༄ Kokunu özledim

1.2K 87 30
                                        

Selam kırk yıl sonra geri geldim.

࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓


-Bir ay sonra

'Hazır mısın Jimin?'

'Hazırım baba.'

Jimin ve babası koreye dönmek için hazırlanmış bir saat sonra uçakları kalkacaktı. Jimin, Jungkook'un Koreye bir hafta sonra geleceğini öğrenince üzülmüştü.

Birlikte yolculuk yapmak istiyordu onunla. Ama annesi ve kardeşi de koreye taşınacağı için ev eşyaları falan toplamak uzun sürmüştü.

Annesi koreye dönme işini sevmişti. Zaten kocası yüzünden buraya zorla gelmişlerdi. Şimdi geri dönüyorlardı. 'Bavulunu al da aşağıya gel oğlum.'

Jimin merdivenin başında durmuş dört tane büyük bavulunu nasıl aşağıya indireceğini düşünüyordu. 'Oğlum neredesin?' 'İnemiyorum baba...'

Babası yukarıya çıktı. 'Neden?' 'Bavulları nasıl indirebilirim baba. Boyum kadar.' 'Bu kadar eşyan var mıydı senin ya?' 'Evet. Sen indirebilir misin?' Bir yüzüme bir bavullara baktı. 'Jungkook'u çağırsana.' 'Evet. Doğru.'

Telefonu çıkarıp aradı hemen. Zaten onları bırakacaktı hava limanına erken gelse iyi olurdu.

-Alo sevgilim. Neredesin?

-Simdi evin önüne geldim park yapıyorum. Bir şey mi oldu?

-Hemen gelir misin? Bavulları indiremiyorum kaslı kollarına ihtiyacımız var.

-Kapıyı aç birtanem

Koşarak indi ve gülümseyerek açtı kapıyı. 'Hoşgeldin~' Boynuna sarılıp yanağına öpücük kondurdu. 'Demek kaslı kollarıma ihtiyacın var.' Diğer yanağını da öpüp gülümsedi. 'Evet öyle oldu.' 'Ne yapmam gerek?'

Elinden tutup yukarıya çıkardı. 'Bunları indirmemize yardım eder misin?' 'Ederim sevgilim.' Tek tek hepsini aşağıya indirip arabaya yerleştirdi. 'Teşekkür ederim canım.'

Evi kilitleyip arabaya bindiler ve bir kaç dakika sonra hava limanına geldiler. Jimin'in şimdiden gözü yaşaracak gibiydi. Bir hafta jungkooksuz durmak...

'Sevgilim iyi mısın?'

'Seni çok özleyeceğim kook.'

'Hey hey sakin ol. Bir hafta hemen geçecektir. Hem ben seni her gün arayacağım.'

'Sana sarılıp kokunu içime çekmeden uyumak zor olacak.'

'Sabırlı ol. Bir hafta sonra kavuşacağız.'

Son kez vedalaştıktan sonra uçağa yerleştiler. Uçağın kalkacağını haber veren pilotla birlikle kemerlerini bağladılar. Bir kac saat sonra Korede olacaklardı. İçinden en iyisi uyumak dedi ve gözlerini kapattı.

...

'Oğlum. Jimin.'

Jimin babasının seslenmesiyle gözlerini açmış elleriyle gözlerini ovarak ona dönmüştü. 'Efendim.' 'Yarım saate iniş yapacağız.'

'O kadar uyudum mu ya?'

'Hiçbir şey de yemedin aç mısın?'

'Biraz ama sorun değil. Eve gidince yerim.'

'Tamam sen nasıl istersen.'

Jimin yerinden kalkıp lavaboya gitti elini yüzünü yıkadıktan sonra yerine geri döndü.

Dönerken bir kaç itici bakışların esiri olmuştu. Korede kendi gibi feminen olan kişilere pek saygı duyulmazdı. Ama o umursarmıydı? Hayır.

Herkesin kendi tercihi sonuçta. Uçak iniş yaptığında jimin gözlerini kapattı. İnmek her zaman daha korkutuyordu onu. Sonunda durduğunda rahat bir nefes aldı. Küçük çantasını yanına aldıktan sonra indiler.

'Jimin, Taemin'i aradın değil mi?'

'Ah unuttum baba. Hemen arıyorum. Bizi alsın buradan.' 'Tamam bende bavullara bakıyorum.' Telefonunu çıkarıp buradaki neredeyse tek arkadaşı olan Taemin'i aradı.

-Alo. Taemin.

-Jimin. Nasılsın?

-Iyiyim. Taemin ben Koreye geldim.

-Sen ciddi misin? Evde mısın şuan?1

-Hayır. Hava limanındayım. Babamla bizi alabilir misin?

-On dakikaya oradayım Jimin.

-Teşekkür ederim.

Böyle iyi bir arkadaştı iste. Jimin'i yargılamayan ortaokuldan beri yanında olan biriydi. Koşar adımlarla babasının yanına gitti.

Bavulları almış bankta oturuyordu. 'Aradım geliyor.' Kafasını sallayıp telefonuna geri döndü. Jimin şöyle bir etrafa göz gezdirdi de...

Giderkenki hisleri ile şimdiki hisleri arasında uçurum vardı. Jungkook'a çok şey borçluydu. İlk başlarda türlü zorluklar çekselerde şimdi her şey bitmişti.

Derin bir nefes aldı ciğerlerine huzur dolmuştu. Bu huzuru asla kaybetmeyecekti.

Yaklaşık on dakika sonra Taemin geldiğinde jimin koşarak ona sarıldı. 'Cok özledim seni jimin.' 'Bende Taemin. Naptın ben yokken?'

'Okul. Başka ne yapabilirim.' Babasıyla da sarıldıktan sonra arabaya geçtiler. 'Uzun zamandır burada değildin. Asıl sen naptın oralarda?'

'Aşık oldum.'

'Vay vay vay. Kimmiş bu şanslı adam.'

'Jungkook. O da koreye gelecek tanışırsınız.'

'Senin adına sevindim. Mutlu olduğunu görmek güzel.'

Gülümseyip arabaya geçtiler. Çok geçmeden eve vardıklarında jimin arabadan inip uzun zamansa sonra döndüğü, içinde iyi kötü bir sürü anısı olduğu evine baktı.

'Özlemişim.' dedi buruk gülümsemesiyle. 'Hadi içeri geçelim.' İki katlı eve bahçeden geçip içeri girdiler. Taemin de onlarla birlikte geldi. Bavulları yukarıya taşımaya falan yardım ettikten sonra geri gitmişti.

'Baba. Yemek hazırlayabilir misin? Ben duş alacağım.'

'Tamam oğlum.'

Jimin dus almadan önce jungkook'u aramak geldiğini ona söylemek için telefonunu çantadan çıkardı.

-Alo sevgilim~

-Vardın mı uğurböcegim?

-Evet. Birazdan duş alıp yemek yiyeceğim.

-Ben yokken kendine iyi bak. Geldiğimde seni zinde görmek istiyorum

-Tamam tamam. Sen ne zaman geleceksin bilet aldın değil mi?

-Evet bir haftaya oradayım. Bir sorun var ama. Benim oradan ev almam lazım.

-Buraya geldiğinde bakarsın canım.

-Ondan önce otelde kalırız herhalde.

-Ne oteli burada kalırsınız.

-O da olur. Kokunu özledim.

-Birde bana sor. Seninle yaramazlıklar yapmayı özledim.

-Hmm... cüretkar sevgilim benim. Oraya geldiğimde istediğini verecegimden emin ol.

-Ah jungkook nasıl dayanacağım sensiz bir hafta!?

-Hahaha! Beni bu kadar çok mu seviyorsun?

-Seni her şeyden çok seviyorum.

-Tıpkı benim de seni öyle sevdiğim gibi.

Konuşma yaklaşık bir saat kadar uzayınca jimin yemek için hızlı hızlı duş almış hazırlanıp aşağıya inmişti

Şuanlık tek dileği vardı o da önündeki bu yedi günün su gibi akıp geçmesi.










Bu kurguyu bitirmek için bölüm atmaya devam edeceğim yani uzatmayacağım.

ᴀᴅᴏʀᴇ yᴏᴜ - ᴊɪᴋᴏᴏᴋHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin