ᴀᴅᴏʀᴇ yᴏᴜ - ᴊɪᴋᴏᴏᴋ

༄ Koreye dönmek (M)

'Hala burada olduğuna inanamıyorum baba. Neden geleceğini haber vermedin.'

'Sana bir kaç kez ulaşmaya çalıştım ama hiç açmadın canım.'

Jimin'in babası oğlunun yanındaki çocuğa gözlerini dikti. 'Bu arkadaşın da kim?' İkili birbirine bakmış söyleyip söylememek arasında gidip gelmişlerdi.

'Aa... o şey.'

'Yoksa sevgilin mi? Öyleyse tanıştır bizi oğlum.'

Jimin babasının böyle bir tepki vereceğini düşünmemişti. Gülümseyerek teşekkür etti içinden anlayışlı bir baba olduğu için. 'Jungkook. Aynı sınıftayız. Üstelik yan evde oturuyor.'

'Merhaba efendim memnun oldum.'

'Ne efendimi evladım. Amca diyebilirsin.'

'Teşekkürler amca.'

Jimin jungkook'un bu kibar hallerine ağzı açık bakıyordu. Ikisinin bakıştığını goren adam öksürür gibi yaparak lafa girdi. 'Neden geldiğimi merak etmişsindir. Yalniz yaşamak zor bu yüzden seni de alıp koreye dönmek için geldim. Hem artık daha iyi görünüyorsun.'

'K-kore mi?'

'Evet. Istemiyor musun?'

'Çok güzel düşünmüşsün baba ama ben burada iyidim. En azından okulumun bitmesini bekleseydik.'

'Bir aydan az kalmadı mı Jimin? Artık gerçek memleketine dön. Bu yabancı ülkede fazla kaldın.'

Jimin'in bu hoşuna gitmemişti. Jungkook'u bırakıp gitmek istemiyordu. Asla onsuz gitmezdi. 'Ben bunu düşünücem baba şimdi izin verirsen okulumuz var geç kalacağız. Sen evde dur akşam konuşuruz.'

'Tamam tamam ben sizi alıkoymayayım.'

Ikili evden çıktıklarından ikisinin de yüzünden düşen bin parçaydı. 'Gerçekten gidecek misin?' 'Senin olmadığın bi yerde nasıl yaşarım sevgilim.' Belinden tutup kendine çekti jimin'i ve alnından öptü.

'Ne olacak o zaman?'

'Gitmek istemediğimi söylerim.'

'Jimin. Ben düşündüm de Busan'a dönmek güzel olabilir.'

'Jungkook seni asla bırakmam.'

'Demek istediğim ben de gelsem. Birlikte doğduğumuz şehre gitsek. Şirketi orada yürütsem güzel olmaz mıydı?'

'Cidden mi? Yapar mısın bunu?'

'Senin mutlu olman için her şeyi yaparım bir tanem.'

'Ya Jungkook~ sevgilim~'

Jimin birden zıplayarak jungkook'un boynuna sarıldı ve bacaklarını beline doladı. Yanaklarına öpücüklerini kondurup sıkı sıkı sarıldı ona. 'Hahaha tamam tamam.' 'Çok seviyorum seni~' 'Baban görecek Jimin.' 'Görsün bize bişe demedi ki~'

'Çok yaramazsın.'

Jungkook da ona uyup kalçasını sıkınca Jimin havalanmış kulağına doğru inlemişti. 'Ama bu hareketlerini akşam yatakta göster bebeğim evin bahçesinde değil.'

'O zaman da yaparım~ hırrrr~'

Ince sesiyle vahşi kediler gibi hırlayınca jungkook dayanamamış arabaya binip onu da kucağına oturtmuştu. 'Gerçekten seni şuan becersem müstahak sana.' 'Yap o zaman kookie~'

'Kaşınma Jimin.' diyince sürtünmeye başlamıştı kucağında. 'Ateşle oynuyorsun güzelim. İşe gitmeliyim.' 'Gidersin.' Üzerindeki gömleğin yukarıdan başlayarak düğmelerini açarken konuşmaya devam etti. 'Patron sen değil misin?'