organize etmişti. Okulun bahçesinden bir otobüs kalkacaktı ancak Jimin, otobüste bir öğretmenin zaten bulunacağını ve bizi evden kendi arabasıyla alacağını söylemişti.
Ben ise aç olacağını düşündüğümden, atıştırmalık sandiviçler hazırlamıştım.

"Abi, nasıl olmuşum?"
Arkamdan Yugyeom'un sesini duyduğumda, parmağıma gelen domatesin suyunu yalamış ve ona doğru dönmüştüm.
Etrafında bir tur atarak gülümsüyordu.

"Tarla sıçanı gibi olmuşsun bebeğim."

Suratı aniden düşüp bacağıma bir tekme savurduğunda, kıkırdamış ve saçlarının arasını öperken fısıldamıştım.
"Bir gün abinden daha yakışıklı olacaksın diye korkuyorum Yugie. Lütfen her zaman bir tık altımda ol, olur mu?"

Düşünür gibi yapıp yanağıma bir öpücük kondurduğunda, tam ayrılacakken o da bana doğru fısıldamıştı.
"Duruma göre değişir, abiciğim."

"Hayta."

İçeri doğru kaçan kardeşimin arkasından göz devirip tekrardan tezgaha dönmüş ve sandiviçleri saklama kabına almıştım. Daha sonra ise kabı, meyve sularının olduğu poşete yerleştirmiş ve tam vaktinde çalan telefonumu açmıştım.

"Alo? Günaydın çiçeğim."

"Sana da günaydın böceğim. Hazır mısınız?"

"Elbette, yaklaştın mı?"

"Kapının önündeyim canım."

"Hemen çıkıyoruz biz de kapatalım istersen."

"Olur."
Yiyeceklerin olduğu poşeti elime aldığımda, koridorda karşılaştığım Yugyeom'a doğru konuşmuştum.
"Jimin geldi, hadi ayakkabılarını giyin."
Yugyeom zıplaya zıplaya ayakkabılığa vardığında, ben de peşinden gitmiştim. Beyaz spor ayakkabılarımı giyip önden giderken, Yugyeom da arkamdan gelerek kapıyı kapatmıştı.
İleride duran arabayı fark ettiğimizde, Yugyeom yine bana fark atarak o yöne doğru uçmuş ve arka koltuğa binmişti. Ben de arkasından ön koltuğa bindiğimde, güler yüzlü sevgilim ile selamlaşmıştık.

Teacher | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin