Bölüm 21

1.3K 244 84
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... FİNALE DOĞRU ÇOK AZ BİR ZAMAN KALDI... KEYFİNİ ÇIKARIN... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Hayal kırıklığının farklı bir adı olsa muhtemelen Luis Gustavo olurdu. Zihni o kadar yıpranmıştı ki hiçbir şeyin farkında değildi. Bir an söyledikleriyle öteki anda söyledikleri birbirini tutmuyordu. Kesin olan tek şey Jorah'dan nefret ediyordu. Haksız da sayılmazdı gerçi de kendi seçimleri sonucu buraya gelmişti. Onun sözlerine kanmama hakkı vardı.

Genç kadın hücrelerden çıktığı için çok mutluydu gerçekten de. Kokusuna ve çığlıklara daha fazla dayanabilecek gücü görmemişti kendisinde. Dışarı çıkmak büyük bir lükstü gerçekten de. Gerçi kendisini bile şaşırtan bir irade göstermişti.

"Sen ne düşünüyorsun? Saçmalıklarla dolu bir yer burası"

Sessizliğe karşı Efnan başını kaldırdı. Hiçbir şey yoktu. Burada değil miydi yoksa? "Neredesin?" diye fısıldadı. "Hep burada olurdun." Belki bir işi falan çıkmıştı ama bunca zaman hiç susmamışken şimdi birden bu suskunluk...

"O gelmeyecek"

Genç kadın başını çevirip arkasına baktı. Jorah, surlara açılan kapının önünde duruyordu. "Dünyaya inmek için onu bekliyorsun değil mi?" diye sordu gülümseyerek. "Gelmeyecek. Fazlasıyla meşgul"

"Ne ile?"

"Gideon ile sohbet ediyorlar şuanda"

Gerçekten mi? Sırf ona yardım edemesin diye Gideon'u mu yollamıştı. İşe bakın ki kim olduğunu en başından beri biliyordu demek. Efnan'ı yalnız bırakmak için mi yapmıştı bütün bunları? "O kimdi?" diye sordu en sonunda.

"Karabasan"

Ah, karabasan demek. Bu pek çok şeyi açıklıyordu o zaman. O yüzden rüyaları kontrol edebiliyordu. Bir şekilde en başında ona rüyalarında gelmişti. Belki de Efnan onu yanında tutmak istemişti ve bu şekilde uyanıkken de konuşabilir hale gelmişlerdi.

"Onu neden benden uzaklaştırdın?"

Jorah, hafifçe omuz silkti. İşler giderek daha da güç bir hale geliyordu. "Senin eşin benim" dedi kadına yaklaşarak. "Karabasan değil. Yanında olması gereken kişi benim"

Yeni mi fark etmişti bunu? Genç kadın tek kaşını kaldırarak ona baktı. Ardından alaycı bir şekilde güldü. "İş bana gelince çok fazla unvanın var, Jorah" dedi en sonunda neşeli bir şekilde. "Prensim, efendim, eşim" durup başını yana eğdi. "Yalancı, riyakâr. Sence bunlardan hangisini kabul edip seninle yola çıkmalıyım?"

Yaptığı şeylerin onun için kolay olmadığının farkındaydı ancak hiçbiri için özür dilemeyecekti. Ne yapması gerektiğine inanıyorsa onu yapmıştı. İkisi bir süre sessizce birbirine bakındı. En sonunda erkek doğrulup ona doğru yürümeye başladı. "Rezil bir ilişki değil mi?" derken birden neşelenmiş gibi görünüyordu. "Birbirini tanımayıp deli gibi arzulayan ve birbirine öfke duyan karı koca olmak..." Bir kahkaha attı. "Çok da umurumdaydı sanki. Bana güvenmek zorundasın ne de olsa. Sonuçta bana bir şey olursa sende mahvolacaksın. Tıpkı aynı şekilde benimde mahvolacağım gibi"

En başında bir şansı olsaydı Jorah onu öldürürdü. Gerçekçi olmak gerekirse doğru söylüyordu. Mecburiyet bir yana Jorah onu hayatta tutardı. "Benim sana ihtiyacım yok" dedi en sonunda genç kadın o da tıpkı kendisine gülümsediği gibi gülümseyerek. "Ben artık güçlüyüm"

YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 7- AÇGÖZLÜLÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin