》misafir ağırlamak

3.1K 290 32
                                    

Kafamda sürekli Dardanel Ton reklamındaki adamın 'ton mu yesek' sezlenişleri çalıyor
Help

'Teacher'

Bölüm: 8


Sabah yine klasik saatimde uyanıp tuvalete girdiğimde, henüz içerden ses gelmediğini fark ettim.
Sanırım hâlâ uyuyorlardı.
Gerçi, onları azıcık bile tanıyorsam, öğleden önce uyanmak nedir bilmezlerdi. Bir de üstüne sarhoşluk olunca.. Umarım akşam yemeğine yetişebilirler.

Tekrar odama geldiğimde, altıma beyaz bir eşofman, üzerime ise sarı renginde oversize bir sweatshirt giymiş ve oturma odama ilerlemiştim. Tahmin ettiğim gibi, Yoongi hyung ve Jungkook mışıl mışıl- kimi kandırıyorum? Horlamaları tıpkı bir fil çiftleşmesini andırıyordu.

Yanlarına yaklaşıp açılmış üstlerini yorganla sıkıca kapadığımda, yerlerinde hafifçe hareketlenmiş ancak uyanmamışlardı.
Adımlarımı mutfağa yönelttiğimde, çay için kattle'a su koymuş ve kaynamaya bırakmıştım.
O sırada ise etrafta bir göz gezdirmiş ve Taehyung'un kaldığı odaya doğru ilerlemiştim.
Kapıyı ufak bir şekilde tıklattığımda, içerden herhangi bir ses gelmemişti. Sanırım o da henüz uyuyordu.
En iyisi rahatsız etmemek. Gece sarhoş bir şekilde yattıkları için, erken kalkarlarsa başları normalden daha fazla ağrıyabilirdi.

Mutfağa tekrar geldiğimde, oturup telefonumla ilgilenmiş ve birkaç yemek tarifi bakmıştım. Sırf zaman geçsin diye şu basket oyunlarından bile oynamıştım.
Suyum kaynadığında, çayımı hızlıca demlemiş ve kahvaltı için aperitif bir şeyler hazırlamaya başlamıştım. Kulaklığımı takıp zevkle salatalıklarımı keserken, bir yandan da servis tabaklarını çıkarıyordum.

Doğrama tahtamdan salatalıklarımı çekerek domateslerimi doğramaya başladığımda, sırtımda hissettiğim dokunuş ile yerimde sıçramış ve bıçağı kaydırmıştım. İşaret parmağımın ucunda hafif yanma hissederken, bunu umursamadan arkama dönmüştüm.
Taehyung gülümseyerek bana bakıyordu.

Kulaklığımı çıkararak kenara bırakırken, kalbimi tutmadan önce fısıldadım.
"Korkuttun beni."

Tam ağzını açacağı sırada, göğsüme yaslı elimde gözlerini birleştirmiş ve gülümseyen suratını ciddi bir ifadeye sokmuştu. Ben de onun baktığı yere bakarken, iki elini bana doğru uzatmış ve elimi kavramıştı.
"Jimin parmağın.. komple gitmiş!"

Dediği şeyle birlikte parmağıma bakarken, boydan boya kıpkırmızı olduğunu görmemle önce kalp ritmimde bir değişiklik olmuş, ardından ise hatırladığım şeyle normale dönmüştüm.

"Domatesin kabuğu o."
Boşta olan elimle kabuğu alıp kenara atarken, ellerini elimden çekmeden önce tekrar konuşmuştu.

"Ama hâlâ var."

Parmağı ile işaret parmağımın ucunu hafifçe okşadığında, kaşlarımı çatarak ufacık kanayan yere bakıyordum.
"Önemli birşey değil ki, mutfakta olur böyle şeyler."

Dudağını büzerek etrafa bakmaya başladığında, aradığı şeyi bulmuş olacak ki büyük adımlarla dezgahımın önüne geçmiş ve havlu peçeteden koparıp yanıma gelmişti.
"İşte böyle saralım, hem etrafa bulaşmaz hem de mikrop kapmaz."

Kaşlarımı kaldırarak peçeteyi parmağıma dolayışını izlerken, işini kısa sürede bitirmiş ve peçetenin açıkta kalan ucunu hafifçe bağlamıştı. Parmağımı ona doğru hareket ettirirken gülümsemiş ve teşekkür etmiştim.

Teacher | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin