Page 17

537 68 36
                                    

Kampın arka tarafından önlere doğru hızla koşan kızı birçok gardiyan fark edip peşine takılmıştı.

"Yakalayın!"

"Biri kaçıyor!"

Sakura'nın kulakları tüm bu seslere sağırdı. Kulağında yankılanan sadece tek bir ses vardı. Gözlerinde biriken yaşlar görüşünü engelleyince elinin tersiyle sildi, "SASUKE!" Boğazı yırtılırcasına bağırdığında, artık arkasından bütün gardiyanlar koşmaktaydı.

Gardiyanlardan biri kızı vurmak için okunu alıp yayı gerdirdi ve nişan almaya hazırlandı. Fakat göğsünün tam ortasına saplanan bir ok yüzünden yayı elinden düştü ve kanlar içinde yere yığıldı.

Sakura, peşinden yaklaşık kırk gardiyanı getirerek koşarken önünü göremediği için ayağı takıldı. Yüzüstü
yere kapaklandığında acıyan burnu yüzünden inledi. Bu esnada gardiyanlar ona yetişmiş ve koluna yapışmışlardı.

Kız kafasını yerden kaldırdığında, karşısındaki silueti gördü. Karanlık olduğu için yüzü veya başka bir yeri gözükmüyordu, sadece bir siluetten ibaretti. Ama buna rağmen Sakura, bu uzun boylu adamın kim olduğunu anlamıştı. Adam, elindeki kılıcı yerdeki kayaya vurarak tekrar o sesi çıkardı. Tak-taka-tak. Sakura gözlerinde biriken yaşlarla beraber akan burnunu çekti.

"O bir asker," dedi Sakura'yı kolundan tutan gardiyanlardan biri. Bu sırada sadece bir gölge gibi gözüken karaltı onlara doğru birkaç adım atmaktaydı.

"Bir asker ne için burada?" diye fısıldaşmaya başladı gardiyanlar.

Artık tam karşılarında olan karaltı, kılıcını kaldırarak kızın kolunu tutan ele doğru savurdu. Adamın eli kesilerek yere düştüğünde acı bir çığlık attı. Bundan istifade eden Sakura hemen ayağa kalktı. Nefesini tutarak adamın yüzünü görmeye uğraşıyordu. Fakat bu karanlıkta imkansızdı. Kolundan kavrayan büyük bir elle öne doğru çekildi ve alnını yavaşça onun göğsüne çarptı. Işığın vurduğu yere geçmişti. Kafasını kaldırdığında onunla göz göze geldi.

Hissiz ve donuk bakan kara gözlerle karşılaştığında vücudu baştan aşağı ürperdi. Dejavu. Tam olarak bunu yaşıyordu. On yıl önce baktığı çocuğun gözlerindeki ölülük ile karşılaştı.

Donuk bakışların altındaki dolgun dudaklar iki yana kıvrılarak gülümseme şeklini aldı, "Buldum seni," Konuştuğu zaman kızın duyduğu ses eskisinden çok farklıydı. Ergenliğe girdikten sonra kalınlaşan bir erkeğin sesiydi. Daha kalın ve daha tok çıkıyordu.

Boğazı düğüm düğüm oldu. Ne diyeceğini, ne yapacağını bilemez halde sadece suratına baktı. Uzun uzun baktı. Yıllardır hasret kaldığı suratın her kıvrımını doya doya inceledi. Gerçekten karşısında olduğuna inanmak çok zordu. Elini yavaşça kaldırdı ve yanağına dokunmak istedi. Fakat yüzüne değdiremedi, dokunduğu zaman kaybolacağından korkuyordu.

Onu beklemeden havada kalan elini yakaladı ve yanağına yasladı oğlan. Kızın, ay ışığının vurduğu yeşil, yaşlı gözlerinde kendi yansımasını görmeyeli uzun zaman olmuştu. İkisi de konuşmadı. Sadece birbirlerine baktılar. Burada olduklarını doğrulamak için sürekli yüzlerine dokundular, ellerini öptüler, saçlarını okşadılar. Fakat konuşmadılar. Birbiriyle konuşmak için hazır olmalarını bekliyor gibilerdi.

Sakura, boğazındaki düğüm çözüldüğünde titreyen dudaklarını araladı, "Sasuke," dedi fısıltıyla. Akan burnunu çektiğinde oğlan gülümsedi. "Evet Sakura," Elinin tersiyle kızın yanağını okşadı, "Döndüm," Canı açıyormuş gibi yüzünü buruşturdu, "Biliyorum geç oldu, ama artık buradayım."

anesthesia | sasusaku Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin