Çift arabaya binip gidince İsmail anca kendine gelmişti. Onu terk edip aşık olduğum adama gidiyorum dediği adam buydu demek ki. Uzun zamandır yok etmeye uğraştığı kalp sancısı tekrar oluşmuştu.
Kahretsin! Onu tam unuttum derken yine karşına çıkmıştı. Aşık olduğu adamla. Belli ki evleneceği adamla. Melek onların düğününü hazırlıyordu!
Son kez yüzünü sıvazlayıp tekrar dikiz aynasına baktı. Melek onun için bakınıyordu. Kornaya basınca ona doğru yürümeye başladı.
Kapıyı açıp içeri ona bakmadan girdi. Kemerini takarken hala ona bakmamıştı.
M: Ben Nihana gerek olmadığını söyledim. Ama beni dinlemeyip yüzüme kapattı. Yoksa ben taksi ile de gelir-
İsmail'e bakınca şaşkınlıktan sözü yarım kalmıştı. İsmail ise onun yüzündeki endişeyi anlamamıştı. Melek bağladığı kemeri çözüp ona doğru döndü ve yüzünü ellerinin arasına aldı.
M: Geçmiş olsun, ne oldu? Nasıl oldu bu yara?
Baş parmağını yara bandının üzerinde gezdirdi.
İ: Önemli bir şey değil. Kaza geçirdim bu sabah.
M: Ne? Nasıl oldu? İyisin değil mi, bir yerine bir şey olmadı?
İ: İyiyim iyiyim. Frenler tutmadı. Sanayiden haber bekliyorum ama bence birileri kesti.
M: Hiii şerefsizleeeeer. Kim niye böyle bir şey yapsın? Düşmanların mı var?
İ: Yok diye biliyorum ama Sinanı kim bu hale getirdiyse benim arabanın frenlerini de o kesti. Neyse sen takma bunları kafana.
İsmail arabayı çalıştırınca Melek daha düzgün oturup tekrar kemerini bağladı.
M: Sinan nasıl oldu?
İ: İyi. Hastaneden çıktı.
M: Evet Nihan söylemişti.
Biraz uzun süren sessizliği İsmail bozmuştu.
İ: Bak ben... Yani ne olacak özrümü kabul etsen? Kaç kere özür diledim.
M: Tamam, kabul ediyorum.
İ: Biliyorum çok kaba davrandım, yanlış yaptım. Niye böyle olduğunu ben de bilmiyorum. Sadece... Özür dilerim. Ben böyle biri değilim- Ne?
M: Özrünü kabul ediyorum.
İ: Gerçekten mi?
M: Evet.
İsmail derin bir oh çekti.
İ: Yani şu üç kelime yüzünden kaç zamandır rüyamda hep seni gördüm.
Melek hafif aralık kalmış ağızı ile öylece bakakalmıştı.
M: Sen... Beni rüyanda mı gördün?
İ: Evet. Zebani gibi peşimi bırakmadın. Kalbimi kırdın, kalbimi kırdın diye diye uyku bırakmadın bende.
Melek cama doğru döndü.
M: Öküz.
İ: Efendim? Bir şey mi dedin?
M: İyi bari diyorum. Bundan sonra kabuslarına sebep olmayacağım.
İ: Evet.
M: Evet diyor bir de.
İ: Efendim?
M: Yok bir şey.
***
Yolun geri kalan kısmı sessiz geçmişti. Oraya vardıklarında herkesin bahçede olduğunu gördüler. Bir tek Sinan oturuyordu. Diğerleri ise masayı hazırlıyordu. Mangalın başındaysa Ömer ve Serdar vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Formaliteden Aşk
Teen FictionYeniden Aşk ve Bitmeyen Aşk'ın yazarından... Defne ve Ömer... Birbirinin sadece tek tük ismini duyduğu ve hiç bir zaman birbirini görmediği iki genç insan... Sırf babaları istiyor diye evlenmek durumunda kalsalardı sizce nasıl bir tepki vereceklerd...