Hepinize merhabaaa!
Yeni bölümle tekrardan karşınızdayız, umarım beğenirsiniz.
Yıldızımızı boyamayı ve yorum yapmayı unutmayın. Bir de paragraf başlarında garip boşluklar olursa o paragrafa yorum yaparak bana haber verirseniz çok mutlu olurum.
Sizlere güzel bir haberim daha var. 28 Haziran günü 19:13'te yeni kurgumun girişini ve ilk bölümünü yayınlıyor olacağım.
Sizleri seviyorum!
İnstagram: nilthemoons
Twitter: nilkanlidereBölümü okuduktan sonra #KaranlıkDolunay tagiyle Twitter'da yorum ve alıntılar atabilirsiniz. Hepsini okuyor olacağım.
Bölüm şarkıları;
James Young, Infinity
Zayn, Dusk Till Dawn
ShamRain, Black November
ShamRain, RaindropsKeyifli okumalar!
5. BÖLÜM: "UYANMA VAKTİ"
Damla Çolak'tan...
Çıkışı olmayan her yola çıkmaz deniliyorsa sanırım benim kalbimde o gruba giriyordu. Kalbime girdiği an çıkışı olmadığını bilerek sevdiğim insanlar vardı. Kalple seven, kalple de nefret ederdi. Nefret ettiğim insanlar da vardı. Kalbim ne kadar derin bir yer olsa da zihnim ondan çok daha derindi ve şu günlerde zihnime baltasını geçiren biri vardı. Bu kişinin Mehir Duman olması, o baltanın daha da derinlere ineceğinin bir nevi kanıtıydı.
Tesadüfen hayatıma girdiği günden beri onun hayatımızda çok farklı bir yerinin olacağını biliyordum. Yüzyıllardır hiçbir yabancının ayak basmadığı Kanlıdere Malikanesine bir anda bu kadının ayak basması aslında büyük bir kaos sebebiydi. Kanlıdere Ailesi köklü bir aileydi. Onlar tarihin dört bir yanına kollarını sarmış, kendilerinden parmak izleri bırakmışlardı. Böyle bir ailenin beni ve ikizimi bulup büyütmüş olmasına minnettardım.
Mehir Duman'ın fazlasıyla tehlikeli bir kadın olduğunun farkında olmamla beraber ona Doğu'nun aksine iyi davranıyordum çünkü onu karşıma bir düşman olarak almak yapacağım en büyük hatalardan biriydi. Sadece bu değil, içimden geldiği için de iyi davranıyordum. Ben iyi bir insandım, belki biraz saftım ama üstünden basıp geçilmemesi gereken bir gerçek vardı.
Beni büyüten Kanlıdere Ailesiydi. Koca bir okyanusu alev aldırabilecek kadar güçlülerdi. Evet, bu hepimiz için imkânsızdı ama olay buydu zaten. Onlar imkânla değil, imkânsızlarla çalışırlardı. İnsanoğlunun imkânsız diyebileceği birçok şey bu aile için çok normal şeylerdi. Ve Mehir Duman, böyle bir ailenin malikânesinde, Kanlıdere erkeklerinden biriyle ve onların büyüttüğü iki insanla aynı evde yaşıyordu.
Buna rağmen geri durmaktan vazgeçmiyordu. Onu takdir etsem de bazen bunun aptallık olduğunu düşünmeden edemiyordum ama hakta veriyordum. Kanlıdere Ailesiyle ilgili pek bir şey bilmiyordu. Hatta hiçbir şey bilmiyordu. Şu an sadece birini tanıyordu.
Karan Kanlıdere'yi.
Tanrının her ikisini de birbiriyle sınadığını düşünüyordum. Oturduğum koltuğa daha çok sindiğim sırada Doğu'nun mutfaktan buraya doğru gelen adım seslerini işittim. Şerefsiz diye mırıldandım kendi içimde. Beni neden yanına götürmüyordu ki sanki? Gözlerimi pencereye doğru çevirdiğim sırada gördüğüm siyah cip Atalay abiye aitti.
Atalay Kaner.
Abimin gerçekten güvendiğini düşündüğüm adamlardan biriydi. Karan abim kimseye güvenmezdi ama güven duygusuna yakın bir şey varsa ondan Atalay abim sahipti. Yüksek demir kapılar ortadan ikiye yarıldı ve siyah cip hızla buraya doğru gelmeye başladı. Bir terslik vardı. O arabayı bu kadar hızlı sürmezdi. Hem abim nerede kalmıştı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK DOLUNAY
Fantasy"Sen gerçek değilsin," diye fısıldadım. Kendimi buna inandırmaya çalışıyordum ama neden onu da inandırmaya çalışıyormuş gibi bir halim vardı? "Hiç olmadın." Bana baktı, sadece baktı. O gerçek değildi. Rüyalarımın ötesinde olamayacak kadar büyük bi...