15.BÖLÜM #Kozalak #

149 7 0
                                    


Arabadan indigimizde ayazı beklemeden karavana ilerledim. Ben karavanda yaşamayı çok severdim ama şuana kadar hiç yaşamamıştım. Tabi yaşamadan, yaşamayı nasıl sevebilirim onu bende bilmiyorum neyse. Koşarak karavanın yanına gittigimde hayranlıkla bakarak etrafını dolaştım.
"Ayaz bu... Çok ama çok güzel" duygularımı, hislerimi, ne kadar begendigimi dillere dökemez olmuştum. Sanırım şu zorlu hayatta ilk defa bu kadar mutlu olmuştum ve bunun kaynagı da ayazdı. Bi anda hayatıma girdi ve herşeyi degiştirdi. Ona o kadar minnettarım ki yaşattıkları için.

"Bir süre burada kalıcaz sonra yeni bir eve geçeriz." dediginde yüzümdeki gülümseme daha da yayılmıştı. Ne kadar harika şehirden uzakta, etrafta kimsecikler yok. Etrafa ilkbahar çiçekleri açmış gibi gülerken ayazın cümlesinde farkettigim tuhaflık ile gülümsemem solmuştu bile.

"Ayaz hayatını neden bana göre kuruyorsun? Evine gidebilirsin sonuçta babam gelirse beni bulamayınca geri gider. Neden yanımdasın? Benim yüzümden hayatın degişsin istemem."

"Hayatımı sana göre kurmuyorum nehir. benim hayatım zaten sensin."
Yok yok hayır! Yanlış duydum ben bu olamaz dimi. bilinç altım bana oyun oynuyor olmalı ama ben kanmayacagım! Yani insallah öyle olur. Ayazın sesiyle kendime gelip dünyaya dönmeyi başardım.

"Burasıda sogukmus. gel biraz çalı toplayıp ateş yakalım" konuşamaz hale geldigim için sadece kafamı sallamakla yetinmiştim. Bu sırada ayaz da yürümeye başlamıştı. Arkasından giderken söyledikleri hala kafamda yankılanıyordu. Kafamı iki yana sallayıp düşünmemeye çalıştım ve kaybolmamak için ayazın yanına gidip yanında yürümeye başladım.

Ormanın içine dogru ilerledigimizde gördügümüz çalıları elimize tıkıştırıp yürümeye devam ediyorduk ki benim o şahaser gibi duran kozalagı görmem ve yönümü degiştirip yanına gitmem hariç herşey normaldi.
Çok güzel, rengarenk boyanmış bir kozalaktı. Biri unutmuş olmalı agaçtan rengarenk düşecek degil ya. Gülümseyerek arkamı döndügümde koca bir boşluk ile karşılaştım. Ayaz burada degildi ve koca ormanda tek başıma kalmıştım. Korkuyla etrafa bakınırken bi yandan da ayazın adını bagırıyordum. Ne kadar bağırdım ve ne kadar ilerledim bilmiyorum. En sonunda bir yanıt alamayınca büyük gövdeli iri ağacın dibine oturdum ve bekmeye başladım. Hava gerçekten çok soguktu kollarımı birbirine sarıp ısınmaya çalıştım.Ayaz beni burada bırakmazdı yani umarım..

Bir süre sonra göz kapaklarımın yogun isteği ile gözlerimi kapatıyordum ki yeşilliklerin arasından çıtırtı duyunca yerimden sıçradım. Acaba ayaz mıydı? Sesin geldigi yöne boş boş bakıp bekledim..bekledim..
Sonuç yok yine bir şey çıkmadı. Tükenmiş sesimle çok yüksek olmasa da son defa ayaz diye bagırdım. Artık gözümden akan yaşlara hakim olamıyordum. Peş peşe elime su damlaları dökülüyordu. Başka ne yapabilirim ki.

Kafam o kadar allak bullaktı ki kendi kafamın içinde adımın bagırıldıgını duyuyorum. Aglamaktan halsiz düşmüş, kolumu bile kaldıramaz hale gelmiştim. Kolumda bir el hissedince gözlerimi korkuyla açtım. Ayazı karşımda görünce tekrar aglamaya başladım ve kollarımı ona sardım.
"Korktun mu?"

Kafamı salladım ve ardından "çok korktum ayaz." diyebildim

"Tamam korkma artık ben buradayım. Özür dilerim seni bıraktıgım için."

"Hayır senin yanından ben ayrıldım özür dilemene gerek yok"

"Peki neden ayrıldıgını sorabilir miyim?"

"Şey..." dudagımı dişleyerek kozalagın oldugu tarafa baktım ve elime alıp ayaz gösterdim.

"Bunun için mi?" kafamı olumlu anlamda salladım. Birbirimize bakarken ikimizde gülmeye başladık.

"Gidelim mi artık?"
"Olur" diyip ayaga kalktım ve dengemi saglayamayarak agaca tutundum.

"İyi misin?" ayazın endişeli sesini duymam şu durumda bile tebessüm etmemi saglamıştı. Kafamı olumsuz anlamda sallayıp "sanırım yüreyemeyecegim" dedim. Tam geri oturuyordum ki kendimi havada buldum bu korkuyla tiz bir çıglık attım.
"Çıglık atmasan olmazdı zaten."
"Ayaz ne yapıyorsun?"
"Seni taşıyorum."
"Hadi canım ciddi misin ben hayvan taşıyosun sanmıştım"
"Kendine hayvan mı diyorsun nehir çok ayıp"
"Ayaz indir beni yoksa çıglık atarım."
"İstedini yap indirmeyecegim"

Demek öyle ayaz kulakların patlayacak kulakların!

Var gücümle atabildigim en güçlü çıglıgı attım. Artık bogazımın acısıyla durdum. Ayazsa beni hala bırakmamıştı.

"Sen demedinmi yürüyemiycegim diyen taşıyorum işte"

"Demez olaydım"diyip daha fazla sesimi çıkartmadım. Sanki yolu ezberlemiş gibi hiç düşünmeden yürüyordu. Demek ki yolu biliyordu. Buna sevinmiştin tekrar kaybolma vakası yaşamak istemiyordum.

"Ayaz dur kozalagı unuttum onu almadan gitmem"

"Nehir bi kozalak için geri mi dönecegiz ne kadar agır oldugundan haberin varmı?"

"Bi saniye sen bana şişko mu diyosun?"

"Yok canım öyle degil de....."

"Sus ayaz sus anladım ben seni. İndir beni"

"Nehir şaka yaptıgımı biliyosun. İndirmeyecegim bak geldik zaten karavan gözüküyor."

"Bak gelmişiz zaten" diyip kucagından atladım ve karavana dogru yürümeye basladım.

Şişkoymuş sensin şisko..

Bu ilk karavan macerası bakalım diger bolumlerde neler olacakk :D
Yorumları bekliyorumm..

Yanımda kalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin