Page 10

516 73 37
                                    

Kıyametin, dünya halini yaşadıkları bir geceydi. Çocukların ömürleri boyunca asla unutamayacakları ve yıollar sonra bile hala kabuslarını görecekleri bir gece.

Yangının patlak vermesinin hemen ardından şiddetli bir patlama işittiler. Deprem oluyormuşçasına üstünde oldukları zemin sallandı. Karanlık gece, yangının koca alevleriyle apaydınlıktı.

Patlama sesi hücredeki tüm çocukları uyandırdı. İno çığlıklar atarak yerinden fırladı, "Ne oluyor!?" Neji kendine tutunacak bir yer arıyordu, "Deprem oluyor!"

Üzerlerindeki kayadan döküntüler düştü. Tavan tepelerine düşecek gibiydi. Sadece iki patlama olmuştu ama 8. mıntıka dahil mıntıkalarda kaos hakimdi. Çocuklar çığlıklara boğularak hücre kapılarını tekmeliyorlardı. Gardiyanlarsa oradan oraya koşuşturuyorlardı.

"Yangın," Shikamaru parmaklıklara yaslandı. Kazan dairesinden çıkan alevleri izleyen gözlerinden yansıma çok net gözüküyordu, "Kazan dairesi yanıyor..." Yutkundu, "Eğer patlarsa bu bölge tamamen havaya uçar."

Yangın ve patlamaların şoku ile çocuklar hiçbir şey düşünememişti. Kafasını toplayabilen ilk kişi Neji oldu, "Sasuke," diye fısıldadığında onlar şimdi aklına gelmişti. "Onlar kazan dairesindeydi!" diye bağırdı dehşet içinde.

Fakat çocukların bir çoğunun aklında bu bölge havaya uçacak lafından başka bir şey dönmüyordu. Ölüm, tüm ağırlığıyla üzerlerine bir kara bulut gibi çökmüştü. Ölümü hiç bu kadar yakından tatmamışlardı. Bunun nasıl bir şey olduğunu anladıklarında daha yedi yaşındalardı.

Kulakları sağır edecek çığlıklar ile gardiyanların bağırışları birbirine karışmıştı. Yangın her geçen saniye harlanıyor gibiydi.

"Buradan çıkmalıyız," dedi Shikamaru dehşet içinde, "Yoksa hepimiz öleceğiz!"

Lee parmaklarını demirlere dayadı, "ÇIKARIN BİZİ BURADAN!" Onun hemen ardından tüm çocuklar, tıpkı herkes gibi parmaklıklara yapışmış yardım çığlıkları atıyorlardı, "ÇIKARIN BİZİ!"

Sakura göz yaşları içinde parmaklıkları yumruklarken neyin derdine düşeceğini şaşırmıştı. Sasuke ve Naruto'nun mu yoksa kendine her geçen saniye daha da yaklaşan ölümün mü emin değildi.

"LÜTFEN!" İno hıçkıra hıçkıra ağladığı için söyledikleri zar zor anlaşılıyordu, "ÇIKARIN BİZİ!"  Parmaklıklara vurmayı kesip ellerini uzun saçlarının arasından geçirerek dizleri üstüne çöktü, "Lütfen... ölmek istemiyorum... henüz değil."

"BİZİ DUYUYOR MUSUNUZ!" Neji sanki yapabilirmiş gibi kapıyı açmaya çalıştı, "AÇIN ŞU KAPIYI!"

Oysa ki gardiyanlar için şu an çocukları kurtarmak, en son düşündükleri, hatta düşünmedikleri şeydi.

"YALVARIRIM AÇIN KAPIYI!" diye haykırdı Sakura. Hücrenin önünden bir sürü gardiyan geçip gidiyordu ama hiçbiri dönüp bakmıyordu, "Arkadaşlarım orada! Yangında kaldılar! Lütfen!"

Gardiyanlar sağdan sola koşturarak kazan dairesine kovalarla su taşıyorlardı. Bir süre koca yangını söndürmeye uğraştılar ama yangın sönecek gibi değildi.

"Boş verin kampı," dedi aralarından bir tanesi, "Kaçalım buradan, yoksa bu şey patlayacak ve hepimizi havaya uçuracak!"

Diğer biri, "Ya çocuklar?" dediğinde aynı kişi, "Boş ver şimdi çocukları! Yenilerini toplarız!" diyerek hepsini ikna etmişti.

Gardiyanlar can havliyle kampı terk etmek üzere kaçmaya başladılar. Hücrelerinde yardım çığlıkları atan çocukları umursamadan veya kapılarını açmadan sadece kampı terk ettiler.

anesthesia | sasusaku Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin