Bölüm 10

1.5K 257 89
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Çok nadir durumlarda cehennemin bütün fertleri ve müttefikleri bir arada olurdu. Buna karşılık hiç bu kadar kalabalık olmamışlardı muhtemelen. Yedi ölümcül günah ve eşleri oradaydı. Cennetten üç baş melek ve tabi ki iki pagan tanrısı ile kutsal buz ejderhası da bu önemli davete iştirak etmişlerdi. İki renk perisi heyecanlı bir şekilde ortalarda dolanıp neşeyle oyun oynuyorlardı.

Yerde beş yavru ejderha yuvarlanıyordu. Henüz bir yaşındaydılar ve daha şimdiden çok hareketliydiler. İçlerinden biri hapşırırken yanlışlıkla Mikaela'nın eteklerini yakmıştı. Genç kadın söylene söylene gidip üstünü değiştirmek zorunda kalmıştı.

Üç baş melekten biri Michael, ikincisi Blair ve üçüncüsü ise Lucifer'dı. Üçü de ciddi bir şeyden bahsediyorlardı. Shian, Blair'ın diğer yanında duruyordu. O da konuşmaya dâhildi. Bir eli Blair'in elini tutuyordu. Diğerinde ise bir zincir vardı. Zincirin ucu sarman bir kedi kostümü giydirilmiş bir insan ruhuna bağlıydı.

Reaver, arada sırada ona kötü bakışlar atıyordu. Ruh bunlardan haberdardı ki sürekli efendisine doğru sığınıyordu. Torin, Reaver ve Erabus bir şeyler hakkında şakalaşıyorlardı.

Ruth, Konstantinova ve Charlotte bir yerde toparlanmıştı. Bebeklerle iki renk perisi ilgileniyorlardı. Arada bir annelerinin kucağına tırmanmaya çalışan bir tanesi olduğunda Charlotte, dünyanın en sevgi dolu bakışlarıyla onu kucağına alıyordu.

Mikaela ve Juvia, Mithras ve Gideon ile sohbet ediyorlardı. Kimse kendileri için ayrılan yerde oturmuyordu. Bazıları ayaktaydı. Gruplaşmışlardı ve bazen gruplar birbirine karışıyordu. Salonda daimi bir uğultu vardı. Bu kalabalığın içinde yalnızca Jorah ve Efnan yoktu.

Lilith ve Samael, çift kişilik tahtlarında oturmuş bu manzarayı seyrediyorlardı. Genç kadının yüzünde şefkatli ve huzurlu bir ifade vardı. Tarihler boyunca asla olmayan bir şeyi kendi çocukları yapmışlardı. Bütün ırkları bir araya getirerek sanki hiçbir şey yokmuş ve hiç olmamış gibi neşeyle sohbet etmelerini sağlamışlardı.

Samael, kolunu onun omzuna attı ve kendisine çekip sıkıca sarıldı bir an için. O an belki de Lilith'in bütün hayatı boyunca en mutlu olduğu anlardan biriyi.

Samael, ayağa kalkıp merdivenlerden bir basamak aşağı indi ve elini eşine doğru uzattı. Bu onun daima Lilith'e gösterdiği bir saygı şekliydi. Cehennemin kralı her daim kraliçesinin karşısında bir basamak aşağıda dururdu. Bu geri kalan herkese Lilith'in kendisinden daha üstün olduğunu ve gerekirse kendisinin de onun karşısında eğileceğini belli eden bir işaretti.

Onların ayaklanması ile salon derin bir sessizliğe büründü. Herkes kendileri için ayrılan yere oturdu sessizce ve beklemeye başladılar. Bu çok büyük bir olaydı. Çok ciddi bir durum olmasaydı eğer kral ve kraliçe onları böyle bir araya toplamazdı.

Kapıyı açıkta bırakarak oluşturulan yarım halka tahta kadar geliyordu. Erkekler ayakta dururken eşleri oturuyordu. Melekler ise kendilerine ait yeni yerlerindeydiler.

"Bugün sizleri buraya davet etmemizin nedenini merak ediyor olmalısınız" dedi Lilith. Yüzündeki şefkat ve huzur sesine yansımıştı. "Bu heyecan verici haberi hepinizle paylaşmak istiyoruz"

Torin, bu anı hatırlıyordu. Resmen dejavu gibiydi. Başını eğip inledi. Konstantinova'ya ve diğerlerine hamile olduğu zamanda annesinin yüzünde buna benzer bir ifade vardı. "Gene çocuk demeyecek" diye fısıldadı ama bu daha çok bir dua gibiydi.

YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 7- AÇGÖZLÜLÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin