18. Bölüm "Ünsay"

95 5 1
                                    

@kalbiminmavisi adlı arkadaşımın mavimsi kalp kitabını okumanızı çok isterim yeni yazmaya başlıyor destek olursanız çok sevinirim. :D
İyi okumaları :D

Multimedya:Nehir'in bugün ki iş kıyafeti :D

Aklım hala karavanda kaldı. Malesef ki Ayaz'ın acil! işi sonucu karavanı orada bırakıp Ayaz'ın evine geri dönmüştük. Daha bir hafta bile olmamıştı gideli Oysaki.

Şimdiyse şirkette kös kös oturup Ayaz'ın toplantıdan çıkmasını bekliyordum. Tabiki de kendi masamda. Benim sekreter onunsa patron olmasına rağmen uzun süredir şirkete uğramıyorduk. Gözden geçirmem gereken bir yığın dosya önüme serilmiş olsa da içimden dosyaların kapağını açmak bile gelmiyordu. Eğer bu dosyaların hepsini okuyup ayaza özetini geçmessem bana yemek vermeyeceğini söylemişti. Tabiki de şaka yapıyor böyle bişey gerçek olamaz. Ben kim yemek yememek kim ve de ben kim bu yığın dosyaları okumak kim.

Asansörün açıldığını belirten o ses geldiğinde kafamı hızlıca kaldırdım. O kadar sıkılmıştım ki Ayaz'ın gelmesini umuyordum.
Ayazla gözlerimiz kesiştiğinde içten bir sevinç yaşadım. Ayaz masaya yavaş adımlarla yaklaşırken bir masadaki dosyalara birde bana bakıyordu. Kaşlarını çattığında kendimi duyacağım hakaretler için hazırlamıştım

"Anlat."

"Neyi?"

"Dosyadaki okuyup anladığın(!) Şeyleri."

"Ama böyle olmaz ki siz ayaktasınız. odanıza geçin Ayaz bey ben dosyaları alıp geleyim."

"Pekala öyle olsun."

Gözlerimin içine son kez bakıp odasına yol aldı. Önüme dönüp dudağımı ısırdım. Bu çocuk çok ciddiye benziyor ama beni aç bırakmaz diye umuyorum. Sadece umuyorum..
Dosyaları elime alıp yada alamayıp ayazın odasına ilerledim kapıyı zar zor açıp koştura koştura ayaz'ın masasına dosyaları bıraktım. Dosyalar etrafa saçılırken Ayaz ters ters bana baktı. Yüzüme sahte bir gülüş yerleştirip dosyaları sıraya dizmeye başladım. İşim bittiğinde bir adım geri çekilip ayaza bakmaya başladım.
Bi yarım saat kadar böyle bakıştığımızda sonunda ağzını açabilmişti.

"Nehir farkındaysan anlatmanı bekliyorum."

"Farkındayım tabi canım. Herhalde günümün nasıl geçtiğini anlatmamı istiyorsun. İyiydi yani çok sıkıldım ama olsun bi güncükte sıkılıyım. hep eğlence hep eğlence olmaz."

"Nehir" şu anlık sakin görünüyor. Hayır birazdan bagırmayacak. Hayır birazdan bana hakaret de etmeyecek..

"Hııı"

"Yemek vermeme konusunda çok ciddiyim. Bunları okuyana kadar şirketten çıkmayacağız sende aç kalacaksın."

"Sen sanki hiç acıkmayacaksın." Diyip sinsice sırıttım ama bir dakika onun şuan somurtuyor olmasi lazım... neden sırıtıyor?

"Ben toplantıda yemiştim zaten daha acıkmam" o sırıttığın otuziki dişinden öndeki iki dişin kopsun inşallah.

"Vicdansız. " dosyaları elime tıkıştırıp kendi masama yol aldım. Aslında benim için iyi olurdu biraz şirket hakkında bilgi sahibi olmuş olurdum.
Sandalyemi çekip oturdum ve kolumu sıvadım.
Sonuçta büyük bir işe başlangıç yapıyordum. İlk dosyanın kapağını açtığımda istenilen evin taslak çizimi vardı. Taslağı bile bu kadar güzelse yapıldığındaki halini düşünemiyorum. Ev hakkındaki sözleşmeyi okuduktan sonra önemli yerleri aklıma not ettim. Diğer dosyayı elime aldığımda ilk olarak şirketin adı yazıyordu burdanda bu projenin ortak olduğunu anladım. Şirketin Adı ilgimi çekerken bir yerden hatırladığıma emindim. 'ünsay' daha önce duyduğum bir soyisimdi ama şuan hatırlayamamıştım. Bu dosya ve diğerlerinin de bilgilerine bakıp biraz çalıştıktan sonra dosyalarla birlikte odasına girdim. Bu sefer dosyaları önüne düzgün koyabilmiştim. Karşısına tekrar geçip eline aldığı dosyalar hakkındaki bilgileri ona aktardım. Bazılarını önemsiz diyip köşeye attı bazıları da bu çok önemli diyerek beni de uyardı. Ama o önemsiz dediklerini ezberledigim için içim gitmişti.

"Bunu senden beklemiyordum. Yemeği fazlasıyla hakediyorsun."

"Bir işe başladıysam on numara yaparım ama tek sorun o işi yapmaya üşendiğim. " Diyip güldüm. O da kafasını iki yana sallayıp güldü ve oturduğu yerden ayaklandı. Ben 'ne yapıyor' diye onu izlerken bana döndü ve o etkileyici bakışlarından atıp
"Hadi ne dikiliyorsun yemeğe gidiyoruz." Yemek lafını duyar duymaz arkasından koşturdum. Beni izlediği için bu halime güldü ve yanındaki yerini aldığımda yürümeye devam etti.

Saat geç olduğu için şirkette kimse kalmamıştı. Sadece Ayazla ben kalmıştık. Karanlık koridorda ayağımdaki topuklunun 'tok' sesleri kulağımızı dolduruyordu. Asansörün önüne vardığımızda ayazın eli düğmeye çoktan gitmişti. Ayazın baygın bakışları beni bulduğunda çok yorgun olduğunu gözlerinden anlayabiliyordum.
Asansör geldiğinde içine yerleşip zemin kata indik. Çıkışa doğru ilerlerken güvenliğe 'iyi akşamlar ' demeyi unutmadık.

Holding'in önünde ayazın arabasını beklerken önümüzde bir araba belirdi. Merakla arabaya bakarken bu saatte kimin gelebileceğini de düşünmüyor değildim. Arabanın kapısı açıldığında içinden çıkan kişiye baktım.. Hayır o-o olmazdı değil mi?
Lütfen aradan bu kadar zaman geçmişken ve tam onu unutmuşken karşıma çıkamazdı.. çıkmaması lazım..
Yavaşça bize yaklaşırken bana dikkatle bakıyordu. Hatırlamış mıydı? İçimde Bir umut yeşerirken dolan gözlerimi farkettim ve sıcak göz yaşlarının yanağını ıslatmaması için direndim.

"Atıl." Ayazın sesiyle yerimden sıçradım tamam bu sefer emindim. Artık bi umut değildi oydu. O gelmişti. Emindim. Bu gerçekle sarsıldım. Şimdi ne olacaktı....

Altılı umarım hatırlamışsınızdır. Unutanlara söyleyeyim atıl Nehir'in ayrılmak zorunda kaldığı çocukluk aşkı. Nehir gerçeklerle biraz sarsılacak diğer bölümlerde umarım begenmişsinizdirr..

Yanımda kalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin