Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
'Teacher'
Bölüm: 5
Güzel bir haftasonuna uyandığımda, ilk işim komodinimin üzerindeki dijital saate bakmak olmuştu. Tam tahmin ettiğim gibi, 10.30'u gösteriyordu. Yatağımda biraz daha kalarak gerneştiğimde, saç diplerimi kaşımış ve en sonunda oturur pozisyona gelmiştim. Tam karşımdaki boy aynasından kendimi incelediğimde, bir duşu hakettiğimi söylemek mümkündü. Ah şu saçlarım.. gerçekten çok iyi bir bakım istiyordu ama benim zamanım âdeta bir bardak sudan ibaretti. Hemen tükeniveriyordu.
Ayaklanıp banyoma doğru ilerlediğimde, kısa bir duş almış ve krem rengi, pofuduk bornozuma sarılarak aynanın karşısındaki yerimi almıştım. Saçlarıma sakin bir şekilde fön çektikten sonra ise yüz bakımımı yapmış, üzerimi giyinmek üzere odama geri dönmüştüm.
Bol bir eşofman, üzerime ise tshirt geçirip mutfağıma geldiğimde, kendime pastırmalı omlet, yanında ise çeşitli kahvaltılıklar hazırlamış, sofrada yerimi almıştım. Bugün haftasonuydu. Kendimi şımarttığım bu iki günümü, her seferinde dolu dolu geçirmeye çalışırdım. Çünkü haftaiçim yoğun olurdu ve akşam yemeklerimle duşlarım bir günümü bitiren son saatler olurdu.
Kahvaltımı zamana yayarak yaparken, kumandayla salondaki televizyonumu açmış ve bir yandan yerken diğer yandan da oraya odaklanmıştım. Bugün hava güneşliydi. Tam dışarı çıkmalık bir hava vardı ancak, bilirsiniz.. ben yanlız bir heriftim. Ve bu tür şeyleri tek yapmam için de, normal günlerden daha fazla enerjiye sahip olmam gerekirdi. Sabah sabah üşenmeden omlet yapmaktan bile daha fazla bir enerjiye, evet.
Dizi kanallarına geldiğimde, kaynamış olan bitki çayımdan bir bardak almış ve onu yudumlarken, izlemeye koyulmuştum.
Bir anda müzik sesi duyduğumda, telefonumun çaldığını fark etmiş, sandalyeden hızla kalkmış ve odama doğru koşturmuştum. Ekranda kocaman 'YoongiHyung🐱' yazısını görmemle ise yüzümde tarif edilemez bir mutluluk oluşmuştu.
"Hyung?" Mutfağıma doğru ilerlerken konuştuğumda, hattın diğer tarafından konuşma sesi kesilmiş ve cevap gelmişti.
"Jimin? Günaydın dostum, aramak için senin kahvaltını bitirmeni bekliyorduk."
Bir kıkırtı bıraktıktan sonra çayımdan büyük bir yudum almıştım. "O çoğul eki? Yoksa-"
"Jungkook elini şimdi- Tamam vereceğim diyorum oğlum ne sabırsız çıktın! Hay seni de elini de.." Önce bir hışırtı gelmiş, ardından ise telefonumu kulağımdan uzaklaştırmam gereken o bağırış. "Hyung selam! Ve günaydın! Nasılsın?! Bak hepimiz toplandık bugün, Jimin hyungu neden aramıyoruz diye düşündük. Bilirsin Yoongi hyung yine 'gözde' olmak istediği için kendi telefonundan aradı. Tam bir-"
