Bölüm 5

1.5K 249 45
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ BÖLÜMÜN ALTINA YORUM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Gözlerini açtığında hiç bilmediği bir yerdeydi. Bu kadar koyu siyahın ve parlak bir kırmızının olduğu bir dünyayı daha önce hiç görmediğine emindi. Böyle bir şeyi kesinlikle hatırlardı. Devasa bir kalenin merkezinde olduğu bir evrendeydi.

Gökyüzü güneşin battığı zamanki kızıl renginde parlıyordu. Aşağıda lavdan oluşma bir nehir vardı ve çevresi evlerle doluydu. Yukarıdan bakıldığında halkın gündelik bir hayat yaşadığı belli oluyordu. Birbirinden farklı olsa da her biri kırmızı ten rengine sahiplerdi ve boynuzları vardı. Kalenin içindeki hizmetçilerde öyleydi.

Uyandığında devasa bir odada muhteşem rahatlıkta bir yatağın içine gömülmüştü tamamen. Cehennem dediği yer burasıydı hiç şüphesiz ve etrafta gezinen kızıl tenli şeylerde şeytanlardı. Tek tesellisi boynundaki tasmanın çıkmış olmasıydı.

İçinde aslında paniğe kapılması gerekiyormuş gibi bir his vardı ama bir şekilde kendisini iyi hissediyordu. Tuhaf ama beklediği gibi değildi ve kendisini evinde gibi hissediyordu. O, aşinalık hissiyatı tuhaftı. Gerçekten bahsi geçen yer cehennem miydi?

Hizmetçiler onu gördükleri zaman başlarını eğerek selam veriyorlardı ya da bir isteği olup olmadığını soruyorlardı. Bir ihtiyacı yoktu. Sadece Jorah'ın nerede olduğunu merak ediyordu. Madem iki buçuk üç ay uyanmasını bekleyecek kadar önemliydi o zaman neden hizmetçisini bırakıp gitmişti ki?

"Bir de dönüp söylediklerine inanma mı bekliyor?"

"Kimden bahsettiğine göre değişir"

Genç kadın hızlı bir şekilde arkasını döndü. Daha önce hiç görmediği bir adam duruyordu karşısında. Kaşlarını çatarak ona baktı ve kollarını göğsünde birleştirdi. "Jorah" dedi. "Eğer gerçekten adı buysa"

Bunun üzerine adam bir kahkaha attı. "Evet," dedi neşeli bir şekilde. "Açgözlülük günahı Jorah. Adı bu"

Her iki gözünü kapatacak şekilde bir bant vardı kafasında. Bu şekilde nasıl gördüğünün en ufak bir fikri bile yoktu buna rağmen tam karşısında ve oldukça iyi görünüyordu. Onu inceledi. Burası çok tuhaftı. "Ben bir hizmetçi miyim?" diye sordu merakla.

"Olmak ister misin?"

Bu muydu gerçekten cevabı? Başını iki yana sallayıp arkasını döndü. Ne tarz bir saçmalığın içindeydi. Dünya aşinaydı, cehennem aşinaydı, Jorah aşinaydı. Bunun harici her yer ve her şey yabancıydı. "Sen o tuhaf bilgelerden birisin değil mi? Bilmece gibi konuşan ve asla direk cevap vermeyen tiplerden"

Adam onun yanına geldi ve arkası manzara dönük bir şekilde surlara döndü. "Alakası yok" dedi neşeli bir şekilde. Gerçekten de gözleri kapalı olmasına rağmen rahat bir şekilde her şeyi görüyor gibiydi. "Ben kıskançlık günahı, Gideon. Jorah'ın küçük kardeşiyim"

Ah, kardeşlerdi demek. Hiç alakaları yok gibi görünüyordu. Gerçi o kimdi ki onları kıyaslıyordu. Hafifçe omuz silkti ve önüne döndü. Onlara saygı duymuyordu. Kendisine ne yapacağını bilmiyordu ve umurunda da değildi. Daha dün uyanmıştı ve gerçekten hiçbir şey hatırlamıyordu. Ne onları ne de kendisini...

"Belirsizlik içinde kalmak rezil bir duygu sanırım" dedi Gideon neşeli bir şekilde. "Bu tarz şeyleri bilmediğim için mutluyum"

Tabi ki sonuçta güçlü bir prensti. Kıskançlık günahı demek... Şu bant olmasa neye benzerdi acaba? "Sadece belirsizlik değil" diye mırıldandı. "Nedense canım acıyor"

"Hımm"

Dayanabildiği belli belirsiz seviyede bir acıydı. Varlığını belli ediyordu. Bedenini bir şekilde uyuşturuyor ve onu rahatsız ediyordu. Elleri surların taşlarını çizdi. "Belirsizlik iğrenç bir şey" diye mırıldandı en sonunda. Tuhaf ama kendisini çok iyi anlamış görünüyordu.

Tam da Jorah'a göre bir şeydi. Gideon, ağabeyini oldukça iyi tanırdı sonuçta. Kendisini sıkıntıya sürükleyen ne varsa aynısını birebir karşı tarafa yaşatmaktan hoşlanırdı. Kendi eşi bile olsa karşısındaki acımaya niyeti yoktu belli ki.

Sıradan bir insandı. Hiçbir özelliği yok gibi görünüyordu. Buna karşılık kaç saattir cehennemdeydi. Bedeni çoktan çürüyüp yok olmalıydı. Bu evrendeki hiçbir insan canlı kalamazdı. Ruh halinde buraya gelmesinin nedeni de belliydi. Sonuçta ceza çekmesi gerekirdi.

Jorah, ortadan kaybolmamıştı. Kardeşlerinin her birinin hareketleri son derece hesaplıydı sonuçta. Buralarda bir yerlerdeydi ve kadınını izliyordu. Onu takip ediyordu. Neler yapacağını görmek istiyordu.

"Zeki bir kadına benziyorsun" dedi en sonunda.

"Sen görebiliyor musun ki?"

Gideon bunun üzerine bir kahkaha attı ama neşeli konuşmasından kahkahasına kadar hepsi sahte bir neşeydi. Olmayan bir şeyi yaşıyormuş gibi davranıyordu sanki ve açıkçası tüyler ürperticiydi bu.

Erkek doğrulup başını iki yana eğdi ve boynunu esnetti. "Bir şeyleri görebilmek için gözlere ihtiyacım yok" dedi. "Sana gelince ne olmak istediğini düşün ve karar ver. Bir hizmetçi olabilirsin ya da bir kraliçe. Bu sana kalmış."

O giderken Efnan, yan gözle onun gidişini izledi. Tuhaf bir adamdı. Gerçi bu dünya tuhaftı. Üstelik hala Açgözlülüğü bulamamıştı. Nerede olduğunu bilmiyordu ama bu tuhaf ürpertilerden hoşlanmamıştı. Başını kaldırıp surların tepesine baktı. Kalenin en üst noktasına. Ancak boş görünüyordu.

Yanlış düşünmüş olmalıydı...

Onun varlığını hissediyordu. Jorah, dudaklarını büktü neredeyse onu görecekti. Kollarını göğsünde birleştirdi ve sırtını bacaya dayadı. Eşi olduğu için kendisini hissediyor olması normaldi.

Gideon'un varlığını beklememişti. Bu zamana kadar hiçbir şeye karışmamış olan kardeşi bir şekilde karısını merak etmişti. "Kendi işinle ilgilenmen gerektiğini bilmiyor musun?" derken sesi sert çıkmıştı.

Kardeşi hafifçe kıkırdadı ve başını kaldırıp göğe baktı. "Daha önce yakından bir insan görmemiştim" dedi.

Hiçbiri bir insanla birebir konuşmamışlardı. Yalnızca Shian, dünyada hapsedildiği dönemde insanlarla içli dışlı olmuştu. O da finalde onu hapseden insan ruhunu şimdi evcil hayvan olarak kullanıyordu.

O ruh ile Efnan'ın en ufak bir benzerliği bile yoktu. Yan gözle kadını izlemeye başladı. Surlardaki manzaraya arkasını dönmüş kaleye doğru gidiyordu. "O artık bir insan değil" dedi en sonunda. "O iş uyandığı anda bitti"

YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 7- AÇGÖZLÜLÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin