14.BÖLÜM "KARAVAN"

169 8 0
                                    

Huhuuu yb geldiii merhaba arkadaslar iyi misiniz sagolun bende iyiyim asdgjk okuyun da güzel güzel yorumcuklar yapınn öpüldünüzz :*

Ben düşüncelerim ile allak bullak yüzerken, ayaz da omzumu çürütmekle meşguldü ki acısını sonradan hissetmeye başlamıştım.
Ayaza dönüp uyarıcı bir bakış attıgımda ellerini hemen çekmişti. Ellerini çektikten hemen sonra dürttügü yere baktıgımda morardıgını görmüştüm. Abartısız morarmıştı. Ne kadar derin dalmışsam artık ve ne kadar uzun süre dürttüyse demek ki. Sordugu soruyu unutmuş olmasını dileyerek morlugu görmezden geldim.
"Nereye daldın gittin öyle" bunun sonucu yine sordugu soruya gitmez umarım diyerek içimden tekrarlıyordum.
"Hiç yanii... ne yapıcaz diye düşünüyordum" cidden ben niye hiç yalan söyleyemiyorum. Bu kadar temiz kalplilik bana bile fazla. Hadi diyelim ki katil oldum polisler beni yakaladı. Sorgu odasında inkar bile edemem hemen hapsi boylarım.
"Nereye gidecegimizi biliyorum. Ayrıca çok kötü bir yalancısın biraz tiyatro dersi almaya ne dersin?"
Al işte ben farketmesin diye dua ederken, çocuk benim yalan söyliycegimi ben konusmadan anlayabilecek bir kapasitede.
"Senden alacaksam aman kalsın" diye lafımı söylemeyi de atlamamıştım tabiki. Oysa sessiz kalmış ıssız yolda ilerliyordu. Bende radyonun tuşuna parmaklarımı dokundurup kanal seçmeye başladım. Kendime uygun, uyku modunda bir şarkı buldugumda kafamı cama yaslayıp ayaklarımı kemdime çektim ve gözlerimi yavaş aralıklarla kapadım.

Arabanın kapısının hızlıca kapanmasıyla sıçrayarak uyanmak kadar da kötü bu hayat. Göz kapaklarımın aşagı dogru direnmesine ragmen zorlukla açıp nerede olduguma bakındım. Araba bir kuşun bile uçmadıgı orman yolunda duraklamıştı. Yanıma baktıgımda ise ayazın yerinde olmadıgını farkettim. Bu olay az da olsa ürpermeme sebep oldu. Issız bir ormanda tek başına olmak ne de ürkütücüymüş böyle. Tamam abartmıyayım arabanın içinde olmak benim için biraz da olsa güvenli. Ama korkmamak elde degil hava da zifiri karanlık dogru düzgün hiçbir şey gözükmüyor.
Etrafıma bakınırken arabanın arkasından gelen ışıgı farkettim. Hemen arkamı döndügümde ise ışıgın başka bir arabanın farlarından geldigini görmem uzun sürmemişti. Yine farlar sayesinde arabanın önünde iki kişinin durdugunu gözlemlemiştim. O kişilerden birisinin ayaz oldugundan emindim ama yanındaki kisinin yüzünü anımsamama ragmen çıkaramamıştım. Tam camı açmayı planlayıp ayaza seslenecektim ki, onun arabaya dogru harekete geçtigini gördüm.
Arabanın kapısını açtıgı anda küçük ısınan alanında hemen sogudugunu farketmiştim çünkü üşümüştüm. Ayaz içeriye geçip çabucak kapıyı kapatınca sinirli oldugunu anlamıştım. Gerilen yüzü ve ortaya çıkan damarları da bunu inkar etmiyordu zaten. Ne oldugunu şimdi sormayacaktım. Çünkü gerçekten ayazın sinirli hallerinde onunla konuşmak bile çılgınlıktı.
Bir süre aynı pozisyonda kalıp ayazın sakinleşmesini beklemiştim. Motorun sesi geldiginde yerimden sıçradım adeta. Ortamın sessizligine o kadar alışmışım ki artık. Sesli ve derin bir nefes aldı. Araba hareket etmeye başlayınca konuşmaya başlayacagım zamanı ayarlamaya çalışıyordum. Ama daha erken oldugunu varsayıp arkama yaslanmayı tercih ettim.
Aynı oturma pozisyonuna geçtigimde gözlerimi dikmiş ayaza bakakaldım. Onun pürüzsüz yüzü o kadar harika ki izlemeye doyamazsınız.

Uzun bir zamandır yoldaydık. O kadar çok sıkıldım ki artık o küçücük koltukta şekilden şekile giriyordum. Bir türlü rahat pozisyonu bulup hayallerime dalamamıştım.
"Off ne rahatsız bi koltuk bu"
"Koltuk mu rahatsız Sen mi?"
Ben ayazı tamamen unuttugum için sesini duymamla koltuktan zıplayarak ufak tiz bir çıglık atmam ve öndeki cama yapışmam bir olmuştu. Kendimi düzeltmeye çalışırken ayazın kahkaha seslerini duymuştum. Şimdi bunun dilinden de kurtulamam ben dalga geçer gidene kadar. Allahım neden hep ben neden?
"Ohh ayaz bey hem korkutun hemde gülün"
"Ben.. " gülmekten konuşamıyor çocuk çok mu komiktim ya. kahretsin!
Ben yüzümü asıp ayaza bakarken o da gülmesini durdurmaya çalışıyordu. En sonunda gülmesi durdu ve bende önüme dönüp sessiz kaldım. Herhalde tavrımı farketmiş olacak ki ciddileşmek istercesine sesini düzeltti ve derin bir nefes aldı.
"Tamam bak artık gülmüyorum kızma" dedigi anda ona döndüm. Bir süre gözleri gözlerimi takip etti ve aynı anda gülmeye başladık. Ah bu bakışmalar.

"Gidecegimiz yere yaklaştık bence uyumamalısın" konuşmamaya yemin etmiş gibi sessiz kalmaya devam ettim ve ayaza başımı sallamakla yetindim. Yapacak bişey bulamayıp sıkılarak yolu izlemeye başladım. O kadar çok inceledim ki artık yolun mimarisini çıkarabilirdim. Yol şuanlık dümdüzdü ve ileride yol ikiye ayrılıyordu. Yolun biri yine düz olarak ilerliyordu digeri ise dönemeçliydi. Yol dönemeç oldugu içinde ilerisi gözükmüyordu. Sadece oradaki uzun agaçlar varlıklarını belli ediyorlardı. Düz yol bittiginde ayaz o dönemeçli yola döndü. Açıkçası buna sevinmiştim çünkü yolun devamını merak ediyordum. Heyecanla dönemeçten dönmesini beklerken agzım açık bir şekilde kafamı ayaza çevirdim.

"Bu...bu gerçek mi yoksa ben şuan rüya mı görüyorum" ayaz elini havada kalan koluma yaklaştırdı ne yapıyor diye aptalca ona bakarken kolumdaki acıyla inledim "ahh"
"Gerçekmiymiş bak bakalım" demesiyle kafamı tekrar o tarafa çevirdim ve gülümseyerek
"vallahi gerçekmiş" dedim.

Karşımda resmen koskocaman bir karavan var evet. Ormanın içinde olmasına ragmen karavanın oldugu bölgede hiç agaç yoktu. Böylelikle terastan kolaylıkla yıldızları izleme fırsatımız olabilirdi. Daha şimdiden hayal kurmaya başladım ben burada kalırken neler yapacagım acaba...

Arkadaşlar şimdi orası daglık ormanlık bir alan neler yapmalarını istiyorsunuz bakemmm fikirlerineze gore yb yazıcam haberiniz olsun. Benim aklımda var bişeyler ama sizde fikir sunarsanız süper olur. Bitlikte yürütmüş oluruz hemm bu bölüm hakkında da diyiberin bişeyler :D bi dahaki bölümde karavan macerasıyla görüşmek üzereeee

Yanımda kalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin