༄ Canına mı susadın! (M)

2.6K 131 6
                                        


Jimin ve jungkook öğle olduğunda kafeteryaya inmiş yemek yiyorlardı. Ikisi gülüşürken Taehyung da onlara katıldı. Ta ki Minho'nun kapidan girmesi ve Jimin'in bakışlarının oraya kaymasıyla birlikte jungkook da döndü.

'Hala ne istiyor pezevenk.'

'Hala derken?'

Jungkook'un henüz olanlardan haberi yoktu tabi. 'Jimin? Söylemedin mi?' 'Neyi söylemedi. Taehyung konuşsana!' 'Sen dün okuldan gittikten sonra Minho koridorda jimin'i sıkıştırdı. Ben gördüğüm anda müdahale ettim.'

'Ne? Jimin? Neden daha önce demedin. Öldüreceğim o piçi.' Jungkook ayağa kalkınca Jimin kolunu tutmuş gitmesini engellemişti. 'Boyle sinirlenecegini bildiğim için. Oturur musun? Sevgilim?' Jungkook gitmekten vazgeçip yerine geri oturdu.

'Ne dedi orospu çocuğu sana?'

'Önemli değil.'

'Jimin! Ne dedi sana?!'

Jimin bağıran jungkookla birlikte ürkmüş hatta bir kaç kişinin bakışları onlara dönmüştü. 'Ş-şey... şey dedi.' 'Ne dedi beni çıldırtmak mı istiyorsun?' 'Jungkook abartmadın mı? Geçti gitti.' 'Sen karışma. Dinliyorum.'

'T-tanışmak istedi. Ben geri çekilince sürtük dedi. Sonra bana yaklaşınca gelsin hadi sevgilin ayırsın b-bizi...' Jimin elleriyle oynarken jungkook'un tekrar ona bağıracağı korkusuyla dönüp yüzüne bakamıyordu. 'Sonra.' 'S-sonra ben ona hakaret edince a-ağzını daha yararlı şeyler için k-kullanabilirsin dedi.'

'Siktiğimin çocuğu!!'

Jungkook ayağa kalktığında oturduğu sandalye yere düşmüş son hızla üç masa uzaktaki Minho'nun yakasına yapışmıştı. Ayağa kaldırıp suratına en sertinden yumruğunu indirdi. Yere düşen beden acıyla inlerken sırtına ve kasıklarına doğru tekme attı. 'Geber orospu çocuğu.'

'Jungkook! Napıyorsun?'

'Kimsin sen! Öldürürüm lan seni! Ne hakla ona böyle şeyler dersin! Canına mı susadın!'

Etraftaki bir kac kisi Jungkook'u Minho'da uzaklaştırmaya çalışıyordu. O sırada Jimin korkudan en uzaktan olaya bakıyor, Taehyung ise olaya mudahele etmek istiyordu ama Minho'nun dövülmesi daha cazip geldiği için hiç araya girmemişti. 'Ne oluyor burada?' Içeri giren nöbetcı öğretmen ile toplaşan öğrenciler açılmış ama jungkook hala öldüresiye vurmaya devam ediyordu yerdeki hareketsiz bedene.

'Naptığını sanıyorsun jungkook?' Öğretmen kolundan tutup onu çekmeye çalıştı. 'Yardım edin.' Üç dört kişi daha gelince jungkook anca çekilmiş sonrasında pes etmişti. Öğretmen eğilip Minho'yu kontrol etti. 'Bayılmış. Ambulans çağırmalıyız. Başından ayrılmayin çocuklar geleceğim. Jungkook benimle müdürün yanına gel hemen.'

Elinde telefonla ambulansı arayan öğretmen onu bileğinden tutup peşi sıra sürükledi. Ama jungkook bu tutumu beğenmemiş elini geri itmişti. 'Ben giderim.' Jimin jungkook'un arkasından küçük adımlarla birlikte müdürün odasına kadar geldi. O içeri girince duvara yaslanıp çıkmasını bekledi. Ne olacaktı ona? Disiplin mi yiyecekti? Her şey kendisinin yüzünden olmuştu. Anlatmamalıydı işte. O kadar korkunç birine dönmüştü ki jungkook o an ondan çok fazla korkmuştu.

Yaklaşık on beş dakika sonra kapı açıldı ve öğretmen ardından jungkook çıktı. 'Bu iş burda bitmedi. Baban bugün okula gelecek ve ona her şeyi anlatacağız. Bakalım o zaman bu kadar da rahat olabilecek mısın?' 'Müdürün ne dediğini duymadınız mı? Olayı büyütmeyin.' 'Arkadaşın orada bayılmış sen hala burda yüzsüzce..!'

'O piç arkadaşım değil.' Jungkook nasıl oluyorda bir öğretmenin yanında küfür edecek kadar rahat olabiliyordu. 'Neyse ne Jeon. Bu yaptığın yanına kalmayacak. Ceza alacaksın hemde büyük bir ceza.'

ᴀᴅᴏʀᴇ yᴏᴜ - ᴊɪᴋᴏᴏᴋHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin