Ⅰ
9 yıl sonra
Güneş dağların arasına doğru batarken bir doğan, keskin bir çığlık atarak üzerlerinden süzüldü. Doğanın peşini başka bir kuş sürüsü takip etti. Göç mevsimleri gelmişti.
Uzun pembe saçları sırtına kadar uzanan kız ellerini birbirine çarparak silkeledi. Ardından sıraya girdi. Tek sıra halinde hücrelere doğru yürüyorlardı.
Karanlık çöktüğünde 8. mıntıkaya girdiler. Birkaç dakika sonra ise Sakura sıradan ayrılarak kendi hücresine girdi. Anlaşılan en son gelen o olmuştu.
"Saçların çok uzadı Sakura," İno arkadaşının sırtına uzanan pembe saçlarını süzdü, "Bir ara keselim."
"İyi olur," diyerek saçlarını ensesinde topladı Sakura, "Rahatsız ediyor."
Genç bir kız olduğundan beri her şey daha da zorlaşmıştı. İlk reglini gördüğü andan itibaren zaten zor olan hayatı bir anda daha da zora dönmüştü. Vücudu bir ergenin ihtiyacı olan vitaminlerin hiçbirine sahip değildi. Bu yüzden gelişimi normalin altında kalmıştı. Boyu uzamıştı fakat besin eksikliğinden dolayı yaşına göre kısa kalmıştı.
İnsan vücudu hakkında hiçbir şey bilmediği için tüm bunlar onu çok korkutmuştu. Regl olduğu zaman kendisi ve tüm arkadaşları paniğe kapılmıştı. Vücudunda bir yarası olmamasına rağmen neden kanadığını bir türlü anlayamamıştı. Fakat daha sonra sorunun vajinadan kaynaklandığını anladı. Kısa bir süre sonra aynı şey İno'da da olunca Shikamaru, bunun bir tür bulaşıcı hastalık olabileceği ve diğerlerine de bulaşabileceği düşüncesini öne sürmüştü.
Ergenliğe girdiğinde anlam veremediği tek şey regl olmak değildi. Memelerinde büyüme ve hassasiyet olmuştu. Kendisine değişik bir tür hastalık bulaştığını düşünüyordu. Zaman geçtikçe daha da şekillenen memelerini örtmek için göğsüne kat kat örtüler sardı. Bu yüzden memeleri de gelişimini tamamlayamamış ve sağlıksız bir döngüye girmişti. Tüm bu -ona göre- anormal durumların sadece kendinde değil, İno'da da olduğunu bilmek onu bir nevi teselli ediyordu. Ama bir yandan hastalığını ona da bulaştırdığı için suçluluk duyuyordu.
Çan çaldığı zaman Neji yemek almaya gitmek için hücreden ayrıldı. Sakura ve diğerleri son birkaç yıl içinde okuma yazma öğrenmişlerdi. Gün sonunda hücrelerine döndükleri zaman Shikamaru, onlara kendi bildiklerini birkaç saat boyunca öğretiyordu. Kendi çabalarıyla bir sene içinde okuma yazma ve dört işlemi öğrenmişlerdi.
Dokuz yıl önce Sasuke ve Naruto'nun kaybolmasından sonra çocukların dilinde bir dedikodu dönmeye başlamıştı. Bazıları o ikisinin askerler yardımıyla kaçtığını kendi gözleriyle gördüklerini iddia ediyorlardı. Sakura ve arkadaşları bu çocuklardan birkaçına gidip kendileri sormuştu ve çocuklar gördükleri her şeyi onlara anlatmışlardı. Yaklaşık sekiz çocuğun söylediğine göre o ikisi kaçmayı başarmıştı. Sakura ve arkadaşları, buna inanmayı tercih ettiler ve o ikisinin askerler tarafından kurtarıldığına inandılar.
O gün, askerler neden onları da kurtarmadı diye hiçbiri sorgulamadı. Çünkü çocukların zaten kendileri için bir beklentileri yoktu. Eğer içlerinden biri kurtulduysa bu onlar için yeterli bir mutluluk sebebiydi.
Onlar böyle düşünüyor olsa da Sakura konuyu sadece bu şekilde değerlendirip kapatamamıştı. Özlüyor ve merak ediyordu. İlk iki senesi tamamen onları düşünmekle geçmişti. O kadar merak ediyordu ki neler yaptıklarını; acaba dış dünyayı nasıl bir yerdi? Ya da denizi görmüşler miydi? Sadece bir gün de olsa onlarla bir araya gelmek ve neler yaptıklarını dinlemek isterdi.
Ⅱ
Yemeğini ilk bitiren Shikamaru ayağa kalkarak üzerini silkeledi, "Hadi, gardiyanlar gelmeden başlayalım."
Dokuz yıl içinde yaptıkları başka bir şey daha vardı. Sasuke ve Naruto'nun kaçmasından sonra çocukların içine her zamankinden daha çok dış dünyayı görme isteği dolmuştu.
Beş sene önce yaptıkları bir planla, her gece yatmadan önce hücrelerinin arka tarafını kazmaya başladılar. Beş içinde neredeyse yarım metrelik bir oyuk yapmayı başarmışlardı. Yıllardır yalnızca bu kadar ilerleyebilmelerinin sebebi, tahta kazıklarla kazı yapmalarıydı. Çalışırken kullandıkları kazmalardan en azından birini hücreye getirebilselerdi her şey daha kolay olacaktı. Gündüz olduğunda gardiyanlar kazdıkları oyuğu fark etmesinler diye örtülerle üzerini kapatıyorlardı.
Shikamaru'nun hesaplarına göre duvarda delik açmalarına sadece bir ay kalmıştı. Bir ay daha böyle devam ederlerse duvar delinecekti ve hücreden kapı harici çıkabilecekleri bir delik oluşacaktı. O gün geldiğinde her şeyi ayarlayacak ve bu pis kamptan kaçacaklardı.
Umuyorlardı ki Shikamaru'nun tahmini doğru çıksın. Çünkü belli bir yaşa geldikleri zaman gardiyanlar çocukları satıyordu. Ya pazara, ya da bir müşteriye. Muhtemelen bir sene sonra onların da satılma yaşı gelecekti. Eğer dış dünyayı görebileceklerse Sakura için bunda bir mahsur yoktu. Ta ki iki sene önce hücreye yeni bir kız gelene kadar. Kendilerinden bir yaş küçüktü ve bu kampa satılarak gelmişti. Başından geçenleri anlattığı zaman Sakura bunun ne kadar kötü bir şey olduğunu anladı.
"Oradan oraya sürüklenip duruyorsun," diye anlatmıştı Tenten, "Bazı insanlar seni evlerine hizmetçi olsun diye satın alıyor. Bazıları tarlada çalıştırmak için, bazıları hayvanlarına bakman için. Bazılarıysa... vücudun için." Tenten, on altı yıldır oradan buraya sürüklenerek bu kampa gelmişti. O yüzden bunun ne kadar boktan bir şey olduğunu en iyi o biliyordu.
"Bizi bir aya kadar satmayacakları ne malum?" diye sordu Lee.
"Orası şansımıza kalmış," dedi Neji. Ardından Shikamaru, "Aynen öyle," diyerek onay verdi, "Dua edelim de bir ay daha burada kalalım. Yoksa emeklerimiz boşa gidecek."
"Bir ay ne demekti?" diye sordu Tenten kafasını kaşıyarak, "On gün mü olmuş oluyordu?"
"Otuz gün," diye düzeltti onu Neji, "Artık öğren şunu."
Tenten'in bu unutkan ve şapşal hali Sakura'yı güldürdü, "Bana Naruto'yu hatırlatıyorsun."
"Naruto?" Tenten kim olduğunu hatırlamak için biraz düşündü, "Ha, şu kurtulan arkadaşlarından biriydi değil mi?"
Kız başını salladı, "Evet, o da senin gibi şapşaldı," Yaptığı küçük iğnemeleri Tenten takmıyordu, "Üstelik sakardı da. Sasuke'yi ise onun tam tersi olarak düşünebilirsin. İlk baş gözüne ruhsuz biri olarak gelse de çok cana yakındır. Nazik, düşünceli ve-"
"Sakura," Lee, uyaran bakışlar atarak sözünü kesti, "Yeter artık, yine başladın." Onlar gittiğinden beri Sakura sık sık o ikisinden bahsediyordu. Arkadaşları bu durumdan biraz usanmıştı muhtemelen çünkü onu sık sık uyarıyorlardı.
"Ah, pardon, yine kendimi kaptırdım," Zoraki bir gülümseme takındı pembe saçlı kız. Onlar hakkında konuşmak iyi hissettiriyordu. Sanki hala yanlarındalarmış ve hiç gitmemişler gibi. Belki de bu yüzden sık sık onların lafını ediyordu.
Tenten elini kızın omzuna koyduğunda sıcak bir gülümseme takındı, "Bakma sen onlara. Eğer anlatmak istiyorsan ben her zaman dinlerim."
Sakura da ona gülümsedi ama morali çoktan bozulmuştu.
***
Bir bölüm kaldı arkdşlr sabredin 🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
anesthesia | sasusaku
FanfictionDünyadaki cehennemi yansıtan bir köle kampında büyümüş çocukların, hayatlarının özeti olan iki kelime; acı ve zorluk. Acı, içlerinden biri için bir anlam ifade etmese de bazılarında derin bir anlamı vardı. Ama zorluk, hepsi için aynıydı. ➴ • sasus...