Page 1

1.5K 95 222
                                    

Sırtına vurulan kamçı ile küçük kızın kucağındaki çuval yere düştü. Çuvalın içindeki, eline alırken parmaklarının kesilmesine sebep olan, kaya parçaları da gürültüyle yere saçıldı.

"İki saattir çalışıyorsun ve bu kadar mı taşıdın!?" Elindeki kamçıyı havada sallayan orta yaşlı adamın gür sesiyle, kız parça pinçik olmuş ellerini korkuyla kulaklarına kapattı.

Adam kamçısını tekrar kızın sırtına indirecekti ki, onun gibi çocukları denetleyen diğer bir adam ona seslendi, "Kamui! 2. mıntıka için lazımsın, oyalanmadan git şuraya."

Biraz öteden arkadaşını gözleyen sarışın çocuk, adamın bu duraksamasını fırsat bilerek koşarak kızın yanına geldi ve onu kolundan çekiştirerek adamın yanından uzaklaştırdı.

"Endişelenme," diyerek kızın sırtını sıvazlamıştı ki kızın yüzünü buruşturmasıyla acıdığını anlayıp elini geri çekti, "Ben sana yardım ederim. Gün batmadan yirmi çuval taşırız."

Yüzen düşen pembe tutamları kan revan olmuş elleriyle geri itti kız, "Ya sen? Senin de kendi çuvallarını doldurman gerekmiyor mu?"

Sarışın çocuk ona güvenmek vermek istercesine gülümsedi, "Ben çoktan on beş çuval taşıdım dattebayo! Fazla bir şey kalmadı yani. Önce seninkileri halledelim."

Kızgın güneş, taş ocağının üstüne acımasızca vuruyordu. Yaklaşık iki yüz küsür çocuk, büyük adamların sıkı denetimi altında oradan oraya taş parçaları taşıyıp duruyordu. 8. mıntıkadan olan Sakura, arkadaşı Naruto'nun yardımıyla tekrar bir çuvalı sırtlayarak işinin başına döndü.

Çalışan her çocuğun kendi bölgesi vardı. Gün bitene kadar bölgelerine yirmi çuval taş taşımak zorundaydılar, tabii eğer yemek almak istiyorlarsa. Gün sonuna kadar bunu başaramayan çocukların başına hiç iyi şeyler gelmezdi. Aç karınlarının üstüne yarım saat boyunca kırbaç yerler, şanssızlar ise geceyi hücrenin dışında, soğuktan tir tir titreyerek geçirirlerdi. Hücrelerindeyken de soğuktan çekerlerdi ama dışarısı daha felaketti.

Sadece yatmadan önce dağıtılan yemek hiçbir zaman yeterli değildi. Ama çocuklar daha azına bile razı olacak kadar açlardı. Eğer mıntıkanız şanslıysa haftada bir kez bir dilim ekmek yiyebilirdiniz. Patatesten başka yiyecek tüketmeyen çocuklar için bu büyük bir nimetti.

Sakura, kucağındaki son çuvalı da diğerlerinin üstüne koyduğunda artık gün batıyordu. Gün boyu onları sıcaktan öldüren güneş, havaya kırmızı dalgalar saçarak dağların arasına gizleniyordu.

"İşte bitti dattebayo!" Naruto, ellerini birbirine vurarak silkeledi, "Sana bitiririz demiştim. Bu akşam yemek yiyebileceksin Sakura!"

Sakura çamurlu elinin tersiyle alnındaki teli silerken gülümsedi, "Evet! Teşekkür ederim Naruto!"

Çok geçmeden denetlemeye gelen adamları gördükleri zaman Naruto kendi bölgesine gitti. Neyse ki onun bölgesi Sakura'nın bölgesinin arkasında kalıyordu ve Sakura onu göremiyordu. Çünkü yeteri kadar çuval taşımadığı için dayak yerken, Sakura'nın bunu görüp kendini suçlamasını istemezdi.

Hücrelerine dönmeden önce, görevlerini yerine getiremeyen çocuklar kırbaçlandı ve listeye not etildi. Bu listeye akşam yemek verilmeyecek çocukları yazıyorlardı. Talihsiz Naruto da bu listenin başında yer almaktaydı.

Mıntıka 8, tek sıra halinde hücrelerine gitmek doğru yürüyorlardı. Sakura sıranın ortalarında bir yerdeydi. Eğilip sol bacağını kaşımamak için büyük bir savaş veriyordu. Çocuklar büyük ölçüde pire sıkıntısı çekiyorlardı. Özellikle 8. Mıntıkada çok olduğu için oranın çocuklarının vücudu hep yara içindeydi.

anesthesia | sasusaku Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin