İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...
Bunun uygun olup olmadığını bilmiyordu. Sadece merak ettiği ve yapacak başka bir şeyi olmadığı için kalenin içindeki odaları gezmeye başladı. Kimsenin onu durdurmaya çalışmaması kendi açısından yanlış bir şey yapmadığını gösteriyordu.
Acısı düne nazaran daha fazlaydı ve Jorah hala ortalarda yoktu. Artık belli belirsiz değildi. Tamamen varlığını hissedebiliyordu. Kalbinden başlayıp bütün vücuduna doğru yayılıyordu. Bu şeyin ne olduğu hakkında en ufak bir fikri bile yoktu ancak buna karşılık hala direnebildiği bir noktadaydı.
Bazı odalar hizmetçilerin olduğu belli oluyordu ama bazı odalar tıpkı kendisinin kaldığı gibi büyük ve doluydu. Bunlar kendilerine günahlar denenlerin olmalıydı. Tuhaf bir şekilde ise her bir oda boştu. Özene bözene her biri farklı şekillerde dizayn edilmiş odalarda kimse yaşamıyordu.
En azından Gideon'a tekrar denk gelmeyi ummuştu ama onu da bulamıyordu. Tahmin ettiğinden daha büyük bir kaleydi ve şimdiden kaybolmuştu bile. Geri dönmek istese bile Jorah'ın odasını bulamazdı geri. Gerçi o adaya geri dönmek istemiyordu.
Hizmetçiler sürekli etrafta geziniyorlardı. Tuhaf bir şekilde onu her gördüğünde referans yapıyorlardı. Bu onlardan daha üst seviyede olduğu anlamına mı geliyordu yoksa Jorah'ın dediği gibi ona yaptıkları şey yüzünden miydi?
Onun kendisine yaptığı bütün açıklamalar sonunda başka sorular getiriyordu. Kafasında deli sorular vardı ve bunların cevaplarına nasıl erişebileceği hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Bir de inanılmaz şekilde acıkmıştı.
O kadar açtı ki bulduğu herhangi bir şeyi mideye indirebilirdi. Açıkçası normal sayılırdı. Sonuçta Jorah'ın söylediğine göre üç aya yakın bir zamandır uyuyordu. O kadar süredir hiçbir şey yememiş olmalıydı.
Mutfak tarzı bir yeri de bulamıyordu. Neden bu kadar açtı böyle? Bu lanet yerde en ufak bir yiyecek bir şey bile yok muydu? Bütün bu odaların her biri birbirinden ciddi odalardı. Kütüphane, yatak odası, müze...
Elinde olmadan içeri girdi. Diğer odaların hiçbiri dikkatini çekmemişti. Ancak burası tuhaf bir şekilde onu çağırıyor gibiydi. Hayır, onu çağıran şey odanın içi değildi. Oradaki bir şeydi. Sesini duyabiliyordu.
Kocaman açılmış gözlerle odanın en dibinde bulunan cam fanusa doğru gitti. Fanusun içindeki kuzgun gözlerini dikmiş ona bakıyordu. Sanki büyülenmiş gibiydi. Maviye çalan koyu renkli tüyleri ve simsiyah gözleriyle hemen karşısında duruyordu. Canlıydı ve son derece güzeldi.
Kanatlarını açtı ve ona doğru çırptı. Efnan, hafifçe başını salladı. Sanki kuzgunun ne demek istediğini anlamış gibiydi. Dikkatli bir şekilde cam fanusu kaldırıp yere bıraktı. Fanus, binlerce parçaya ayrıldı. Kuzgun anında onun koluna doğru kondu.
Tüylerini nazikçe okşadı ve başını yana eğdi. Kuzgunun sesi bütün odayı etkisi altına alan bir güç dalgası yarattı. Açlığı giderek daha da büyüyordu. Gözü kararacak kadar çok hem de.
Jorah, onu gözden kaybettiğine inanamıyordu. Bu kalenin her yerini avcunun içi gibi bilirdi. Buna karşılık bu kale anne ve babasının tarzına göre yaratılmıştı. Hala çok gizemler barındırıyordu.
O bir şekilde gözünün önünden kaybolmayı başarmıştı. Ta ki müzenin içinden dışarı doğru yayılan güç dalgası çarpana kadar. Anlık bir sersemlemenin ardından başını iki yana salladı ve müzeye doğru baktı. "Hayır, olamaz!"
![](https://img.wattpad.com/cover/271630229-288-k284000.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 7- AÇGÖZLÜLÜK
ФэнтезиCEHENNEM DIŞINDAKİ HER TÜRLÜ VARLIĞA VE EVRENE NEFRET İLE BAKAN AÇGÖZLÜLÜK GÜNAHI JORAH'IN BAŞI BELADA. ÇÜNKÜ EBEDİ EŞİ ORTAYA ÇIKTI VE KESİNLİKLE CEHENNEMİN BİR MENSUBU DEĞİL. DAHASI NE OLDUĞU HAKKINDA KİMSENİN BİR FİKRİ DE YOK. ASIL SORUNSA EŞİNİ...